Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

07.05.2010, 13:00

Hizmetimiz, âsâyiş ve inzibatı da temin eder

Âyet-i Kerime Meâli


Allah'ın
yaratıkları, O'nun dilediği kadarından başka, İlâhî
ilminden hiçbir
şeyi kavrayamazlar. O'nun hâkimiyet ve saltanatı gökleri
ve yeri
kuşatmıştır. Gökleri ve yeri tasarrufu altında tutmak O'nun
kudretine
ağır gelmez.

Bakara Sûresi: 255






07.05.2010








Hizmetimiz,
âsâyiş ve inzibatı da temin eder

Hizmetimiz, emniyet... ve
hürmet ve merhameti tesisle hem âsâyişi, hem
inzibatı, hem hayat-ı
içtimaiyeyi anarşilikten kurtarmaya çalışıp, sizin
hakikî
vazifenizin temel taşlarını tesbit ediyor, takviye ve teyid
ediyor.
Ey
ehl-i siyaset ve hükümet, evham edip bizlerle uğraşmayınız.
Bilâkis
teshilât göstermeniz lazım. Çünkü hizmetimiz, emniyet ve hürmet
ve
merhameti tesisle hem âsâyişi, hem inzibatı, hem hayat-ı içtimaiyeyi
anarşilikten
kurtarmaya çalışıp, sizin hakikî vazifenizin temel
taşlarını tesbit
ediyor, takviye ve teyid ediyor.
Kastamonu Lâhikası, s. 100
***
Çok
tecrübelerle ve üç vilâyet zabıtasının itirafıyla ve üç
vilâyet
mahkemesinin müttefikan beraat kararıyla ve üç cemiyet-i
ilmiyenin
ve ehl-i vukufun tahsin ve takdirleriyle sabit olmuş ki,
Risâle-i
Nur eczaları ve şakirtleri, Emniyet Müdürünün ve zabıtanın
vazifeleri
olan asayiş ve idare ve inzibat ve ahlâksızlığa karşı,
komiserlerden
ziyade, serkeşleri itaate getirmek ve asayişi temin
etmekte, mânevî
ve tam tesirli mânevî inzibat memurlarıdır. Onun için,
zabıta,
evhamla değil, kemal-i takdirle (...) bakmalıdır.
Emirdağ Lâhikası,
s. 188-189
***
Hapishane müdürleri ve sergardiyanları ve belki
memleketin idare
müdebbirleri ve asayiş muhafızları, Risâle-i Nur’un
bu dersinden memnun
olmaları gerektir. Çünkü bin mütedeyyin ve
Cehennem hapsini her vakit
tahattur eden adamların idare ve
inzibatı, on namazsız ve itikatsız,
yalnız dünyevî hapsi düşünen ve
haram-helâl bilmeyen ve kısmen
serseriliğe alışan adamlardan daha
kolay olduğu çok tecrübelerle
görülmüş.
Şuâlar, 11. Şuâ, Birinci
Mesele, s. 177
***
Âsâyişi temin ve idare memurları, inzibat
polisleri ve
komiserleri bize ve mesleğimize karşı değil
tevehhümkârâne taarruz ve
evhama düşmek, belki himayetkârâne teşvik
ve teşcî etmek, vazifelerinin
muktezasıdır. Çünkü, onların
vazifelerinin temel taşı hürmet, merhamet,
helâl-haramı bilmekle
itaat düsturuyla hayat-ı içtimaiye emniyet
dairesinde cereyan
edebilir.
Risâle-i Nur, hayat-ı içtimaiyeye baktığı vakit, bu
esasları
temin ediyor. Neticesi de bilfiil görülmüş. Risale-i Nur’un
en mühim
merkezi Isparta ve Kastamonu olduğundan sair memlekete
nispeten, zabıta
memurları insafla dikkat etseler, Risâle-i Nur’un
onlara parlak
yardımını görecekler.
Hem talebelerinde bu kadar
kesret ve kuvvet ve hak ellerinde
bulunduğu halde, âsâyişe hiçbir
zararı dokunmadığını ve talebelerden bin
adam, on adam kadar hayat-ı
içtimâiyeye zarar vermediklerini, kalbi
bozuk olmayan görür. Bu
meselenin sırr-ı hikmeti budur ki:
Âlem-i insaniyette ve İslamiyette
üç muazzam mesele olan, İmân ve
şeriat ve hayattır. İçlerinde en
muazzamı İmân hakikatleri olduğundan,
bu hakaik-i imaniye-i
Kur’aniye başka cereyanlara, başka kuvvetlere tabi
ve âlet edilmemek
ve elmas gibi o Kur’an’ın hakikatleri, dini dünyaya
satan veya âlet
eden adamların nazarında cam parçalarını indirmemek ve
en kudsi ve
en büyük vazife olan imanı kurtarmak hizmetini tam yerine
getirmek
için, Risale-i Nur’un has ve sadık talebeleri, gayet şiddet-i
nefretle
siyasetten kaçıyorlar.
Hatta sizin bu kardeşiniz-siz de
bilirsiniz-bu on sekiz senedir, o
kadar muhtaç olduğum halde
siyasete, hayat-ı içtimâiyeye temas etmemek
için hükümete karşı
birtek müracaatım olmadığını ve bu sekiz dokuz
aydır, küre-i arzın
bu herc ü mercinden birtek defa ne sual ve ne de
merak etmek ve ne
de anlamak ve ne de medâr-ı sohbet etmediğimi, hatta
şimdi sulh
olmuş mu, harp bitmiş mi, İngiliz ve Alman’dan başka kimler
harp
ediyor, bilmediğimi biliyorsunuz.
Hem herkesi geveze ve sersem eden
ve üç seneden beri odamdan
işitilen radyoyu, iki defadan başka ne
dinlediğimi ve ne de sorduğumu,
benimle beraber olan sizler
biliyorsunuz. Bu derece bu vaziyetlere karşı
alâkasız ve lâkayt bir
adamın takip ettiği mesleğe taarruz eden ve
evhama düşüp tarassutla
sıkıntı veren, ne derece insaftan uzak düştüğünü
en insafsız da
tasdik eder.

Kastamonu Lâhikası, s. 108

http://www.yeniasya.com.tr/2010/05/07/lahika/default.htm
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir