Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

13.01.2010, 09:21

İslâmiyet, ilimlerin reis ve pederidir


Âyet-i Kerime Meâli

Siz onlardan (zulmedenlerden) korkmayın; Benden korkun ki, size
olan nimetimi tamamlayayım ve böylece doğru yola erişmiş olasınız.

Bakara Sûresi: 150





13.01.2010










İslâmiyet, ilimlerin reis ve pederidir

İslâmiyetin mağz ve lübbünü terk ederek kışrına ve zahirine
vakf-ı nazar ettik ve aldandık. Ve sû-i fehim ve sû-i edeple
İslâmiyetin hakkını ve müstehak olduğu hürmeti ifa edemedik. Tâ, o da
bizden nefret ederek evham ve hayalâtın bulutlarıyla sarılıp tesettür
eyledi.

Hem de hakkı var. Zira biz İsrâiliyâtı usulüne ve hikâyâtı
akaidine ve mecâzâtı hakâikına karıştırarak kıymetini takdir edemedik.
O da ceza olarak bizi dünyada te’dib için zillet ve sefalet içinde
bıraktı. Bizi kurtaracak yine onun merhametidir.

Öyleyse, ey ihvan-ı müslimîn! Geliniz, ona tarziye vereceğiz.
Elbirliğiyle dest-i sadakati uzatacağız, biat edeceğiz. Onun
hablü’l-metinine sarılacağız. Hem de bilâ-perva olarak ilân ederim:
Beni geçmiş asırların efkârına karşı mübarezeye heyecan ve şecaate
getiren ve yüzer senelerden beri sevkü’l-ceyş ile kuvvet bulan hayâlât
ve evhamın müdafaasına beni gayrete getiren itikadım ve yakînimdir ki:
Hak neşvünema bulacaktır—eğer çendan toprakta gizlense... Ve taraftar
ve mültezimleri muzaffer olacaklardır—eğer çendan zaman ve zeminin
merhametsizliğinden az ve zayıf olsalar...

Hem de itikadımdır ki: İstikbale hüküm sürecek ve her
kıt’asında hâkim-i mutlak olacak, yalnız hakikat-i İslâmiyettir. Evet,
saadet saray-ı istikbalde taht-nişin hakaik ve maarif yalnız İslâmiyet
olacaktır. Onu fethedecek yalnız odur; emareler görünüyorlar.

Zira mazi kıt’asında, vahşetâbâd sahralarında hayme-nişin
taassup ve taklid; veyahut cehlistan ülkesinde menzil-nişin müzahrefat
ve istibdad olanlara, şeriat-ı garrânın galebe-i mutlak ve istilâ-i
tâmmına sed ve mâni olan sekiz emir, üç hakikatle zîr ü zeber
olmuşlardır ve oluyorlar. O mâniler ise, ecnebilerde taklit ve cehalet
ve taassup ve kıssîslerin riyaseti; ve bizdeki mâni ise, istibdad-ı
mütenevvi ve ahlâksızlık ve müşevveşiyet-i ahvâl ve atâleti intaç eden
yeistir ki, şems-i İslâmiyetin küsufa yüz tutmasına sebep olmuşlardır.

Sekizinci ve en birinci mâni ve belâ budur: Bizle ecnebiler,
bazı zevahir-i İslâmiyet ve bazı mesail-i fünun ortasında hayal-i bâtıl
ile tevehhüm eylediğimiz müsademet ve münakazattır. Aferin maarifin
himmet-i feyyâzânesine ve fünunun himmet-i merdânesine ki, meyl-i
taharrî-i hakikat ve muhabbet-i insaniyet ve meyl-i insaf olan hakaiki
teçhiz ederek o mânilere gönderip zîr ü zeber etmiş ve ediyor.

Evet, en büyük sebep ki, bizi dünya rahatından ve ecnebileri
âhiret saâdetinden mahrum eden, şems-i İslâmiyeti münkesif ettiren,
su-i tefehhüm ile tevehhüm-ü müsademet ve muhalefettir. Feyâ lil’acep!
Köle efendisine, hizmetkâr reisine ve veled pederine nasıl düşman ve
muarız olabilir? Halbuki İslâmiyet fünunun seyyidi ve mürşidi ve ulûm-u
hakikiyenin reis ve pederidir. Fakat, vâ esefâ, bu su-i tefehhüm ve şu
tevehhüm-ü bâtıl, şimdiye kadar hükmünü icra ederek vesvesesiyle ye’si
ilka edip bab-ı medeniyet ve maarifi Ekrad ve emsâllerine kapattırdı.
Zira bazı zevahir-i diniyeyi fünunun bazı mesailine muarız tahayyül
ederek ürktüler.

Ezcümle: Küreviyyet-i arz ki, fünunun en birinci derecesi olan
coğrafyanın en birinci basamağıdır. İleride gelecek altı meseleye
münafi zannettiklerinden, bu bedihî meselede mükâbere etmekten
çekinmediler.

Muhakemat, s. 8, (yeni tanzim, s. 23)
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Benzer konular

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir