Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek
  • Konuyu başlatan "hy120"

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

1

10.05.2010, 15:09

uyanış

Ey alem-i İslam! Uyan, Kur'an'a sarıl, İslamiyete maddî ve manevî bütün varlığınla müteveccih ol.


Ve ey Kur'an'a bin yıllık tarihinin şehadetiyle hadim olan ve İslamiyet nûrunun zemin yüzünde naşiri bulunan yüksek ecdadın evladı! Kur'an'a yönel ve onu anlamaya, okumaya ve onu anlatacak onun bu zamanda bir mu'cize-i manevîsi olan Nur risalelerini mütalaa etmeye çalış. Lisanın Kur'an'ın ayetlerini aleme duyururken, hal ve etvar ve ahlakın da onun manasını neşretsin, lisan-ı halin ile de Kur'an'ı oku. O zaman, sen dünyanın efendisi, alemin reisi ve insaniyetin vasıta-i saadeti olursun.



Ey asırlardan beri Kur'an'ın bayraktarlığı vazifesiyle cihanda en mukaddes ve muhterem bir mevki-i muallayı ihraz etmiş olan ecdadın evlat ve torunları! Uyanınız! Alem-i İslamın fecr-i sadıkında gaflette bulunmak, katiyen akıl karı değil. Yine alem-i İslamın intibahında rehber olmak, arkadaş, kardeş olmak için Kur'an'ın ve îmanın nûruyla münevver olarak İslamiyetin terbiyesiyle tekemmül edip, hakîki medeniyet-i insaniye ve terakkî olanmedeniyet-i İslamiyeye sarılmak ve onu hal ve harekatında kendine rehber eylemek lazımdır.


Avrupa ve Amerika'dan getirilen ve hakîkatte yine İslamın malı olan fen ve sanatı, nur-u Tevhid içinde yoğurarak, Kur'an'ın bahsettiği tefekkür ve mana-i harf nazarıyla, yani onun sanatkarı ve ustası namıyla onlara bakmalı ve "Saadet-i ebediye ve sermediyeyi gösteren hakaik-ı îmaniye ve Kur'aniye mecmuası olan Nurlara doğru ileri, arş!" demeli ve dedirmeliyiz.


Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin torunları olan muhterem din kardeşlerim! Beş yüz senedir yattığınız yeter; artık Kur'anın
sabahında uyanınız. Yoksa, Kur'an-ı Kerîmin güneşinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahrasında yatmakla, vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir. Kur'an'ın mecrasından ayrılarak, birleşmeyen su damlaları gibi, toprağa düşmeyiniz. Yoksa, toprak gibi, sefahet ve şehvet-i medeniye sizi emerek yutacaktır. Birleşen su damlaları gibi, Kur'an-ı Kerîm'in saadet ve selamet mecrasında ittihad ederek, sefahet ve rezalet-i medeniyeyi süpürüp, bu vatana ab-ı hayat olan hakîkat-i İslamiye sularını akıtınız. O hakîkat-i İslamiye suları ile bız topraklarda îman ziyası altında hakîki medeniyetin fen ve sanat çiçekleri açacak, bu vatan maddî ve manevî saadetler içinde gül ve gülistana dönecektir, inşaallah.



Sadede dönüyoruz. Evet, Bediüzzaman Said Nursî, Barla'da ikamete memur edilip Risale-i Nur'u telif ettiği seneler, yukarıda bir nebze zikrettiğimiz gibi, zerreyi dağ gibi kıymetlendiren ehemmiyetli seneler idi. Nasıl ki kışın dondurucu soğuğunda ve ağır şerait altında bir saatlik nöbet, bir sene ibadetten hayırlıdır; aynen öyle de, o zaman-ı müthîşede, değil yüz otuz risaleyi, belki îman ve İslamiyete dair hakîki birtek risale yazabilmek dahi, binler risale kıymet ve ehemmiyetinde idi.

Evet, dinsizliğin hükümferma olduğu o dehşetli devirde, ehl-i din, terzîl edilmeye çalışılıyordu. Hatta Kur'an'ı dahi tamamen kaldırmak ve Rusya'daki gibi dînî akîdeleri tamamen imha etmek düşünülmüş, fakat millet-i İslamiyece bir aksülameli netice verebilmesi ihtimali ileri sürülünce, bundan vazgeçilmiş; yalnız şu karar alınmıştı: "Mekteplerde yaptıracağımız yeni öğretim usûlleriyle yetişecek gençlik, Kur'an'ı ortadan kaldıracak ve bu sûretle milletin İslamiyetle olan alakası kesilecek." Bütün bu dehşetengîz planları çeviren o müthiş fitnenin menbaları, şimdiki dînî inkişafın muarızı ve düşmanları olan haricî dinsiz cereyanların reisleri ve adamları idi. Evet, Türk milleti içerisinde meydana getirilen o dehşetli hadisatın içyüzünü, tafsilatını, istikbalin hakîkatperest tarihçilerine ve bunları, şimdi demokrat idaredeki serbestiyetle bir derece neşretmekte olan İslam-Türk muharrirlerine havale ediyoruz. Bizim vazifemiz, yalnız ve yalnız hakaik-ı îmaniye ve Kur'aniye ile meşgul olmaktır. Biz, yalnız ve yalnız îman ve İslamiyet cereyanındayız.


Evet, o dalalet ve zındıkanın en azgın devirlerinde, Bediüzzaman Said Nursî, daimî nezaret ve tarassud altında ve böyle müthiş ve pekçok ağır şerait içerisinde idi. Nemrut'ların, Firavun'ların, Şeddad'ların ve Yezid'lerin yapamadığı zulümlerin envaı Bediüzzaman'a yapılıyordu. Ve yirmi beş sene böyle devam etti. O zaman alem-i İslam, maddeten fakirdi ve müstevlîlerin esaretinde bulunuyordu. Bütün gizli fesad ve dinsizlik komiteleri, hem Türkiye'de, hem alem-i İslamda müthiş faaliyetler yapıyor ve taraftarları onları destekliyor ve hepsi de İslamiyet aleyhinde ittifak ediyorlardı.


İşte, Risale-i Nur, Asr-ı Saadette İslamın cihanı fetih anahtarları hükmünde olan Bedir, Uhud Muharebelerinin ehemmiyeti nevinden bir kıymeti ihtiva eden bir zamanın mahsûlüdür ki, vesîle olduğu hizmet-i îmaniye ve îfasında bulunduğu manevî cihad-ı dîniye, tarihte Asr-ı Saadetten maada hiçbir zamanda görülmemiş bir azamettedir. Eli kolu bağlı hükmünde olan Bediüzzaman Said Nursî, öyle dehşetli bir esarette, nefiy ve inzivada telif ve neşrettiği yüz otuz parça Risale-i Nur eserleriyle, belîğ bir hatip olarak, Anadolu mescidinde ve alem-i İslam camiinde konuşuyor, ehl-i İslama Kur'an'dan aldığı dersini tekrar ediyor; güya Bediüzzaman Said Nursî, on dördüncü asr-ı Muhammedînin ve yirminci asr-ı Mîladînin minaresinin tepesinde durup, muasırları olan ehl-i İslam ve insaniyete bağırıyor ve bu asrın arkasında dizilmiş ve müstakbel sıralarında saf tutmuş olan nesl-i atî Haşiye ile bir mürşid-i azam, bir müceddid-i ekber olarak konuşuyor.

Tarihçe-i Hayat | İkinci Kısım : Barla Hayatı | 142

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=4224
hy120 nickim değişti

Bu konuyu değerlendir