Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

21.02.2010, 15:13

Matbuât lisanıyla konuşmak

Matbuât lisanıyla konuşmak

Risâle-i Nur, bu mübarek vatanın manevî bir halaskârı olmak cihetiyle, şimdi iki dehşetli manevi belâyı def etmek için matbuat âlemiyle tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim.

O dehşetli belâdan birisi: Hıristiyan dinini mağlûp eden ve anarşiliği yetiştiren şimalde çıkan dehşetli dinsizlik cereyanı, bu vatanı mânevî istilâsına karşı Risâlei’n-Nur, sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur’ânî vazifesini görebilir ve (ikincisi) âlem-i İslâmın bu mübarek vatanın ahalisine karşı pek şiddetli itiraz ve ithamlarını izale etmek için matbuât lisanıyla konuşmak lâzım gelmiş diye kalbime ihtar edildi.

Emirdağ Lâhikası, s. 90
***
Gazeteler iki vazife-i mühimmeyi deruhte etmiştir. Çünkü, iki rütbeye mazhar olmuş: Birincisi dellâlü’l-mehâsinü ve’l-meayib, ikincisi hatibü’l-umumî veyahut mürebbiyyü’l-efkâr.
Evvelki ünvan iktiza ediyor ki, hâkimiyet-i millet ve hak tefettüşün seyf-i kâtıı olan lisan-ı matbuattaki tesiratı muhafaza etsin.
İkinci ünvan iktiza ediyor ki, efkârı terbiye ve talim etsin, sathî etmesin. Hâlbuki, şimdi aksülamel yapıyor. Zira bu kadar kesret ve karma karışıklık bu tesiratı inkısama vermekle kuvvetini kaybetmiş ve efkârı âdeta sathî etmiş ve ehl-i sa’yin vaktini de imate ediyor.
Hem de, gazete sahibi, zemin bulmak için fikr-i intikamın maden-i habisi olan şahsiyatı karıştırıyor. Veyahut on para kazanmak için ahlâk-ı İslâmiyeyi esasıyla sarsan istihzaat ve terzilât ve müstehcenat ile ezhan-ı şûrede ahlâk-ı rezilenin tohumunu ekiyorlar.

Eski Said Dönemi Eserleri, Nutuk, s. 187
***
Gazeteler iki kıyas-ı fâsid cihetiyle ve haysiyet kırıcı bir neşriyat ile ahlâk-ı İslâmiyeyi sarstılar. Ve efkâr-ı umumîyeyi perişan ettiler. Ben de gazetelerle, onları reddeden makaleler neşrettim. Dedim ki:
Ey gazeteciler! Edipler edepli olmalı, hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddip olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umumî-i müşterek-i milletten bîtarafane çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini, vicdanınızdaki hiss-i diyanet ve niyet-i hâlisa tanzim etmeli.

Divan-ı Harb-i Örfî, s. 25


21.02.2010
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


Bu konuyu değerlendir