Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

07.11.2009, 13:34

Ölüm sekeratı uyandırmadan evvel uyan!


Âyet-i Kerime Meâli

Her nefis ölümü tadıcıdır. Amellerinizin karşılığı ise, kıyamet
gününde size eksiksiz verilecektir. Her kim Cehennem ateşinden
uzaklaştırılıp Cennete konulmuşsa, işte o kurtuluşa ermiştir. Dünya
hayatı ise aldatıcı bir menfaatten başka birşey değildir.

Âl-i İmran Sûresi: 185





07.11.2009










Ölüm sekeratı uyandırmadan evvel uyan!

İ’lem eyyühe’l-aziz!

İnsan, seyyiatıyla Allah’a zarar vermiş olmuyor. Ancak nefsine
zarar eder. Meselâ, hariçte, vâkide ve hakikatte Allah’ın şeriki yoktur
ki, onun hizbine girmekle Cenab-ı Hakkın mülküne ve âsârına müdahale
edebilsin. Ancak, şeriki zihninde düşünür, boş kafasında yerleştirir.
Çünkü, hariçte şerikin yeri yoktur. O halde o kafasız, kendi eliyle
kendi evini yıkıyor.

İ’lem eyyühe’l-aziz!

Allah’a tevekkül edene Allah kâfidir. Allah, Kâmil-i Mutlak
olduğundan, lizatihî mahbubdur. Allah, Mûcid, Vâcibü’l-Vücud olduğundan
kurbiyetinde vücut nurları, bu’diyetinde adem zulmetleri vardır. Allah,
melce ve mencedir. Kâinattan küsmüş, dünya ziynetinden iğrenmiş,
vücudundan bıkmış ruhlara melce ve mence O’dur. Allah Bâkîdir; âlemin
bekası ancak Onun bekasıyladır. Allah Mâliktir; sendeki mülkünü senin
için saklamak üzere alıyor. Allah, Ganiyy-i Muğnîdir; herşeyin anahtarı
Ondadır. Bir insan Allah’a hâlis bir abd olursa, Allah’ın mülkü olan
kâinat, onun mülkü gibi olur.

İ’lem eyyühe’l-aziz!

Aklı başında olan insan, ne dünya umurundan kazandığına mesrur
ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz. Zira dünya durmuyor, gidiyor.
İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun. Bak, ihtiyarlık şafağı,
kulakların üstünde tulû etmiştir. Başının yarısından fazlası beyaz
kefene sarılmış. Vücudunda tavattun etmeye niyet eden hastalıklar,
ölümün keşif kollarıdır. Maahaza, ebedî ömrün önündedir. O ömr-ü bâkide
göreceğin rahat ve lezzet, ancak bu fâni ömürde sa’y ve çalışmalarına
bağlıdır. Senin o ömr-ü bâkiden hiç haberin yok. Ölüm sekeratı
uyandırmadan evvel uyan!

İ’lem eyyühe’l-aziz!

Cenab-ı Hakka malûm ve mâruf ünvanıyla bakacak olursan, meçhul
ve menkûr olur. Çünkü, bu malûmiyet, örfî bir ülfet, taklidî bir
sema’dır. Hakikati ilâm edecek bir ifade de değildir. Maahaza, o
ünvanla fehme gelen mânâ, sıfât-ı mutlakayı beraberce alıp zihne ilka
edemez. Ancak, Zât-ı Akdesi mülâhaza için bir nevi ünvandır. Amma
Cenab-ı Hakka mevcud-u meçhul ünvanıyla bakılırsa, mârufiyet şuâları
bir derece tebarüz eder. Ve kâinatta tecellî eden sıfât-ı mutlaka-i
muhîta ile, bu mevsufun o ünvandan tulû etmesi ağır gelmez.

İ’lem eyyühe’l-aziz!

Esmâ-i Hüsnânın herbirisi ötekileri icmâlen tazammun eder:
ziyânın elvan-ı seb’ayı tazammun ettiği gibi. Ve keza, herbirisi
ötekilere delil olduğu gibi, onların herbirisine de netice olur. Demek,
Esmâ-i Hüsna, mir’at ve ayna gibi birbirini gösteriyor. Binaenaleyh,
neticeleri beraber mezkûr kıyaslar gibi veya delilleri beraber
neticeler gibi okuması mümkündür.

Mesnevî-i Nûriye, s. 110, (yeni tanzim, s.209)



http://www.yeniasya.com.tr/2009/11/07/lahika/default.htm
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Benzer konular

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir