Âyet-i Kerime Meâli
İnsanlar tek bir ümmet idi. Sonra ihtilâfa düşüp haktan
ayrılınca, Allah onlara, rahmetiyle müjdeleyip azabından sakındıran
peygamberler gönderdi. Bir de insanlar arasında, ihtilâfa düştükleri
hususlarda onunla hükmetsin diye, o peygamberlerle beraber hak kitap
indirdi.
Bakara Sûresi: 213
13.03.2010
Ahiretteki kerpiçler
..altından bir kerpiç yanlarında hazır oldu. Haremine dedi:
“İşte Cennetteki bizim kasrımızın bir kerpicidir.” Birden o mübarek
hanım demiş ki: “Gerçi çok muhtacız ve ahirette de çok böyle
kerpiçlerimiz var; fakat fani bir surette bu zayi olmasın...”
Dünyanın yüz bahçesi, fani olmak haysiyetiyle, ahiretin bâkî
olan bir ağacına mukabil gelemez. Halbuki, hazır lezzete meftun kör
hissiyât-ı insaniye, fani, hazır bir meyveyi, bakî, uhrevî bir bahçeye
tercih etmek cihetiyle, nefs-i emmare bu halet-i fıtriyeden istifade
etmemek için Risâle-i Nur şakirtleri ezvak-ı ruhaniyeyi ve keşfiyat-ı
maneviyeyi dünyada aramıyorlar.
Risâle-i Nur şakirtlerine bu noktada benzeyen eskiden bir zat,
haremiyle beraber büyük bir makamda bulundukları halde, maişet
müzayakası yüzünden haremi, demiş zevcine: “İhtiyacımız şedittir.”
Birden, altından bir kerpiç yanlarında hazır oldu. Haremine dedi: “İşte Cennetteki bizim kasrımızın bir kerpicidir.”
Birden o mübarek hanım demiş ki: “Gerçi çok muhtacız ve ahirette
de çok böyle kerpiçlerimiz var; fakat fani bir surette bu zayi olmasın,
o kasrımızdan bir kerpiç noksan olmasın. Dua et, yerine gitsin; bize
lâzım değil.” Birden yerine gitti, keşifle gördüler diye rivayet
edilmiş.
İşte bu iki kahraman ehl-i hakikat, Risâle-i Nur şakirtlerinin
dünyaya ait ezvak-ı kerâmetlere koşmadıklarına bir hüsn-ü misâldir.
Emirdağ Lâhikası, s. 77
***
Benim tarafımdan o musîbetzedelere deyiniz ki: “Nass-ı hadisle,
böyle musibetlerde, ehl-i imanın zayi olan malları tam sadaka
hükmündedir. Hususan bu zamanda, yüz sadaka kadar o fani malları, baki
ve daha çok ebedi mallara inkılâp ederler. Onun için, sabır içinde bir
cihette şükretmek gerektir. İnşaallah, dünyada dahi o keffaretü’z-zünub
olan zayiatın yerine Erhamürrahimin ihsan eder. Geçmiş olsun, başınız
sağ olsun, faydasız merak etmeyiniz” deyiniz.
Emirdağ Lâhikası, s. 153
***
..küre-i arzın benîâdem’den, bâhusus ehl-i imândan beğenmediği
bir kısım etvâr-ı gafletin sıklet-i mâneviyesinden omuz silkmeye
benzeyen zelzele gibiHAŞİYE mevtâlûd hâdisât-ı hayatiyesini, bir
mülhidin neşrettiği gibi gâyesiz, tesadüfî zannederek bütün
musîbetzedelerin elîm zâyiâtını bedelsiz, hebâen mensur gösterip,
müthiş bir yeise atarlar. Hem, büyük bir hatâ, hem büyük bir zulüm
ederler. Belki, öyle hâdiseler, bir Hakîm-i Rahîmin emriyle ehl-i
imânın fânî malını sadaka hükmüne çevirip, ibkâ etmektir ve küfrân-ı
nimetten gelen günahlara kefârettir.
Haşiye: İzmir’in zelzelesi münâsebetiyle yazılmıştır.
Sözler, s. 157
***
O musîbetteki gazab ve hiddet içinde, onlara bir rahmet cilvesi
var. Çünkü, o mâsumların fânî malları, onların hakkında sadaka olup,
bâkî bir mal hükmüne geçtiği gibi, fânî hayatları dahi bir bâkî hayatı
kazandıracak derecede, bir nevi şehâdet hükmünde olarak, nisbeten az ve
muvakkat bir meşakkat ve azabdan büyük ve dâimî bir kazancı kazandıran
bu zelzele, onlar hakkında, aynı gazab içinde bir rahmettir.
Sözler, s. 159