Dünyaya sahip olmaya değil şahit olmaya gelmişiz
> Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır…
> Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır…
> Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı
> bir yiyecek konur.
> Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir…
> Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz…
> Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar,
> Ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır…
> Sıkıca yumruk yapmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz…
> Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner ama kaçamaz
> Aslında bu maymunun tutsak eden hiçbir şey yoktur onu sadece,
> Onun kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir…
> Yapması gereken tek şey elini açıp yiyeceği bırakmaktır…
> Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki
> Bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür…
> Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey,
> Arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur…
> Tüm yapmamız gereken elimizi açıp benliğimizi ve bağımlı olduğumuz şeyleri,
> Serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır…
> Ben, maymuna benzer yanımız olarak sahip olduğumuzu düşündüğümüz her
> şeyin bizim için birer tuzak olduğunu fark etmiyor oluşumuz olduğunu
> düşünüyorum:
> Çoğunlukla konuşmaktan fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model
> cep telefonlarına sahip olmak,
> Ortalama 15 m2´sini kullandığımız ama kullandığımız alandan 20–30 kat
> büyük evlere sahip olmak,
> Belki bir kez giydikten sonra çok uzun sure dolabımızın bir köşesinde
> unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak,
> Okumadığımız kitaplara sahip olmak,
> Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip olmak,
> Bize günde 3–5 kez zamanı, başkalarına sürekli zenginliğimizi gösteren
> kol saatlerine sahip olmak,
> Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak tabiri
> caizse yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakin bir
> yazlık, bir dinlence evine sahip olmak,
> Bize hiç bir faydası olmayan ama her fırsatta hava atabileceğimiz
> büyük yerde tanıdıklara sahip olmak,
> Faizi, getirisi zarara uğramasın diye kıyıp harcanamasa bile bol
> sıfırlı bir banka defterine sahip olmak,
> Dünyalarına ve güzelliklerine katılamadığımız, asla yeterli vakit
> ayıramadığımız basarili ve diğerlerininkinden daha güzel çocuklara
> sahip olmak,
> Vaktimize, nakdimize, aklımıza, çenemize zarar verse bile bir futbol
> takimi taraftarlığına sahip olmak,
> Sağlığımıza, düzenimize, beynimize korkunç zararlar verse bile envai
> çeşit içkilerin bulunduğu gösterişli, dekoratif bir mini bara sahip
> olmak,
> Oturmadığımız koltuk takımları,
> ızlemediğimiz dev ekran televizyonlar,
> Kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha neler nelere sahip olmak...
> Ya da sahip olduğumuzu sanmak.
> Maymun gibi avucumuzda tuttuğunuz surece (faydalanamasak bile) sahip
> olduğumuzu sanmıyor muyuz? Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan
> vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup tüm yeteneklerimizi
> kullanabilir hale gelmeyecek miyiz?
> Aslında biz bu dünyaya sahip olmaya değil, şahit olmaya gelmişiz. Ah
> bunu bir anlayabilsek. ..