Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

1

25.06.2009, 14:38

İstibdat, sû-i istimâle müsâit bir zemindir

ıstibdat, sû-i istimâle müsâit bir zemindir

Suâl: “ıstibdat nedir; meşrûtiyet nedir?”

Cevap: ıstibdat tahakkümdür, muâmele-i keyfiyedir, kuvvete istinad ile cebirdir, rey-i vâhiddir, sû-i istimâlâta gâyet müsâit bir zemindir, zulmün temelidir, insâniyetin mâhisidir. Sefâlet derelerinin esfel-i sâfilînine insanı tekerlendiren ve âlem-i ıslâmiyeti zillet ve sefâlete düşürttüren ve ağrâz ve husûmeti uyandıran ve ıslâmiyeti zehirlendiren, hattâ her şeye sirâyet ile zehrini atan, o derece ihtilâfâtı beyne’l-ıslâm îkâ edip, Mûtezile, Cebriye, Mürcie gibi dalâlet fırkalarını tevlid eden, istibdattır.

Evet, taklidin pederi ve istibdâd-ı siyâsînin veledi olan istibdâd-ı ilmîdir ki, Cebriye, Râfıziye, Mûtezile gibi ıslâmiyeti müşevveş eden fırkaları tevlid etmiştir.

Suâl: “ıstibdat bu derece bir semm-i kâtil olduğunu bilmezdik. Lehü’l-hamd, parçalandı. Onu esâsiyle tedâvi edecek olan tiryâk-ı meşrûtiyeti bize târif et.”

Cevap: Bâzı memurların ef’ali, adem-i ülfetten dolayı size yanlış ders gösterdiği ve şiddetten neş’et eden müşevveşiyetle hâl-i hazırdan fehmettiğiniz meşrûtiyeti tefsir etmeyeceğim. Belki hükümetin hedef-i maksadı olan meşrûtiyet-i meşrûâyı beyân edeceğim.

ışte, meşrûtiyet “Ve işlerde onlarla istişâre et.” (Âl-i ımran Sûresi: 159); “Onların aralarındaki işleri istişâre iledir.” (şûrâ Sûresi: 38) âyet-i kerîmelerinin tecellîsidir ve meşveret-i şer’iyedir. O vücud-u nûrânînin kuvvete bedel, hayatı haktır, kalbi mârifettir, lisânı muhabbettir, aklı kânundur, şahıs değildir.

Evet, meşrûtiyet hâkimiyet-i millettir; siz dahi hâkim oldunuz. Umum akvâmın sebeb-i saadetidir; siz de saadete gideceksiniz. Bütün eşvâk ve hissiyât-ı âliyeyi uyandırır; uyku bes, siz de uyanınız. ınsanı hayvanlıktan kurtarır; siz de tam insan olunuz. ıslâmiyetin bahtını, Asya’nın tâliini açacaktır. Size müjde. Bizim devleti, ömr-ü ebedîye mazhar eder. Milletin bekasıyla ibkâ edecek; siz daha me’yus olmayınız. Bir ince tel gibi her tarafa hevâ ve hevesin tehyîci ile çevrilmeye müstaid olan rey-i vâhid-i istibdâdı lâyetezelzel bir demir direk gibi, lâyetefellel bir elmas kılınç gibi olan efkâr-ı âmmeye tebdil eder; siz de, sefine-i Nuh gibi emniyet ediniz. Herkesi bir padişah hükmüne getiriyor; siz de hürriyetperverlikle padişah olmaya gayret ediniz. Esâs-ı insâniyet olan cüz’-ü ihtiyârı temin eder, âzâd eder; siz de câmid olmaya râzı olmayınız. Üç yüz milyondan ziyâde ehl-i ıslâmı bir aşîret gibi birbirine rapteder; siz de o râbıtayı muhâfaza ediniz. Zîrâ meşveret perdeyi attı; milliyet göründü, harekete geldi. Milliyet içinde ıslâmiyet ışıklandı, ihtizâza geldi. Zîrâ, milliyetimizin rûhu ıslâmiyettir; hakîki ve nisbî ve izâfîden mürekkeptir. Başka millete benzemiyoruz.

Münâzarât, s. 22, (yeni tanzim, s. 50)

LÜGATÇE:

rey-i vâhid: Tek görüş.
mâhi: Mahvedici.
ağrâz: Garazlar.
beyne’l-ıslâm: Müslümanlar arasında.
îkâ: Ortaya çıkarma, meydana getirme.
müşevveş: Karışık.
semm-i katil: Öldürücü zehir.
adem-i ülfet: Alışık olmama.
akvâm: Kavimler.
eşvâk: şevkler.
bes: Yeter.
lâyetezelzel: Sarsılmaz.
lâyetefellel: Ağzı kırılmaz ve körelmez.
rapt: bağlama.
Bediuzzaman Said Nursi

18.06.2009
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir