Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

17.12.2009, 09:06

Mü’minler arasındaki ayrılık, hayat-ı beşeriye için zehirdir


Hadis-i Şerif Meâli

Namaza dört elle sarıl. Çünkü o cihadın üstünüdür. Günahlardan da uzak dur. Çünkü bu en faziletli hicrettir.

Câmiü's-Sağîr, No: 2678





17.12.2009










Mü’minler arasındaki ayrılık, hayat-ı beşeriye için zehirdir

Mü’minlerde nifak ve şikak, kin ve adâvete sebebiyet veren
tarafgirlik ve inat ve haset, hakikatçe ve hikmetçe ve insaniyet-i
kübrâ olan İslâmiyetçe ve hayat-ı şahsiyece ve hayat-ı içtimâiyece ve
hayat-ı mâneviyece çirkin ve merduttur, muzır ve zulümdür ve hayat-ı
beşeriye için zehirdir.

Şu hakikatin gayet çok vücuhundan altı vechini beyan ederiz.

Birinci Vecih

Hakikat nazarında zulümdür.

Ey mü’mine kin ve adâvet besleyen insafsız adam! Nasıl ki, sen
bir gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz mâsum ile
bir câni var. O gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmeye çalışan bir adamın
ne derece zulmettiğini bilirsin. Ve zalimliğini, semâvâta işittirecek
derecede bağıracaksın. Hattâ birtek mâsum, dokuz câni olsa, yine o gemi
hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz.

Aynen öyle de, sen, bir hane-i Rabbâniye ve bir sefine-i
İlâhiye olan bir mü’minin vücudunda, iman ve İslâmiyet ve komşuluk
gibi, dokuz değil, belki yirmi sıfat-ı mâsume varken, sana muzır olan
ve hoşuna gitmeyen bir câni sıfatı yüzünden ona kin ve adâvet
bağlamakla o hane-i mâneviye-i vücudun mânen gark ve ihrakına, tahrip
ve batmasına teşebbüs veya arzu etmen, onun gibi şenî ve gaddar bir
zulümdür.

İkinci Vecih

Hem hikmet nazarında dahi zulümdür. Zira malûmdur ki, adâvet ve
muhabbet, nur ve zulmet gibi zıttırlar. İkisi, mânâ-yı hakikîsinde
olarak beraber cem olamazlar.

Eğer muhabbet, kendi esbabının rüçhaniyetine göre bir kalbde
hakikî bulunsa, o vakit adâvet mecazî olur, acımak suretine inkılâp
eder. Evet, mü'min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için
yalnız acır. Tahakkümle değil, belki lütufla ıslâhına çalışır. Onun
için, nass-ı hadisle, "Üç günden fazla mü'min mü'mine küsüp kat-ı
mükâleme etmeyecek." (Buhârî, Edeb: 57, 62)

Eğer esbab-ı adâvet galebe çalıp, adâvet, hakikatiyle bir
kalbde bulunsa, o vakit muhabbet mecazî olur, tasannu ve temellük
suretine girer.

Ey insafsız adam! Şimdi bak ki, mü'min kardeşine kin ve adâvet
ne kadar zulümdür. Çünkü, nasıl ki sen âdi, küçük taşları Kâbe'den daha
ehemmiyetli ve Cebel-i Uhud'dan daha büyük desen, çirkin bir akılsızlık
edersin. Aynen öyle de, Kâbe hürmetinde olan iman ve Cebel-i Uhud
azametinde olan İslâmiyet gibi çok evsâf-ı İslâmiye muhabbeti ve
ittifakı istediği hâlde, mü'mine karşı adâvete sebebiyet veren ve âdi
taşlar hükmünde olan bazı kusurâtı iman ve İslâmiyete tercih etmek, o
derece insafsızlık ve akılsızlık ve pek büyük bir zulüm olduğunu, aklın
varsa anlarsın.

Evet, tevhid-i imanî, elbette tevhid-i kulûbu ister. Ve vahdet-i itikad dahi, vahdet-i içtimaiyeyi iktiza eder.

Mektûbat, 22. Mektub, 1. Mebhas, s. 253)
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir