Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

02.12.2009, 08:53

Dünyevî saadetimiz Meşrûtiyettedir


Hadis-i Şerif Meâli

Çok çok secde yapın. Çünkü Allah için bir defa secde eden her
Müslümanı, Allah mutlaka o secdesi sayesinde Cennette bir derece
yükseltir, bir günahını da siler.

Câmiü's-Sağîr, No: 810





02.12.2009










Dünyevî saadetimiz Meşrûtiyettedir

Ey paşalar, zabitler!

Hapsimi iktiza eden cinayetlerin icmâli:

Medar-ı iftiharım olan mehasinim, şimdi günah sayılıyor. Artık nasıl itizar edeyim, mütehayyirim.

Mukaddeme olarak söylüyorum: Mert olan cinayete tenezzül
etmez. Şayet isnad olunsa cezadan korkmaz. Hem de haksız yere idam
olunsam, iki şehid sevabını kazanırım. Şayet hapiste kalsam, böyle
hürriyeti lâfızdan ibaret bulunan gaddar bir hükûmetin en rahat mevkii
hapishane olsa gerektir. Mazlûmiyetle ölmek, zâlimiyetle yaşamaktan
daha hayırlıdır. Bunu da derim ki:

Siyaseti dinsizliğe âlet yapan bazı adamlar, kabahatini
setr için başkasını irtica ile ve dinini siyasete âlet yapmakla itham
ederler. Şimdiki hafiyeler eskisinden beterdirler. Bunların sadakatine
nasıl itimad olunur? Adalet onların sözlerine nasıl bina olunur?

Hem de cerbeze ile, insan adalet yaparken zulme düşüyor.
Zirâ insan kusursuz olmaz. Fakat uzun zamanda ve efrad-ı kesîre içinde
ve tahallül-ü mehasinle tâdil olunan müteferrik kusurları cerbeze ile
cem edip bir zaman-ı vahidde bir şahs-ı vahidden sudurunu tevehhüm
ederek şedid cezaya müstehak görür. Halbuki bu tarz, bir zulm-ü
şedîddir.

Şimdi gelelim on bir buçuk cinayetlerimin tâdâdına:

Birinci Cinayet: Geçen sene bidayet-i Hürriyette
elli-altmış telgraf umum şark aşiretlerine Sadâret vasıtasıyla çektim.
Meâli şu idi:

“Meşrûtiyet ve kanun-u esasî işittiğiniz mesele ise,
hakikî adalet ve meşveret-i şer’iyeden ibarettir; hüsn-ü telâkki
ediniz. Muhafazasına çalışınız. Zira dünyevî saadetimiz
Meşrûtiyettedir. Ve istibdattan herkesten ziyade biz zarardîdeyiz.”

Her yerden bu telgrafların cevabı, müspet ve güzel
olarak geldi. Demek vilâyat-ı şarkiyeyi tenbih ettim, gafil bırakmadım.
Tâ yeni bir istibdat onların gafletinden istifade etmesin. Neme lâzım
demediğimden cinayet işledim ki, bu mahkemeye girdim.

İkinci Cinayet: Ayasofya’da, Bayezit’te, Fatih’te,
Süleymaniye’de umum ulemâ ve talebeye hitaben müteaddit nutuklarla
Şeriatın ve müsemmâ-yı Meşrûtiyetin münasebet-i hakikiyesini izah ve
teşrih ettim. Ve mütehakkimane istibdadın Şeriatla bir münasebeti
olmadığını beyan ettim. Şöyle ki: “Milletin efendisi, onlara hizmet
edendir” (Keşfü’l-Hafâ, 1:462, No: 1515) hadîsinin sırrıyla, Şeriat
âleme gelmiş, tâ istibdadı ve zâlimâne tahakkümü mahvetsin.

Herhangi bir nutuk irad ettimse, herbir kelimesine
kimsenin bir îtirazı varsa, bürhan-ı kat’î ile ispata hazırım. Ve dedim
ki: Asıl, Şeriatın meslek-i hakikîsi, hakikat-i Meşrûtiyet-i meşrûadır.

Demek Meşrûtiyeti, delâil-i şer’iye ile kabul ettim.
Başka medeniyetçiler gibi taklîdî ve hilâf-ı şeriat telâkki etmedim. Ve
şeriatı rüşvet vermedim. Ve ulemâ ve Şeriatı, Avrupa’nın zunûn-u
fâsidesinden iktidarıma göre kurtarmaya çalıştığımdan cinayet ettim ki;
bu tarz muâmelenizi gördüm.

Divan-ı Harb-i Örfî, s. 20-23
http://www.yeniasya.com.tr/2009/12/02/lahika/default.htm
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir