Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

03.11.2009, 08:57

Hürriyetimiz, âlem-i İslâmın hürriyetinin mukaddimesidir


Hadis-i Şerif Meâli

Dünya tatlıdır, caziptir. Kim onu helâl yolla alırsa, Allah onu
kendisine mübarek kılar. Nefsinin arzuları içinde yüzen nice kimse
vardır ki Kıyamet Günü ateşten başka nasibi yoktur.

Câmiü's-Sağîr, No: 2196





03.11.2009










Hürriyetimiz, âlem-i İslâmın hürriyetinin mukaddimesidir

Suâl: “Heyhât! Nasıl, hürriyetimiz umum âlem-i İslâmın hürriyetinin mukaddimesi ve fecr-i sâdıkı olur?”

Cevap: İki cihet ile:

Birincisi: Bizde olan istibdat, Asya’nın hürriyetine zulmânî bir
sed çekmişti. Ziyâ-yı hürriyet o muzlim perdeden geçemezdi ki, gözleri
açsın, kemâlâtı göstersin. İşte bu seddin tahribiyle, fikr-i hürriyet
Çin’e kadar yayıldı ve yayılacaktır. Fakat Çin ifrat edip komünist
oldu. Âlemdeki terazinin hürriyet gözü ağır geldiğinden, birden bire
terazinin öteki gözünde olan vahşet ve istibdâdı kaldırdı, git gide
kalkacak. Eğer siz sahife-i efkârı okusanız, tarîk-i siyaseti görseniz,
hutebâ-i umumî olan, doğru konuşan cerâidi dinleseniz, anlayacaksınız
ki: Arabistan, Hindistan, Cava, Mısır, Kafkas, Afrika ve emsallerinde o
derece fikr-i hürriyetin galeyanıyla, âlem-i İslâmın efkârında öyle bir
tahavvül-ü azîm ve inkılâb-ı acîb ve terakkî-i fikrî ve teyakkuz-u tam
intâc etmiştir ki, bahasına yüz sene verseydik yine ucuzdu. Zira
hürriyet, milliyeti gösterdi. Milliyet sadefinde olan İslâmiyetin
cevher-i nuranîsi tecellîye başladı. İslâmiyetin ihtizâzını ihbar etti
ki, herbir Müslim, cüz-ü fert gibi başıboş değildir. Belki herbiri,
mürekkebât-ı mütedâhile-i mütesâideden bir cüzdür. Sair eczâlarla
câzibe-i umumiye-i İslâmiye noktasında birbiriyle sıla-i rahimleri
vardır. Şu ihbar bir kavî ümit verir ki, nokta-i istinad, nokta-i
istimdad gayet kavî ve metindir. Şu ümit, yeisle öldürülen kuvve-i
mâneviyemizi ihyâ etti. Şu hayat, âlem-i İslâmdaki galeyan eden fikr-i
hürriyetten istimdad ederek, umum âlem-i İslâm üzerine çökmüş olan
istibdâd-ı mânevî-i umumînin perdelerini parça parça edecektir.HAŞİYE
“Ümitsizliği âdet edinmiş kimseye rağmen.”

İkinci cihet: Şimdiye kadar ecnebîler bahane mahane tutarlardı.
Milletimizi eziyorlardı. Şimdi ise, ellerinde uruk-u
insaniyetkârânelerine veya damar-ı mütaassıbânelerine veya âsâb-ı
dessasânelerine dokunduracak, ellerinde serrişte-i bahane olacak öyle
nokta bulamazlar. Bulsalar da tutamazlar. Bâhusus medeniyet, hubb-u
insaniyeti tevlid eder.

HAŞİYE:

Lillâhilhamd, kırk beş sene sonra parça parça etmeye başladı.

Münâzarât, s. 63
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir