Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

22.06.2010, 09:45

Anarşistlik ve vahşet mânâları


Hadis-i Şerif Meâli

Yanıbaşında komşusu aç iken doya doya yiyen kişi, gerçek mü'min
değildir.

Câmiü's-Sağîr, No: 3303





22.06.2010










Anarşistlik ve vahşet mânâları


Hem herbir şehir kendi ahalisine geniş bir hanedir. Eğer iman-ı âhiret o
büyük aile efradında hükmetmezse, zâhirî âsâyiş ve insaniyet altında
anarşistlik ve vahşet mânâları hükmeder; o hayat-ı şehriye zehirlenir.

Hem her insanın küçük bir dünyası, belki küçük bir cenneti dahi
kendi hanesidir. Eğer iman-ı âhiret o hanenin saadetinde hükmetmezse, o
aile efradı, herbiri şefkat ve muhabbet ve alâkadarlığı derecesinde elîm
endişeler ve azaplar çeker. O cenneti, cehenneme döner veyahut muvakkat
eğlenceler ve sefahetlerle aklını tenvim edip uyutur. Devekuşu gibi
avcıyı görür, kaçamıyor, uçamıyor. Başını kuma sokar, tâ görünmesin.
Başını gaflete sokar, tâ ölüm ve zeval ve firak onu görmesin. Divanece,
muvakkat iptal-i his nev’inden bir çare bulur. Çünkü, meselâ valide,
ruhunu feda ettiği evlâdını daima tehlikelere mâruz gördükçe titrer. Ve
pederini ve kardeşini eksik olmayan belâlardan kurtaramayan evlâtlar,
daim bir keder, bir korkaklık hisseder. Buna kıyasen, bu dağdağalı,
kararsız hayat-ı dünyeviyede, o mes’ut zannedilen aile hayatı çok
cihetlerle saadetini kaybeder. Ve kısacık bir hayattaki münasebet ve
karâbet dahi, hakiki sadakati ve samimî ihlâsı ve garazsız bir hizmeti
ve muhabbeti vermez. Ahlâk o nisbette küçülür, belki sukut eder.

Eğer âhirete iman o haneye girse, birden ışıklandıracak.
Ortalarındaki münasebet ve şefkat ve karâbet ve muhabbet, kısacık bir
zaman ölçüsüyle değil, belki dâr-ı âhirette, saadet-i ebediyede dahi o
münasebetlerin devamı ölçüsüyle samimî hürmet eder, sever, şefkat eder,
sadakat eder, kusurlarına bakmaz gibi ahlâk yükseklenir. Hakikî
insaniyet saadeti o hanede başlar inkişafa.

Bu mânâ dahi hüccetlerle Risâle-i Nur’da beyanına binaen kısa
kesildi.

Hem herbir şehir kendi ahalisine geniş bir hanedir. Eğer iman-ı
âhiret o büyük aile efradında hükmetmezse, güzel ahlâkın esasları olan
ihlâs, samimiyet, fazilet, hamiyet, fedakârlık, rıza-yı İlâhî, sevab-ı
uhrevî yerine garaz, menfaat, sahtekârlık, hodgâmlık, tasannu, riya,
rüşvet, aldatmak gibi haller meydan alır. Zâhirî âsâyiş ve insaniyet
altında anarşistlik ve vahşet mânâları hükmeder; o hayat-ı şehriye
zehirlenir. Çocuklar haylâzlığa, gençler sarhoşluğa, kavîler zulme,
ihtiyarlar ağlamaya başlarlar.Buna kıyasen, memleket dahi bir hanedir ve
vatan dahi bir millî ailenin hanesidir. Eğer iman-ı âhiret bu geniş
hanelerde hükmetse, birden samimî hürmet ve ciddî merhamet ve rüşvetsiz
muhabbet ve muavenet ve hilesiz hizmet ve muaşeret ve riyâsız ihsan ve
fazilet ve enaniyetsiz büyüklük ve meziyet o hayatta inkişafa başlarlar.

Çocuklara der: “Cennet var, haylazlığı bırak.” Kur’ân dersiyle
temkin verir.

Gençlere der: “Cehennem var, sarhoşluğu bırak.” Aklı başlarına
getirir.

Zâlime der: “Şiddetli azap var, tokat yiyeceksin.” Adalete başını
eğdirir.

İhtiyarlara der: “Senin elinden çıkmış bütün saadetlerinden çok
yüksek ve daimî bir uhrevî saadet ve taze, bâki bir gençlik seni
bekliyorlar. Onları kazanmaya çalış.” Ağlamasını gülmeye çevirir.

Bunlara kıyasen, cüz’î ve küllî herbir taifede hüsn-ü tesirini
gösterir, ışıklandırır. Nev-i beşerin hayat-ı içtimaiyesiyle alâkadar
olan içtimaiyyun ve ahlâkiyyûnların kulakları çınlasın! İşte, iman-ı
âhiretin binler faydalarından, işaret ettiğimiz beş altı nümunelerine
sairleri kıyas edilse, kat’î anlaşılır ki, iki cihanın ve iki hayatın
medar-ı saadeti yalnız imandır.

Şuâlar, 11. Şuâ, 8. Mesele’nin Bir Hülâsası
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir