Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

21.01.2010, 08:23

Bütün eşyanın dizginleri Rahîm-i Hakîm’in elindedir


Âyet-i Kerime Meâli

Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin. Doğrusu onlar diridirler; lâkin siz farkına varmazsınız.

Bakara Sûresi: 154




Bütün eşyanın dizginleri Rahîm-i Hakîm’in elindedir


Mikroptan tâ tâun ve tûfan ve kaht ve zelzeleye kadar bütün eşyanın
dizginleri o Rahîm-i Hakîmin elindedirler. O Hakîm’dir, abes iş yapmaz;
Rahîm’dir, rahîmiyeti çoktur.

Kur’ân’ın cadde-i nurâniyesi, bütün ehl-i dalâletin çektiği
yaraları hakâik-ı imâniye ile tedâvi eder, bütün evvelki yoldaki
zulümâtı dağıtır, bütün dalâlet ve helâket kapılarını kapatır. Şöyle
ki:

İnsanın zaaf ve aczini ve fakr ve ihtiyacını, bir Kadîr-i
Rahîme tevekkül ile tedâvi eder. Hayat ve vücudun yükünü, Onun
kudretine, rahmetine teslim edip, kendine yüklemeyip, belki kendisi o
hayatına ve nefsine biner hükmünde bir rahat makam bulur. Kendisinin
nâtık bir hayvan değil, belki hakiki bir insan ve makbul bir misafir-i
Rahmân olduğunu bildirir.

Dünyayı bir misafirhâne-i Rahmân olduğunu göstermekle ve
dünyadaki mevcudât ise, esmâ-i İlâhiyenin aynaları olduklarını ve
masnuâtı ise, her vakit tazelenen mektubât-ı Samedâniye olduklarını
bildirmekle, insanın fenâ-i dünyadan ve zevâl-i eşyadan ve hubb-u
fâniyâttan gelen yaralarını güzelce tedâvi eder ve evhâmın zulümâtından
kurtarır.

Hem, mevt ve eceli âlem-i berzaha giden ve âlem-i bekâda olan
ahbablara visâl ve mülâkât mukaddimesi olarak gösterir. Ehl-i dalâletin
nazarında bütün ahbabından bir firâk-ı ebedî telâkkî ettiği ölüm
yaralarını böylece tedâvi eder. Ve o firâk, ayn-ı likâ olduğunu ispat
eder.

Hem, kabrin âlem-i rahmete ve dâr-ı saadete ve bâğistân-ı
Cinâna ve nuristân-ı Rahmâna açılan bir kapı olduğunu ispat etmekle,
beşerin en müthiş korkusunu izâle edip, en elîm ve kasâvetli ve
sıkıntılı olan berzah seyahatini, en leziz ve ünsiyetli ve ferahlı bir
seyahat olduğunu gösterir. Kabir ile ejderha ağzını kapatır, güzel bir
bahçeye kapı açar. Yani, kabir ejderha ağzı olmadığını, belki
bâğistân-ı rahmete açılan bir kapı olduğunu gösterir.

Hem, mü’mine der: İhtiyârın cüz’î ise, kendi Mâlikinin irâde-i
külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise, Kadîr-i Mutlakın
kudretine itimad et. Hayatın az ise, hayat-ı bâkiyeyi düşün. Ömrün kısa
ise, ebedî bir ömrün var; merak etme. Fikrin sönük ise, Kur’ân’ın
güneşi altına gir. İmânın nuruyla bak ki, yıldız böceği olan fikrin
yerine herbir âyet-i Kur’ân, birer yıldız misillü sana ışık verir. Hem
hadsiz emellerin, elemlerin varsa, nihayetsiz bir sevap ve hadsiz bir
rahmet seni bekliyor. Hem hadsiz arzuların, makâsıdın varsa, onları
düşünüp muztarip olma; onlar bu dünyaya sığışmaz, onların yerleri başka
diyardır ve onları veren de başkadır.

Hem der: Ey insan! Sen kendine mâlik değilsin. Sen, kudreti
nihayetsiz bir Kadîr, rahmeti hadsiz bir Rahîm-i Zât-ı Zülcelâlin
memlûküsün. Öyle ise sen, kendi hayatını kendine yükleyip zahmet çekme;
çünkü, hayatı veren Odur, idare eden de Odur. Hem, dünya sahipsiz değil
ki, sen kendi kafana dünya yükünü yüklettirerek ehvâlini düşünüp merak
etme. Çünkü, onun sahibi Hakîm’dir, Alîm’dir; sen de misafirsin, fuzûlî
olarak karışma, karıştırma.

Hem insanlar, hayvanlar gibi mevcudât başıboş değiller; belki
vazifedar memurdurlar, bir Hakîm-i Rahîmin nazarındadırlar. Onların
âlâm ve meşakkatlerini düşünüp, ruhuna elem çektirme. Ve onların
Hâlık-ı Rahîminin rahmetinden daha ileri şefkatini sürme. Hem, sana
düşmanlık vaziyetini alan mikroptan tâ tâun ve tûfan ve kaht ve
zelzeleye kadar bütün eşyanın dizginleri o Rahîm-i Hakîmin
elindedirler. O Hakîm’dir, abes iş yapmaz; Rahîm’dir, rahîmiyeti
çoktur. Yaptığı her işinde bir nevi lütuf var.

Sözler, Otuz İkinci Söz, s. 579, (yeni tanzim, 1034)
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir