Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

21.04.2009, 11:15

Habîbullah ünvanı niçin ona (asm) ve

“Habîbullah” ünvanı niçin ona (asm) verilmiş?


ışte, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, madem masnûât içinde en mükemmel ferttir ve mahlûkat içinde en mümtaz şahsiyettir. Hem san’at-ı ılâhiyeyi bir velvele-i zikir ve tesbihle teşhir ediyor ve istihsan ediyor. Hem esmâ-i ılâhiyedeki cemal ve kemal hazinelerini lisan-ı Kur’ân ile açmıştır. Hem kâinatın âyât-ı tekviniyesinin, Sâniinin kemâline delâletlerini parlak ve kat’î bir sûrette lisan-ı Kur’ân’la beyan ediyor. Hem küllî ubudiyetiyle rububiyet-i ılâhiyeye âyinedarlık ediyor. Hem mahiyetinin câmiiyetiyle bütün esmâ-i ılâhiyeye bir mazhar-ı etemm olmuştur. Elbette bunun için denilebilir ki:

n Cemîl-i Zülcelâl, kendi cemâlini sevmesiyle, o cemâlin en mükemmel âyine-i zîşuuru olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmı sever.

n Hem Kendi esmâsını sevmesiyle, o esmânın en parlak âyinesi olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmı sever ve Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâma benzeyenleri dahi derecelerine göre sever.

n Hem san’atını sevdiği için, elbette O'nun san’atını en yüksek bir sadâ ile bütün kâinatta neşreden ve semâvâtın kulağını çınlatan, ber ve bahri cezbeye getiren bir velvele-i zikir ve tesbihle ilân eden Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmı sever ve ona ittibâ edenleri de sever.

n Hem masnuâtını sevdiği için, o masnuatın en mükemmeli olan zîhayatı ve zîhayatın en mükemmeli olan zîşuuru ve zîşuurun en efdâli olan insanları ve insanların bil’ittifak en mükemmeli olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmı elbette daha ziyade sever.

n Hem kendi mahlûkatının mehâsin-i ahlâkiyelerini sevdiği için, mehâsin-i ahlâkiyede bil’ittifak en yüksek mertebede bulunan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmı sever ve derecâta göre ona benzeyenleri dahi sever.

Demek, Cenâb-ı Hakkın rahmeti gibi, muhabbeti dahi kâinatı ihata etmiş. ışte, o hadsiz mahbuplar içindeki mezkûr beş veçhinin herbir veçhinde en yüksek makam, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâma mahsustur ki, “Habîbullah” lâkabı ona verilmiş.

ışte bu en yüksek makam-ı mahbûbiyeti, Süleyman Efendi, “Ben sana âşık olmuşum” tabiriyle beyan etmiştir. şu tabir, bir mirsad-ı tefekkürdür, gayet uzaktan uzağa bu hakikate bir işarettir. Bununla beraber, madem bu tabir, şe’n-i Rububiyete münasip olmayan mânâyı hatıra getiriyor; en iyisi, şu tâbir yerine “Ben senden râzı olmuşum” denilmeli.



Mektûbât, s. 294, (yeni tanzim, 512)



LÜGATÇE:



masnûât: San'atla yapılmış olan eserler, varlıklar.

mümtaz: Seçkin, üstün.

velvele-i zikir: Zikir sesleri, gürlemeleri.

istihsan: Beğenme, güzel bulma.

esmâ-i ılâhiye: Allah’ın isimleri.

cemal: Güzellik, Cenâb-ı Hakkın lütuf ve ihsânı ile tecellisi.

kemal: Olgunluk, mükemmellik.

lisan-ı Kur’ân: Kur’ân’ın dili.

âyât-ı tekviniye: Oluşla, yaratılışla ilgili âyetler; varlıklarda görülen deliller.

Sâni: San'atla yaratan Allah.

delâlet: ışaret.

ubudiyet: Kulluk.

rububiyet-i ılâhiye: Cenâb-ı Hakk’ın her zaman, her yerde ve her mahlûka muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onu terbiye etmesi ve idâresi altında bulundurması vasfı.

câmiiyet: Genişlik, çok şeyi içine almak.

mazhar-ı etemm: Tam ve eksiksiz gösterme, liyâkat.

Cemîl-i Zülcelâl: Büyüklük sâhibi ve çok güzel olan Cenâb-ı Hak.


21.04.2009

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir