Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

1

24.05.2009, 16:58

Meşveretin önemi

Hadis-i şerif Meâli

Meşverete muhtaç olmayan hiç bir kimse yoktur.

Câmiü's-Sağîr, No: 2238





Meşveretin önemi



Eğer denilse: Neden şûrâya bu kadar ehemmiyet veriyorsun? Ve beşerin, hususan Asya’nın, hususan ıslâmiyetin hayatı ve terakkisi nasıl o şûrâ ile olabilir?

Elcevap: Nurun Yirmi Birinci Lem’a-i ıhlâsında izah edildiği gibi, haklı şûrâ ihlâs ve tesanüdü netice verdiğinden, üç elif, yüz on bir olduğu gibi, ihlâs ve tesanüd-ü hakikî ile, üç adam, yüz adam kadar millete fayda verebilir. Ve on adamın hakikî ihlâs ve tesanüd ve meşveretin sırrıyla, bin adam kadar iş gördüklerini, çok vukuât-ı tarihiye bize haber veriyor. Madem beşerin ihtiyacatı hadsiz ve düşmanları nihayetsiz ve kuvveti ve sermayesi pek cüz’î; hususan dinsizlikle canavarlaşmış, tahribatçı, muzır insanların çoğalmasıyla, elbette ve elbette, o hadsiz düşmanlara ve o nihayetsiz hâcetlere karşı, imandan gelen nokta-i istinad ve o nokta-i istimdad ile beraber hayat-ı şahsiye-i insaniyesi dayandığı gibi, hayat-ı içtimaîyesi de yine imanın hakaikinden gelen şûrâ-yı şer’î ile yaşayabilir, o düşmanları durdurur, o hâcetlerin teminine yol açar.

Hutbe-i şamiye, s. 67-68

***

Meşrûtiyet;

“Ve işlerde onlarla istişare et.” (Âl-i ımran Sûresi: 159)

“Onların aralarındaki işleri istişare iledir.” (şûrâ Sûresi: 38)

âyet-i kerîmelerinin tecellîsidir ve meşveret-i şer’iyedir. O vücud-u nûrânînin kuvvete bedel, hayatı haktır, kalbi mârifettir, lisânı muhabbettir, aklı kânundur, şahıs değildir.

Münâzarât, s. 23, (yeni tanzim, s. 53)

***

Zaman-ı Saâdet’te ve Selef-i Salihîn zamanlarında hükümfermâ hak ve bürhan ve akıl ve meşveret olduklarından, şükûk ve şübehatın hükümleri olmazdı.

Muhâkemât, s. 32, (yeni tanzim, s. 60)

***

Müslümanların hayat-ı içtimaîye-i ıslâmiyedeki saadetlerinin anahtarı, meşveret-i şer’iyedir. “Onların aralarındaki işleri, istişare iledir” (şûrâ Sûresi: 42: 38.) âyet-i kerimesi, şûrâyı esas olarak emrediyor.

Evet, nasıl ki, nev-î beşerdeki telâhuk-u efkâr ünvanı altında asırlar ve zamanların tarih vasıtasıyla birbiriyle meşvereti, bütün beşeriyetin terakkiyatı ve fünunun esası olduğu gibi, en büyük kıt’a olan Asya’nın en geri kalmasının bir sebebi, o şûrâ-yı hakikiyeyi yapmamasıdır. Asya Kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı şûrâdır. Yani, nasıl fertler birbiriyle meşveret eder; taifeler, kıt’alar dahi o şûrâyı yapmaları lâzımdır ki, üç yüz, belki dört yüz milyon ıslâmın ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların kayıtlarını, zincirlerini açacak, dağıtacak, meşveret-i şer’iye ile şehamet ve şefkat-i imaniyeden tevellüd eden hürriyet-i şer’iyedir ki, o hürriyet-i şer’iye, âdâb-ı şer’iye ile süslenip garp medeniyet-i sefihanesindeki seyyiâtı atmaktır.



Hutbe-i şamiye, s. 65-66


Lügatçe:


şûrâ: Danışma.

terakki: Yükselme, ilerleme.

tesanüd: Dayanışma.

hâcet: ıhtiyaç.

nokta-i istinad: Dayanak noktası.

nokta-i istimdad: Yardım isteme noktası.

hayat-ı şahsiye-i insaniye: ınsanın şahsî hayatı.

şûrâ-yı şer’î: şeriata uygun şûrâ.

Zaman-ı Saâdet: Asr-ı Saadet; Hz. Peygamber (asm) ve Sahabî devri.

Selef-i Salihîn: Ehl-i Sünnet ve Cemaatin ilk rehberleri, ıslâmın ilk dönemlerinin sâlih insanları.

şükûk: şekler, şüpheler.

şübehat: şüpheler.

hayat-ı içtimaîye-i ıslâmiye: Müslümanların sosyal hayatı.

meşveret-i şer’iye: Dîne uygun olarak yapılan meşveret.

telâhuk-u efkâr: Fikirlerin birbirine eklenmesi.

terakkiyat: Yükselişler, ilerlemeler.

fünun: Fenler.

keşşaf: Keşfeden, açan.

miftah: Anahtar.

istibdat: Baskıcı yönetim; zulüm ve tahakküm.

şehamet: Cesaretlilik.


24.05.2009
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir