Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

26.03.2010, 14:39

Babacı

KÜÇÜK çocuk okuldan gelir gelmez holün
sonundaki odaya doğru gitti. Ve duvarın dibinde duran tabureye çıkarak,, eski bir sedirde oturuyordu.
Önünde de birkaç tane içki şişesi vardı. Sedirin üstüne yayılan örtü, sigara yanıklarıyla yer yer
delinmiş, dökülen
sıvılarla rengini kaybetmişti. Köşedeki televizyon yine açıktı, babası ona bakacak durumda
olmasa da…
kapının üstündeki camlı
bölümden baktı. Babacığı her zamanki yerinde
Küçük çocuk okula yeni başlamıştı. Buna
rağmen kontrol görevini,
büyüklere taş çıkartacak bir şekilde yapar, bu işe her şeyden fazla önem
verirdi. Çünkü babası sızınca sigarasını elinden düşürür, bazen üstünü başını, bazen yorganı,, o zamana kadar bir yangın
çıkmaması,
bazen de yerdeki kilimleri
yakardı. Üstelik de her yere alkol bulaştığından mucizeden başka
bir şey değildi.

Babası için ettiği dualar, daha yangın çıkmadan onu
söndürüyordu.

Küçük çocuk kontrol işlemini, kapının üstünden yapmak
zorunda idi. Çünkü içeri girse çok kötü azarlanır, duyduğu üzüntüden, o günkü hiç bir dersine
çalışamazdı. Anneciği “geçim işi”ni üstlenmişti. Sürekli olmasa da, haftada birkaç gün temizliğe
giderdi. Küçük çocuk bu günlerde babasına daha fazla ihtimam gösterirdi.
Holün duvarındaki sarkaçlı saatleri,
ona görev vaktini bildirirdi. Buçuklarla birlikte, bu da yarım saatte bir
demekti. İkide bir yerinden kalkmaya üşense de, babasına duyduğu sevgiden
ötürü, bu işten asla şikayet
etmezdi. En büyük üzüntüsü ona yaklaşamamak,,
bu bakımdan kesinlikle yanılıyordu.
bir kerecik bile okşanmamaktı.
“Tek çocuk çok kıymetlidir.” diyenler

Babası,
yıllar boyu kapandığı odadan sadece tuvalet ihtiyacı için ayrılır, daha sonra hiç bir mekâna
uğramadan, âdeta
koşarcasına geri dönerdi. Küçük çocuk kapının açıldığını duyunca
aceleyle koridora fırlayıp,
babasının kendisiyle konuşmasını,
hatta bazen rüyasında gördüğü gibi,
sarılarak öpmesini beklerdi.

Fakat ondan sadece tek bir kelime
duyardı: “N’aber?”

“İyiyim babacım!.” derdi gülümseyerek ve
sevgisini gönlüne hapsederek…


Çocuk bir gün yine okuldan döndüğünde, kontrol vazifesini yapmak
istedi. Fakat çıktığı taburenin bir ayağı aniden kırılınca, kapının pervazına asılı kaldı.
Ellerini bırakarak aşağı atlaması,
onun için son derece basit bir işti. Fakat tabure devrilip tersine
dönmüş, sivri bir kama şeklinde
kırılan ayak, tam atlayacağı
yere gelmişti.

Çocuk o şekilde sallanıp durmaktayken, babası sesleri duyup dışarı
çıktı. Ve tabureyi bir kenara ittikten sonra, oğlunu bel kısmından sıkıca
kavrayarak:

“Ellerini bırak!.” diye bağırdı. “Merak
etme seni tuttum, düşmezsin.”

Küçük çocuk, bu sözleri hiç duymamış
gibiydi. O şekilde beklerken:

“Bırak,
bırak, korkma!.” diye tekrarladı
babası. “Seni çok sıkı tuttum,
endişelenme!.”

Çocuk,
ancak kendisinin duyacağı şekilde:

“Gücüm tükenmeden bırakmam babacım!.”
dedi. “Çünkü bana ilk defa sarılıyorsun.”

Hayatın
İçinden Kitabı / Cüneyd Suavi
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir