Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

GeNCo

Acemi

  • Konuyu başlatan "GeNCo"

Mesajlar: 6

Konum: Nur penceresinden

Meslek: daha adam olamadık

Hobiler: borsa

  • Özel mesaj gönder

1

10.08.2007, 18:43

recm?

Selamun aleyküm

Recm konusunda bir sorum olacak..!!

Kur'an-ı Kerimde Recm olmadığı halde bir çok hadis kaynaklarında geçiyor. bugün katıldıgım bir sohbetede yansıdı biri dedi Kur'an-ı Kerimde olmadıgı için Hadislerdede mevcut değildir. Yani recm le ilgili hadis geçersizdir.

Sizden ricam Bu konu Hakkında Kesin bir hüküm varsa yazarsanız sevinirim

Selam ve Dua ilee...!!!
Forum kurallarını okudunuz mu?

2

11.08.2007, 22:57

ıslâm’da recm meselesinin sahih kaynaklara dayanmadığı doğru mu?


Trabzon’dan Fâtih Menderes: “ıslâm’da recm meselesinin sahih kaynaklara dayanmadığı, Tevrat’tan bazı uygulamaların ıslâm’a mal edildiği görüşlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?”


Recm konusunda Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm’ın açık beyanları ve yaptığı uygulamaları vardır. Bu konuda başta Buhârî ve Müslim olmak üzere büyük hadis kaynaklarının hemen hepsinde yeterli haber ve delil mevcuttur. Yani recm meselesi sahih kaynaklara dayanmaktadır.

Fakat; evli kişilerin zinâ hükmünü sünnete bırakan Kur’ân’ın, zinâ cezâsını uygulamada dikkate alınacak şâhitler meselesini hükme bağladığını ve diğer hukûkî işlemlerde şâhit sayısını iki olarak belirtmesine rağmen, yalnız bu meselede şâhit sayısını dörde çıkardığını görüyoruz.

Çünkü toplumun ruh, ahlâk, mâneviyat ve âile sağlığı için gerçek bir âfet ve felâket olan bu mesele, bir o kadar da dedikoduya, iftirâya ve sû-i zanlara açık bir alan teşkil etmektedir. Demek Kur’ân, “Sonra dört şahit getirmezlerse...”1 veya, “Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı aranızdan dört şahit getirin”2 yâhut, “Onların (iftiracıların) da bu konuda dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Mademki şahitler getiremediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancıların ta kendisidirler”3 âyetleri ile şahit sayısını dörde çıkararak, bu konuda münakaşa, sû-i zan, iftirâ ve çeşitli huzursuzluk kapılarını tamamen kapamıştır.

Allah Resûlü Aleyhissalâtü Vesselâm da, karısına zinâ isnad eden bir kimseye şöyle buyurmuştur: “Söylediğin sözleri doğrulayacak dört şahit getir. Yoksa senin hakkında iftirâ haddi uygulanır.”4

Karakterinde zaten gizlilik bulunan bir günahın tesbiti için gerekli şahitlerin sayı itibariyle iki ile yetinilmeyip dörde çıkarılmasının verdiği açık mesajı iyi okumalıdır. Yani şerîât demek istiyor ki: Bu suç bir fâciâdır. Fakat konu bir o kadar da iftirâya ve sû-i zanna açıktır. Bundan dolayı dört şahit olmadığında bu mesele otomatik olarak cezâ konusu olmaktan düşmektedir. Bu durumda hâkim iddiâcıyı, nâmûslu kişiye iftirâ atmaktan yargılayabilmektedir. Çünkü hukûken ispat edilmedikçe asl’olan kişilerin suçsuzluğudur.

DıPNOTLAR:
(1) Nûr Sûresi, 24/4;
(2) Nisâ Sûresi, 4/15;
(3) Nûr Sûresi, 24/13;
(4) Buhârî, şehâdât, 21

Kaynak: Fikih info
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir