Esselamu Aleykum,
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Israilogulari (yetmisbir) ve hiristiyanlar (yetmisiki) gibi, ümmetininde yetmisüc firkaya ayrilicagini ve bunlardan yanliz bir firkanin Cehennem azabindan kurtulucagini, digerlerinin ise helak olacagini bildirmistir. Ve Ashabdan "kurtulan firka hangisidir?" sorusuna karsilikda "Ehl-i sünnet ve'l cemaat" cevabini vermis.
( :roll: hadisin tam kaynagini bulamadim, eger bilen varsa yazsin lütfen)
Günümüzde (özelikle arab kardeslerimizde) Sünneti kabul etmeyen bir cok kisi var. Kendilerini severim, yaratandan ötürü, kardesimdir, ayni Yaratana ayni Peygambere ayni kitaba iman etmissizdir... ama haklarinda endisede ediyorum...cünki sünnete uymayan veya menfi bidalari ortaya cikaran nasil Ehli-sünnet olur???
Cenab-i Hak hepimize dogru yolu gösterip, ayirmasin insallah...Amin.
Misak demiski:
şimdi sahabenin birbirlerine bırakınız kötü şey öylediğini birbirleriyle savaştığı aşikar. şimdi siz sahabenin bazılarını da sevmiyorsunuz.?
Misak kardesim, isterseniz sorunuzun cevabini Asrin Imami, Bediüzzaman Said Nursi Hz. den dinliyelim:
"
Eğer denilse: ''Mübarek ıslâmiyet ve nuranî Asr-ı Saâdetin başına gelen o dehşetli kanlı fitnenin hikmeti ve vech-i rahmeti nedir? Çünki onlar, kahra lâyık değil idiler?''
Elcevap: Nasılki baharda dehşetli yağmurlu bir fırtına, her taife-i nebatatın, tohumların, ağaçların istidadlarını tahrik eder, inkişaf ettirir; herbiri kendine mahsus çiçek açar; fıtrî birer vazife başına geçer. Öyle de: Sahabe ve Tâbiînin başına gelen fitne dahi, çekirdekler hükmündeki muhtelif ayrı ayrı istidadları tahrik edip kamçıladı; "ıslâmiyet tehlikededir, yangın var!" diye her taifeyi korkuttu, ıslâmiyetin hıfzına koşturdu. Herbiri, kendi istidadına göre câmia-i ıslâmiyetin kesretli ve muhtelif vazifelerinden bir vazifeyi omuzuna aldı, kemâl-i ciddiyetle çalıştı. Bir kısmı hadîslerin muhafazasına, bir kısmı şeriatın muhafazasına, bir kısmı hakaik-i îmaniyenin muhafazasına, bir kısmı Kur'anın muhafazasına çalıştı ve hakeza.. Herbir taife bir hizmete girdi.
Vezaif-i ıslâmiyette hummalı bir surette sa'yettiler. Muhtelif renklerde çok çiçekler açıldı. Pek geniş olan âlem-i ıslâmiyetin aktarına, o fırtına ile tohumlar atıldı; yarı yeri gülistana çevirdi. Fakat maatteessüf o güller ve gülistan içinde ehl-i bid'a fırkalarının dikenleri dahi çıktı.
Gûya dest-i kudret, celal ile o asrı çalkaladı, şiddetle tahrik edip çevirdi, ehl-i himmeti gayrete getirip elektriklendirdi. O hareketten gelen bir kuvve-i anilmerkeziye ile pek çok münevver müçtehidleri ve nuranî muhaddisleri, kudsî hâfızları, asfiyaları, aktabları âlem-i ıslâmın aktarına uçurdu, hicret ettirdi. şarktan garba kadar ehl-i ıslâmı heyecana getirip, Kur'anın hazinelerinden istifade için gözlerini açtırdı... şimdi sadede geliyoruz." (Mektubat/ 19. Mektub)
Allaha emanet olun.
Vslm