Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

13.11.2009, 08:38

Türk olmayan,Türke hakikî kardeşliği nasıl hisseder?


Âyet-i Kerime Meâli

Eğer üzerinizde Allah’ın lütuf ve merhameti olmasaydı, muhakka hüsrana düşenlerden olurdunuz.

Bakara Sûresi: 64





13.11.2009










Türk olmayan,Türke hakikî kardeşliği nasıl hisseder?

Ben hasta olmasaydım, ben de o mesele için vilâyat-ı şarkiyeye
gidecektim. Ben bütün ruh u canımla Maarif Vekilini tebrik ediyorum.
Hem 55 seneden beri, Medresetü’z-Zehra nâmında Şark Üniversitesinin
tesisine çalışmak ve o üniversiteyi biri Van’da, biri Diyarbakır’da,
biri de Bitlis’te olmak üzere üç tane veya hiç olmazsa bir tane Van’da
tesis etmek için, Hürriyetten evvel İstanbul’a geldim. Hürriyet çıktı,
o mesele de geri kaldı. Sonra İttihatçılar zamanında Sultan Reşad’ın
Rumeli’ye seyahati münasebetiyle Kosova’ya gittim. O vakit Kosova’da
büyük bir İslâmî darülfünun tesisine teşebbüs edilmişti. Ben orada hem
İttihatçılara, hem Sultan Reşad’a dedim ki: “Şark böyle bir darülfünuna
daha ziyade muhtaç ve âlem-i İslâmın merkezi hükmündedir.”

O vakit bana vaad ettiler. Sonra Balkan harbi çıktı. O medrese
yeri istilâ edildi. Ben de dedim ki: “Öyleyse o 20 bin altın lirayı
Şark Darülfünununa veriniz.” Kabul ettiler.

Ben de Van’a gittim. Ve bin lira ile Van gölü kenarında
Artemit’te temelini attıktan sonra Harb-i Umumî çıktı. Tekrar geri
kaldı.

Esaretten kurtulduktan sonra İstanbul’a geldim. Hareket-i
Milliyeye hizmetimden dolayı Ankara’ya çağırdılar. Ben de gittim. Sonra
dedim: “Bütün hayatımda bu darülfünunu takip ediyorum. Sultan Reşad ve
İttihatçılar 20 bin altın lirayı verdiler. Siz de o kadar ilâve
ediniz.” Onlar 150 bin banknot vermeye karar verdiler. Ben dedim: “Bunu
mebuslar imza etmelidirler.”

Bazı mebuslar dediler: “Yalnız sen medrese usûlüyle sırf
İslâmiyet noktasında gidiyorsun. Halbuki şimdi garplılara benzemek
lâzım.”

Dedim: “O vilâyat-ı şarkiye âlem-i İslâmın bir nevî merkezi
hükmünde, fünun-u cedide yanında ulûm-u diniye de lâzım ve elzemdir.
Çünkü, ekser enbiyâ şarkta ve ekser hükema garpta gelmesi gösteriyor
ki, Şarkın terakkiyâtı din ile kâimdir.HAŞİYE Başka vilâyetlerde sırf
fünun-u cedide okutturursanız da, Şarkta her halde millet, vatan
maslahatı namına, ulûm-u diniye esas olmalıdır. Yoksa Türk olmayan
Müslümanlar, Türke hakikî kardeşliği hissedemeyecek. Şimdi bu kadar
düşmanlara karşı teâvün ve tesânüde mecburuz.” (...)

HAŞİYE: Hattâ o zamandan evvel Türk olmayan bir talebem vardı.
Eski medresemde hamiyetli ve gayet zekî o talebem ulûm-u diniyeden
aldığı hamiyet dersiyle her vakit derdi: “Salih bir Türk elbette fâsık
kardeşimden, babamdan bana daha ziyade kardeş ve akrabadır.” Sonra aynı
talebe talihsizliğinden sırf maddî fünun-u cedide okumuş. Sonra ben
dört sene sonra onunla görüştüm. Hamiyet-i milliye bahsi oldu. O dedi
ki: “Ben şimdi Râfizî bir Kürdü, salih bir Türk hocasına tercih
ederim.” Ben de “Eyvah!” dedim. “Sen ne kadar bozulmuşsun.” Bir hafta
çalıştım. Onu kurtardım. Eski hakikatli hamiyetine çevirdim. Sonra
Meclis-i Meb’usandaki bana muhalefet eden meb’uslara dedim: O talebenin
evvelki hâli Türk milletine ne kadar lüzumu var. Ve ikinci hâlinin ne
kadar vatan menfaatine uygun olmadığını fikrinize havâle ediyorum.
Demek farz-ı muhal olarak siz başka yerde dünyayı dine tercih edip
siyasetçe dine ehemmiyet vermeseniz de herhalde şark vilâyetlerinde din
tedrisatına âzamî ehemmiyet vermek lâzım. O vakit bana muhalif
meb’uslar da çıkıp o lâyihamı 163 meb’us imzâ ettiler. Bu kadar imzayı
taşıyan bir istidâyı elbette yirmi yedi sene istibdad-ı mutlak onu
bozamamış.

Emirdağ Lâhikası, s. 402, (yeni tanzim, s. 775)

http://www.yeniasya.com.tr/2009/11/13/lahika/default.htm
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Benzer konular

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir