Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

1

15.05.2009, 19:58

Yeryüzü bir çiçektir, bahar da bir çiçektir

Hem insan ruh, kalb, akıl cihetiyle hayat ve letâif sahifeleriyle Hayy, Kayyûm ve Muhyî gibi ne kadar esmâ-i kudsiye-i nurâniyeyi okur ve okutturur, kıyas edebilirsin.

ışte, Cennet bir çiçektir. Hûri tâifesi dahi bir çiçektir. Rûy-i zemin dahi bir çiçektir. Bahar da bir çiçektir. Semâ da bir çiçektir; yıldızlar, o çiçeğin yaldızlı nakışlarıdır. Güneş de bir çiçektir; ziyâsındaki yedi rengi, o çiçeğin nakışlı boyalarıdır. Âlem, güzel ve büyük bir insandır; nasıl ki insan, küçük bir âlemdir.

Hûriler nev'î ve ruhânîler cemaati ve melek cinsi ve cin tâifesi ve insan nev'î, birer güzel şahıs hükmünde tasvir ve tanzim ve icad edilmiştir. Hem herbiri, külliyetiyle, hem herbir ferdi tek başıyla, Sâni-i Zülcemâlinin esmâsını gösterdikleri gibi, Onun cemâline, kemâline, rahmetine ve muhabbetine birer ayrı ayrı aynalardır. Ve nihayetsiz cemâl ve kemâline ve rahmet ve muhabbetine birer şâhid-i sâdıktır. Ve o cemâl ve kemâlin ve rahmet ve muhabbetin birer âyâtıdır, birer emârâtıdır. ışte, şu nihayetsiz envâ-ı kemâlât, daire-i vâhidiyette ve ehadiyette hâsıldır. Demek, o daire haricinde tevehhüm olunan kemâlât, kemâlât değildir.

ışte, hakaik-ı eşyanın esmâ-i ılâhiyeye dayandığını ve istinad ettiğini, belki hakiki hakaik o esmânın cilveleri olduğunu ve her şeyin çok cihetlerle, çok dillerle Sâniini zikir ve tesbih ettiğini anla, “Hiçbir şey yoktur ki O'nu övüp O'nu tesbih etmesin” (ısrâ Sûresi: 44.)’in bir mânâsını bil ve “şiddetli zuhurunda gizlenmiş olan Allah’ı her türlü noksandan tenzih ederiz” de. Ve âyetlerin âhirlerinde olan “O’nun kuvveti her şeye gàliptir ve O her şeyi hikmetle yapar.” (ıbrâhim Sûresi: 4.) “Çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici olan da ancak O’dur.” (Yûnus Sûresi: 107.) “O her şeyi hakkıyla bilir; O her şeye hakkıyla kàdirdir” (Rum Sûresi: 54.) gibi zikir ve tekrarlarındaki bir sırrı fehmet.

Eğer bir çiçekte esmâyı okuyamıyorsan ve vâzıh göremiyorsan; Cennete bak, bahara dikkat et, zeminin yüzünü temâşâ et. Rahmetin şu büyük çiçekleri olan Cennet ve bahar ve zeminde yazılan esmâyı, vâzıhan okuyabilirsin, cilvelerini ve nakışlarını anlar, görürsün.

Sözler, s. 576, 577

08.05.2009
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir