Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

24.02.2010, 15:16

Nasihatın Etkisi

NASİHATIN ETKİSİ



Çokça
günahlar işleyen adamın biri, “Ben bu günahları kendime hâkim
olamayarak işliyorum. Çoğu zaman işledikten sonra günah işlediğimi fark
ediyorum” derdi. Etrafındaki insanlara, bu halinin bir hastalık halini
aldığını söyleyip, “Bu hastalığı tedavi edecek bir bilge kişi var
mıdır?” diye sormaya başladı. Ona İbrahim Edhem Hazretleri’ni
önerdiler. Adam günlerce yol aldıktan sonra İbrahim Edhem’in huzuruna
vardı, ayakta durdu. Büyük veli onun sabrını ölçer gibi, onu hiç
görmemiş gibi davrandı. Uzun bir süre sonra başını kaldırdı, adamı
baştan aşağı süzdü ve oturması için yer gösterdi. Sonra adama;



— “Beni ziyaretinizin sebebi nedir? Size nasıl yardımcı olabilirim”
deyince, adam;



— “Efendim ben çok günahkâr bir kulum. Nefsine hâkim olamayan bir
bedbahtım. Dünyanın geçici zevklerinin peşine takılıp giden bir
zavallıyım.”



— “Kendini çok güzel anlattın, ama henüz benden ne istediğini
anlatmadın.”



— “Bu kötü huylarımdan kurtulmak için bu konuda bana yardımcı olmanızı
istiyorum.”



— “Sana yardımcı olabilmem için senin bana söz vermeni istiyorum. Sana
dört şey teklif edeceğim; eğer birinci teklifimi gönül kapısını açarak
dinleyecek ve kabul edersen ikincisini söyleyeceğim. Kabul etmezsen
ikinci teklifimi söylemeyeceğim. Bana samimi olarak kabul ve
reddettiğini söyleyecek misin?”



— “Doğruyu söyleyeceğime söz veriyorum efendim.”



— "Birincisi; Allah’a isyan etmek istediğin zaman onun nimetlerinden
faydalanma, kendine başka nimetler ara”. Adam şaşırdı ve dedi ki:



— “İyi ama Allah’tan başka nimet verici yok ki.”



— “O halde hem onun nimetlerinden faydalanacaksın hem de o nimetleri
sana veren Allah’a isyan edeceksin. Bu durum senin insafına sığıyor mu?
Şimdi kabul veya ret cevabını bekliyorum”. Adam biraz düşünür ve:



— “Tamam, şimdi birinci teklifinizi kabul ediyorum, lütfen ikinci
teklifinizi söyleyiniz.”



— “İkinci teklifim; bir günah işleyeceğin zaman Allah’ın mülkünün
dışına çık, orada işle.”



— “O’nun mülkünün dışında bir mülk var mı ki orada işleyeyim! Bütün
mülkün sahibi olduğu gibi mülkünde ortağı da yoktur.”



— “Madem ki bunu biliyorsun, onun mülkünde oturup, onun nimetlerinden
faydalanıp da aynı zamanda ona isyan ederek günah işleyebiliyorsun.
Sence bunun mantıklı bir izahı var mı?”. Adam yine bir müddet düşündü
ve:



— “Peki efendi hazretleri, bu teklifinizi de kabul ediyorum. Gereğini
yapacağıma söz veriyorum. Şimdi lütuf buyurun da üçüncüsünü söyleyin.”



— “Üçüncüsü; bir günah, ya da kötülük yapacağın zaman onu öyle bir
yerde işle ki Allah görmesin.”



— “Efendim Allah’ın nazarının dışında kalan bir yer yok ki.”



— “O halde şöyle düşünmen gerekmez mi? O’nun mülkünde, O’nun
nimetlerinden faydalanarak, O’nun gözünün önünde nasıl günah ve kötülük
yapabiliyorum”. Adam çok duygulandı, derin deri düşündü ve kendi
kendine “Doğru söylüyor” dedi ve;



— “Bunu da kabul ediyor ve bundan sonra gereğince davranacağıma söz
veriyorum. Lütfen dördüncü teklifinizi de söyleyiniz.”



— “Dördüncü teklifim de şu; ölüm meleği sana geldiğinde ona şöyle
yalvar: İşlerimi henüz yoluna koyamadım, iç âlemimi henüz
temizleyemedim, Rabbime karşı kulluk görevimi hakkiyle yerine
getiremedim. Lütfen bana biraz zaman ver.” Adam şaşkınlık içinde:



— “İyi ama benim bildiğim kadarı ile ölüm meleği gelince hiç kimsenin
gözyaşı ve yalvarışına bakmaz ruhunu alırmış. Ecel ne bir saniye geri
ve ne de bir saniye sonraya alınmazmış.”



— “Madem sen bunu da biliyorsun ve ecelinin ne zaman dolacağını da
bilmiyorsun da ne zaman doğru yola girecek ve doğru işler yapacaksın?
Günahlarına ne zaman tövbe edeceksin. Yaşını bir hayli ilerlemiş
görüyorum. Sağlığın, akli meleken tam iken Allah’a yönelip kulluk
görevini yerine getirmelisin.”



Adam bunu da kabul ettikten sonra, İbrahim Edhem Hazretleri’nin
huzurunda gözyaşları içinde günahlarına tövbe etti. Sohbetlerden
faydalanmak için yanında kalmak için izin istedi. İbrahim Edhem ona bu
izini verdi ve güzel sohbetleri ile onu güçlendirdi. O zatın huzurundan
gönül huzuru ve kendine güvenle ayrıldı.



Siz kardeşlerimden ricam kendinizi o adamın yerine koyun ve samimi
olarak sorulan sorulara ne cevap verdiğinizi bir deftere yazınız. İşte o
deftere yazdığınız kişi sizsiniz. Aynaya bakar gibi oraya bakınız
kendinizi beğeniyor musunuz? Kabul veya ret demekte özgürsünüz. Haydi,
iş başına, hepinize başarılar diliyorum. Sakın kendinizi aldatmayınız.



Allah yar ve yardımcımız olsun.

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

2

24.02.2010, 15:27

cogu kez kendimizle karsilasmaktan bile korkariz..

Allah razi olsun agabey.. ibret vericiydi..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Bu konuyu değerlendir