Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

24.02.2009, 10:18

Risâle-i Nur, bu memleketin ehemmiyetli bir mahsulüdür

Hadis-i şerif Meâli


Çok çok secde yapın. Çünkü Allah için bir defa secde eden her Müslümanı, Allah mutlaka o secdesi sayesinde Cennette bir derece yükseltir, bir günahını da siler.
Câmiü's-Sağîr, No: 810


24.02.2009




Risâle-i Nur, bu memleketin ehemmiyetli bir mahsulüdür


ıman ilminden ibaret olan Risâle-i Nur eczaları, emniyet ve asayişi temin ve tesis ederler. Evet, güzel seciyelerin ve iyi hasletlerin menşe ve menbaı olan îman, elbette emniyeti bozmaz, temin eder. Îmansızlıktır ki, seciyesizliği ile emniyeti ihlâl eder.

Hem, bunu biliniz ki:

Yirmi-otuz sene evvel bir gazete gördüm ki, ıngilizlerin bir müstemlekat nazırı demiş:

“Bu Kur’ân Müslümanların elinde varken, biz onlara hakîki hâkim olamayız... Bunun kaldırılmasına ve çürütülmesine çalışmalıyız.”

ışte, bu kâfir muannidin bu sözü, otuz senedir nazarımı Avrupa feylesoflarına çevirmiş olduğundan, nefsimden sonra onlar ile uğraşıyorum. Dahiliyeye pek bakamıyorum; ve dahildeki kusuru, “Avrupa’nın hatası, ifsadıdır” derim. Avrupa feylesoflarına hiddet ediyorum, onları vuruyorum. Felillahilhamd, Risâle-i Nur, o muannid kâfirin hülyasını kırdığı gibi; maddiyyun, tabiiyyun feylesoflarını tam susturur bir vaziyete girmiştir. Dünyada, hangi şekilde olursa olsun, hiçbir hükûmet yoktur ki, kendi memleketinin böyle mübarek mahsulünü ve sarsılmaz bir maden-i kuvve-i maneviyesini yasak etsin ve naşirini mahkûm eylesin! Avrupa’da rahiplerin serbestiyeti gösteriyor ki; hiçbir kanun, târik-i dünya olanlara ve ahirete ve îmana kendi kendine çalışanlara ilişmez.

Elhasıl: On sene kadar sebepsiz bir nefye mahkûm; ihtilattan, muhabereden memnû, gurbetzede bir ihtiyar adamın saadet-i ebediyenin anahtarı olan îmanına dair hatırât-ı ilmiyesini yazmasını dünyada hiçbir kanun ona yasak diyemez ve demez kanaatindeyim. Ve şimdiye kadar hiçbir âlim tarafından tenkit edilmemesi, elbette o hatırât ayn-ı hak ve mahz-ı hakîkat olduğunu ispat eder.

Tarihçe-i Hayat, Üçüncü Kısım,

Eskişehir Hayatı, s. 198, (yeni tanzim, s. 347)

***

..biz, Demokratları iktidar yerinde muhafaza etmeye Kur’ân menfaatine kendimizi mecbur biliyoruz. Onlardan hayır beklemek değil, belki dehşetli, baştaki iki cereyana siyasetlerince muarız oldukları için, onların az bir kısmı dine verdikleri zararı, vücudun parçalanmasına bedel, yalnız bir parmağı kesmek gibi pek cüz’î bir zararla pek küllî bir zarardan kurtulmamıza sebep oluyorlar bildiğimizden, o iktidar partisinin lehinde ehl-i dini yardıma dâvet ediyoruz. Ve dinde lâübali kısmını dahi cidden îkaz edip “Aman, çabuk hakikat-i ıslâmiyeye yapışınız!” ihtar ediyoruz ki, vatan ve millet ve onların hayatı ve saadeti, hakaik-i Kur’âniyeye dayanmak ve bütün âlem-i ıslâmı arkasında ihtiyat kuvveti yapmak ve uhuvvet-i ıslâmiye ile 400 milyon kardeşi bulmak ve Amerika gibi din lehinde ciddî çalışan muazzam bir devleti kendine hakikî dost yapmak, ımân ve ıslâmiyetle olabilir.

Biz bütün Nurcular ve Kur’ân hizmetkârları onlara hem haber veriyoruz, hem ıslâmiyete hizmete muvaffakiyetlerine duâ ediyoruz. Hem de rica ediyoruz ki, bu memleketin bir ehemmiyetli mahsulü ve vatanda ve şimdi âlem-i ıslâmda pek büyük faydası ve hizmeti bulunan Risâle-i Nur’u müsaderelerden kurtarıp neşrine hizmet etsinler. Bu vatandaki dindarları kendine taraftar etsinler. Ve selâmeti bulsunlar.

Emirdağ Lâhikası, Demokratlara Büyük

Bir Hakikati ıhtar, s. 423, (yeni tanzim, s. 816)


Lügatçe:

maden-i kuvve-i maneviye: Mânevi kuvvet kaynağı, moral kaynağı.

naşir: Neşreden, yayan.

müstemlekat nazırı: Sömürgeler bakanı.

dahiliye: ıç kısım, iç bölüm, içeri.

târik-i dünya: Dünyayı terk eden, dünyanın geçici yüzüyle ilgilenmeyen.

nefy: Sürgün.

ihtilat: Karışmak, karışıp görüşmek.

muhabere: Haberleşme, iletişim.

memnû: Menedilmiş, yasaklanmış.

hatırât-ı ilmiye: Hatıra gelen ilmî şeyler.

müsadere: Toplatma, elden alma.

Bediuzzaman Said Nursi

24.02.2009

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir