Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

02.04.2010, 08:47

İslâm, karıncayı dahi incitmekten men eder


Hadis-i Şerif Meâli

Benden sonra saltanat için çarpışan idareciler gelecek. Bazıları,
bazısını öldürecek.

Câmiü's-Sağîr, No: 2402





02.04.2010










İslâm, karıncayı dahi incitmekten men eder


Acaba bir şeriat, karıncaya bilerek ayak basmayınız dese, tâzibinden men
etse, nasıl benî Âdem’in hukukunu ihmâl eder?

Adalet-i mahzâ ile adalet-i izafiyenin izahı şudur ki:

“Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesat çıkarmamış birisini
öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir” (Mâide Sûresi, 5:32.)

Âyetin mânâ-ı işarîsiyle, bir mâsumun hakkı, bütün halk için dahi
iptal edilmez. Bir fert dahi, umumun selâmeti için feda edilmez.
Cenâb-ı Hakkın nazar-ı merhametinde hak haktır, küçüğüne büyüğüne
bakılmaz. Küçük, büyük için iptal edilmez. Bir cemaatin selâmeti için,
bir ferdin rızası bulunmadan, hayatı ve hakkı feda edilmez. Hamiyet
namına, rızasıyla olsa, o başka meseledir.

Adalet-i izafiye ise, küllün selâmeti için cüz’ü feda eder.
Cemaat için, ferdin hakkını nazara almaz. Ehvenüşşer diye bir nevî
adalet-i izafiyeyi yapmaya çalışır. Fakat adalet-i mahzâ kabil-i tatbik
ise, adalet-i izafiyeye gidilmez. Gidilse zulümdür.

Mektubat, s. 57

***

Evet, îmanlı fazîlet, medâr-ı tahakküm olmadığı gibi, sebeb-i
istibdat da olamaz. Tahakküm ve tegallüb etmek fazîletsizliktir. Ve
bilhassa ehl-i faziletin en mühim meşrebi, acz ve fakr ve tevâzu ile
hayat-ı içtimâiye-i beşeriyeye karışmak tarzındadır.

Târihçe-i Hayat, s. 165

***

Acaba bir şeriat, karıncaya bilerek ayak basmayınız dese,
tâzibinden men etse, nasıl benî Âdem’in hukukunu ihmâl eder?

Münâzarât, s. 66

***

(...) Şefkatle cihazlanmış şehamet-i imaniyedir. Yani tezellül
etmemek, haksızlara, zâlimlere zillet göstermemek, mazlûmları da zelil
etmemek. Yani, hürriyet-i şer’iyenin esasları olan müstebitlere
dalkavukluk etmemek ve biçarelere tahakküm ve tekebbür etmemektir.

Hutbe-i Şâmiye, s. 40

***

Sual: Nasıl hürriyet imânın hassasıdır?

Cevap: Zirâ, rabıta-i iman ile Sultan-ı Kâinata hizmetkâr olan
adam, başkasına tezellül ile tenezzül etmeye ve başkasının tahakküm ve
istibdadı altına girmeye o adamın izzet ve şehamet-i imaniyesi
bırakmadığı gibi; başkasının hürriyet ve hukukuna tecavüz etmeyi dahi, o
adamın şefkat-i imaniyesi bırakmaz. Evet, bir padişahın doğru bir
hizmetkârı, bir çobanın tahakkümüne tezellül etmez. Bir biçareye
tahakküme dahi o hizmetkâr tenezzül etmez. Demek iman ne kadar mükemmel
olursa, o derece hürriyet parlar. İşte Asr-ı Saâdet...

Münâzarât, s. 59

***

Üç yüz, belki dört yüz milyon İslâmın ayaklarına konulmuş çeşit
çeşit istibdatların kayıtlarını, zincirlerini açacak, dağıtacak,
meşveret-i şer’iye ile şehamet ve şefkat-i imaniyeden tevellüd eden
hürriyet-i şer’iyedir ki, o hürriyet-i şer’iye, âdâb-ı şer’iye ile
süslenip garp medeniyet-i sefihanesindeki seyyiatı atmaktır.

İmandan gelen hürriyet-i şer’iye iki esası emreder:

Yani, İman bunu iktiza ediyor ki, tahakküm ve istibdat ile
başkasını tezlil etmemek ve zillete düşürmemek, ve zâlimlere tezellül
etmemek... Allah’a hakikî abd olan, başkalara abd olamaz. Birbirinizi,
Allah’tan başka kendinize Rab yapmayınız. Yani, Allah’ı tanımayan
herşeye, herkese nispetine göre bir rububiyet tevehhüm eder, başına
musallat eder. Evet, hürriyet-i şer’iye Cenâb-ı Hakkın Rahman, Rahîm
tecellîsiyle bir ihsanıdır ve imanın bir hassasıdır.

Hutbe-i Şâmiye, s. 67
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir