Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

18.03.2010, 09:36

İstiklâl Harbi’ndeki hizmetler


Hadis-i Şerif Meâli

Şefaatçiler beştir: Kur'ân, akrabalarla iyi ilişkiler içinde bulunmak, güvenilir olmak, Peygamberiniz ve onun Ehl-i Beyti.

Câmiü's-Sağîr, No: 2461





18.03.2010










İstiklâl Harbi’ndeki hizmetler


İstiklâl Harbinde Hutuvât-ı Sitte namında bir makale ile İstanbul’daki
efkâr-ı ulemayı İngiliz aleyhine çevirip Harekât-ı Milliye lehinde
ehemmiyetli hizmet eden...

[On beş sene evvel Eskişehir Mahkemesinde, Heyet-i Vekileye yazılan arzuhalin bir parçasıdır.]

Ey ehl-i hall ve akd! (....)

Evet, fahr ve temeddüh niyetiyle değil, belki mecburiyet ve
mahcubiyetle, hodfuruşâne eski bir kısım riyakârlığımı hatırlamakla
beni ehemmiyetsiz, vücudundan istifade edilmez, âdi mertebeye sukut
ettirmek isteyenlerin yanlışlarını göstermek için derim:

İki Mekteb-i Musibet Şehadetnamesi nâmındaki matbu, eski
müdafaatımı görenlerin tasdikiyle, 31 Mart hadisesinde, bir nutukla
isyan etmiş sekiz taburu itaate getiren ve bir zaman gazetelerin
yazdıkları gibi, İstiklâl Harbinde Hutuvât-ı Sitte namında bir makale
ile İstanbul’daki efkâr-ı ulemayı İngiliz aleyhine çevirip Harekât-ı
Milliye lehinde ehemmiyetli hizmet eden ve Ayasofya’da binler adama
nutkunu dinlettiren ve Ankara’daki Meclis-i Mebusânın şiddetli
alkışlamasıyla karşılanan ve 150 bin banknot 163 mebusun imzasıyla
medrese ve darülfünununa tahsisatı kabul ettiren ve Reisicumhurun
hiddetine karşı divan-ı riyasette kemâl-i metanetle, fütur getirmeyerek
mukabele edip namaza davet eden ve Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiyede
hükûmet-i İttihadiyenin ittifakıyla hikmet-i İslâmiyeyi Avrupa
hükemasına tesirli bir surette kabul ettirmek vazifesine lâyık görünen
ve cephe-i harpte yazdığı ve şimdi müsadere edilen İşârâtü’l-İ’câz, o
zamanın başkumandanı olan Enver Paşaya o derece kıymettar görünmüş ki,
kimseye yapmadığı bir hürmetle istikbaline koştuğu o yâdigâr-ı harbin
hayrına, şerefine hissedar olmak fikriyle, İşârâtü’l-İ’câz’ın tab’ı
için kâğıdını vererek, müellifinin harpteki mücahedatı takdirkârâne yad
edilen bir adam, böyle âdi bir beygir hırsızı veyahut kız kaçırıcı ve
bir yankesici gibi en aşağı bir cinayetle kendini bulaştırıp izzet-i
ilmiyesini ve kudsiyet-i hizmetini ve kıymettar binler dostlarını rezil
edip sukut edemez ki, siz onu bir senelik cezayla mahkûm edip âdi bir
keçi, koyun hırsızı gibi muamele edesiniz... Ve sebepsiz on sene
sıkıntılı bir tarassutla tazip ettikten sonra, şimdi de bir sene
hapisle beraber bir senede nezaret altında tutmak suretiyle, Padişahın
tahakkümünü kaldıramadığı halde garazkâr bir hafiyenin veya âdi bir
polisin tahakkümü altında azap vermektense, idam edilmesini daha evlâ
görür. Eğer böyle bir adam dünyaya karışsaydı ve karışmaya arzusu
olsaydı ve hizmet-i kudsiyesi müsaade etseydi, Menemen hadisesinin ve
Şeyh Said vakıasının onar misli olacak bir tarzda karışırdı. Dünyaya
işittirecek bir top sadası, bir sinek sadasına inmeyecekti.

Evet hükûmet-i cumhuriyenin nazar-ı dikkatine arz ediyorum ki,
beni bu belâya sevk eden gizli komitenin yaptığı tedabir ve ettiği
propaganda ve entrikalar bu hali gösteriyor. Çünkü hiçbir hadisede
görülmemiş bir tarzda umumî bir propaganda, bir entrika ve bir dehşet
aleyhimize döndüğüne delil şudur ki: Altı aydır yüz bin dostum varken
hiçbiri bana bir mektup yazamadı, bir selâm gönderemedi. Hükûmeti
iğfale çalışan entrikacıların ihbaratıyla, vilâyât-ı şarkıyeden tâ
vilâyât-ı garbiyeye kadar her yerde istintaklar, taharriyatlar devam
ettiğidir.

İşte bu entrikacıların çevirdikleri plân, benim gibi binler
adamı en ağır cezaya çarpacak bir hadiseye göre tertip edilmiş.
Halbuki, en âdi bir adamın en âdi bir hırsızlığı gibi bir hadiseyi
andıracak bir ceza vaziyetini netice verdi. Yüz on beş adamdan on beş
mâsumlara beş altı ay ceza verildi. Acaba dünyada hiç bir zîakıl,
elinde gayet keskin elmas bir kılıç bulunsa, müthiş bir arslanın veya
bir ejderhanın kuyruğuna hafifçe iliştirip kendine musallat eder mi?
Eğer maksadı tahaffuz veyahut döğüşmekse, kılıcı başka yere havale
eder.

İşte sizin nazarınızda ve vehminizde beni o adam gibi telâkki
etmişsiniz ki, beni bu tarzda cezaya ve mahkûmiyete çarptınız. Eğer bu
derece hilâf-ı şuur ve muhalif-i akıl hareket ediyorsam, koca memlekete
dehşet verip propaganda ile efkâr-ı âmmeyi aleyhime çevirmek değil,
belki âdi bir divane gibi tımarhaneye gönderilmem lâzım gelir. Eğer
verdiğiniz ehemmiyete mukabil bir adam isem, elbette arslanı kendine
saldırtmak ve ejderhayı kendine hücum ettirmek için o keskin kılıcı
onların kuyruklarına uzatmaz; belki mümkün olduğu kadar kendini
muhafaza edecek. Nasıl ki on sene ihtiyarî bir inzivayı ihtiyar edip
tâkat-ı beşerin fevkinde sıkıntılara tahammül ederek hükûmetin işine
hiçbir cihetle karışmadım ve karışmak arzu etmedim. Çünkü, hizmet-i
kudsiyem beni men ediyor.

Şualar, 14. Şuâ, s. 393





18.03.2010





"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir