Kurban ibadeti hicretin ikinci yılında eda edilmeye başlanmış ve Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz de, kurbanı bir ibadet olarak kabul etmiş ve bizzat kendisi de on yıla yakın bir süre hep kurban, udhiyye kesmiştir, hiç terk etmemiştir.
Ebu Bekre (R.A.)’den rivayete göre: Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz hutbe okudu ve minberden indikten sonra iki koç getirterek kesti. (Tirmizi, Edahi: 19)
Enes b. Malik (R.A.) diyor ki: Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, iki alaca semiz koç kurban kesti. Ayağını yanlarına basarak: “Bismillah” deyip, tekbir aldığını gördüm. Sonra onları kendi elleriyle kesti. (Buhari, Edahi: 9,14; Müslim, Edahi: 17)
Cabir b. Abdullah (R.A.) şöyle demiştir: Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz ile beraber açık hava namazgahında kurban bayramı namazında bulundum. Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz hutbesini bitirince minberinden indi ve bir koç getirdi. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz, o koçu kendi eliyle kesti ve keserken:
“Bismillah! Vellahü ekber! Bu koç, benim ve ümmetimden kurban kesemeyenler içindir!” buyurdu. (Tirmizi, Edahi: 19,20)
Celebe b. Sühaym (R.A.)’den rivayete göre, adamın biri, Abdullah b. Ömer (R.A.)’ya:
- Kurban hakkında vacib, farz mıdır? diye sordu. Abdullah b. Ömer (R.A.):
- Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz ve Müslümanlar kurban kestiler! dedi. Adam, aynı suali, Abdullah b. Ömer (R.A.)’ya tekrar edince, Abdullah b. Ömer (R.A.) şöyle dedi:
- Ne dediğimi anlamıyor musun? Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz ve Müslümanlar kurban kestiler diyorum! (Tirmizi, Edahi: 11)
Cabir b. Abdullah (R.A.)’den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz; Veda haccında Cemre-i Akabe, büyük şeytanı taşladıktan sonra, kurban yerine giderek kendi eliyle altmış üç deve boğazladı. Sonra bıçağı Hz.Ali (R.A.)’ya verdi. Geri kalanını da O boğazladı. (Müslim, Hac: 1218; Ebu Davud, Menasik: 56)
Cabir b. Abdullah (R.A.)’den rivayete göre: Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, Veda haccında kurban edilmek üzere 100 deve getirtmişti. 63 yaşında olduğu için her bir senesi için birer deve kurban olmak üzere bizzat kendisi kesmiş, geri kalanları da Hz. Ali (R.A.)’ya kestirmiştir. Sonra her bir deveden bir parça alındı. Beraberce pişirildi. Sonra etinden yediler ve çorbasından içtiler. (ıbn-i Hibban, Hac:19, No: 3943)
Hz. Aişe (R.Anha) validemizden rivayete göre, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, Kurban bayramında, ALLAH katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu şöyle ifade buyurmuştur:
“Adem oğlu, Kurban Bayramı günü ALLAH Teâlâ katında kurban kesmekten daha sevimli hiçbir amel yapmamıştır. Gerçekten o kurbanlık hayvan, kıyamet günü boynuzuyla, tırnaklarıyla ve kıllarıyla birlikte gelir. Kurbandan akan kan daha yere düşmeden ALLAH Teâlâ yanındaki yerini alır. O halde, kurbanın sevabı böyle olunca, kurban kesmekle kendinizi hoş ve müsterih tutun.” (Tirmizi, Edahi:1; ıbn-i Mace, Edahi: 3)
Bu hadis-i şerif, kurban bayramı gününde yapılabilecek en kıymetli, en makbul ibadetin kurban kesmek olduğunu belirtmektedir. Ayrıca hadis-i şerifte, kurbanın boynuz, kıl, tırnak v.b. işe yaramaz gibi gözüken kısımlarının bile kıyamet günü ortaya çıkacağının zikredilmesi, kurbandan hâsıl olacak olan sevabın büyüklüğünü belirtmektedir.
Kesilen kurban eksiksiz olarak kıyamet günü geleceğine, yani her bir parçasından sevap hasıl olacağına göre, onun, imkân nisbetinde eksiksiz ve mükemmel olması ve gönül hoşluğu ile, sevinerek kesilmesi gerekir.
Kesilen kurbanın kanının daha yere düşmeden ALLAH Teâlâ katında bir mevkiye ulaşması, ALLAH Teâlâ’nın kurban ibadetinden razı olacağını, kurbanın, ALLAH Teâlâ katında makbul bir ibâdet olduğunu ifade eder.
Öyle ise kulun; böylesine kıymetli bir ibadeti istemeyerek, cimrice düşüncelerle değil, gönül hoşluğu ile, sevinçle yapması kurban emrini yerine getirmek hususunda iştiyak ve heyecan duyması, bayram yapması gerekir. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz işte bu noktaya irşad buyurmaktadır. Zeyd b. Erkam (R.A.) şöyle demiştir. Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin ashâbı:
-Yâ Resûlellah! şu udhiyyeler, yâni bayramda kesilen kurbanlar nedir? dediler. Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz:
“Babanız ıbrahim’in sünnetidir” diye cevab verdi. Sahâbîler:
- Peki, kurbanlarda bizim için ne sevab var? Yâ ResûlELLAH! dediler. Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz:
“Her kıla karşılık bir hasene var” buyurdu. Sahâbîler:
-Ya yün, yâni kesilen kurban koyun, kuzu olunca sevab nasıl? dediler. Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz:
“Yünden beher taneye karşılık bir hasene vardır” buyurdu. (ıbn-i Mace, Edahi:3; Ahmed b. Hanbel, 4/36
Mihnef b. Süleym (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
“Ey insanlar! Her sene ev halkına kurban kesmek gereklidir.” buyurdu. (Tirmizi, Edahi:18; ıbn-i Mace, Edahi:2)
mehme talu