Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

09.04.2009, 18:52

Amerika da Kur ân a sarılacak

Hadis-i şerif Meâli


Halkın efendisi ona hizmet edendir. Onlara su dağıtan suyu en son içer.

Câmiü's-Sağîr, No: 2383


09.04.2009




Amerika da Kur'ân'a sarılacak


Leyle-i Kadir'de kalbe gelen pek geniş ve uzun bir hakikate, pek kısaca bir işâret edeceğiz. şöyle ki:

Nev-i beşer, bu son Harb-i Umûmînin eşedd-i zulüm ve eşedd-i istibdâdı ile ve merhametsiz tahribâtı ile; ve birtek düşmanın yüzünden yüzer mâsumu perişan etmesiyle; ve mağlûpların dehşetli me'yusiyetleriyle; ve gâliplerin dehşetli telâş ve hâkimiyetlerini muhâfaza ve büyük tahribâtlarını tâmir edememelerinden gelen dehşetli vicdan azablarıyla; ve dünya hayatının bütün bütün fânî ve muvakkat olması ve medeniyet fantaziyelerinin aldatıcı ve uyutucu olduğu umûma görünmesiyle; ve fıtrat-ı beşeriyedeki yüksek istidâdâtın ve mahiyet-i insaniyesinin umûmî bir sûrette dehşetli yaralanmasıyla; ve gaflet ve dalâletin, sert ve sağır olan tabiatın, Kur'ân'ın elmas kılıcı altında parçalanmasıyla; ve gaflet ve dalâletin en boğucu, aldatıcı, en geniş perdesi olan siyâset-i rûy-i zeminin pek çirkin, pek gaddarâne hakiki sûreti görünmesiyle; elbette ve elbette, hiç şüphe yok ki, şimâlde, Garbda, Amerika'da emâreleri göründüğüne binâen, nev-i beşerin mâşuk-u mecâzîsi olan hayat-ı dünyeviye böyle çirkin ve geçici olmasından, fıtrat-ı beşerin hakiki sevdiği, aradığı hayat-ı bâkiyeyi bütün kuvvetiyle arayacak; ve elbette, hiç şüphe yok ki, bin üç yüz altmış senede, her asırda üç yüz elli milyon şâkirdi bulunan; ve her hükmüne ve dâvâsına milyonlar ehl-i hakikat tasdik ile imza basan; ve her dakikada milyonlar hâfızların kalbinde kudsiyet ile bulunup, lisânlarıyla beşere ders veren; ve hiçbir kitapta emsâli bulunmayan bir tarzda, beşer için hayat-ı bâkiyeyi ve saâdet-i ebediyeyi müjde veren; ve bütün beşerin yaralarını tedâvi eden Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın şiddetli, kuvvetli ve tekrarlı binler âyâtıyla, belki sarîhan ve işâreten, on binler defa dâvâ edip haber veren; ve sarsılmaz kat'î delillerle, şüphe getirmez hadsiz hüccetleriyle, hayat-ı bâkiyeyi katiyetle müjde ve saâdet-i ebediyeyi ders vermesi, elbette nev-i beşer bütün bütün aklını kaybetmezse, maddî veya mânevî bir kıyâmet başlarına kopmazsa, ısveç, Norveç, Finlandiya ve ıngiltere'nin Kur'ân'ı kabul etmeye çalışan meşhur hatipleri ve Amerika'nın Din-i Hakkı arayan ehemmiyetli cemiyeti gibi, rûy-i zeminin geniş kıtaları ve büyük hükümetleri, Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânı arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütün rûh u canlarıyla sarılacaklar. Çünkü, bu hakikat noktasında, katiyen Kur'ân'ın misli yoktur ve olamaz; ve hiçbir şey bu mu'cize-i ekberin yerini tutamaz.

Sözler, s. 140, (yeni tanzim, s. 250)


Leyle-i Kadir: Kadir Gecesi.

nev-i beşer: insanoğlu, insanlık âlemi.

rûy-i zemin: Yeryüzü.

harb-i umûmî: dünya savaşı.

eşedd-i zulüm: şiddetli zulüm.

eşedd-i istibdâd: şiddetli baskı, diktatörlük.

me'yusiyet: Üzüntü, ümitsizlik.

muvakkat: Geçici.

fantaziye: Bir ihtiyaçtan kaynaklanmayan aşırı süs ve zevk için kullanılan pahalı eşya, yalandan gösteriş.

fıtrat-ı beşeriye: ınsanlığın yaratılışı, fıttarı.

istidâdât: ıstidatlar, kabiliyetler.

mahiyet-i insaniye: ınsanın esâsı, içyüzü.

dalâlet: Hak ve hakîkatten, dinden sapma

siyâset-i rûy-i zemin: Dünya siyaseti.

gaddarâne: Zâlimcesine, hiddet ederek.

şimâl: Kuzey.

garb: Batı.

emâre: Delil; işaret, belirti, iz.

mâşuk-u mecâzî: Fânî mâşuklar. Gerçek sevgiye lâyık olmadığı halde âşık olunan şeyler.

hayat-ı dünyeviye: Dünya hayatı.

hayat-ı bâkiye: Bitmeyen, sonsuz hayat, âhiret hayatı.

saâdet-i ebediye: Dâimî saadet; Cennet hayatı,

Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyân: Açıklamalarıyla akılları benzerini yapmaktan âciz bırakan Kur`ân.

sarîhan: Açıklıkla, berrak bir şekilde.

hüccet: Senet, vesika, delil.

Din-i Hakk: Hak din, ıslâmiyet.

misl: Benzer

mu'cize-i ekber: En büyük mu’cize.

Bediuzzaman Said Nursi

09.04.2009

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir