El-Hükmülillah.
"Yoksa Üstad'a ısa'mı diyorsunuz"
Aksiyonel kardeş, Hz. ısa'nın geldiği icraatleri ile anlaşılır, kim olduğu iman dürbünü ile bilinir.
şimdi senin sözlerin ile benim sözlerimin teknik analizini bir yapalım.
şimdi koyu yerlere dikkat et. Mesih'in geldiğini nasıl anlıyoruz.ıcraatlerı ile Bilmekten bahsedilmiyor. Çok farklı şeyler. şimdi Risale-i Nur'da bahsi geçen icraatlerini gözden geçirelim.
Neymiş; ınkar-ı uluhiyeti öldürecek, ıseviliği tesaffi ettirecek yani teslisten arındıracak.
Peki inkar-ı uluhiyet ölmüş midür? ısevilik teslisten arınmış mıdır?
Her şeyden önce şunu söyliyeyim. Üstad'ın Ayet'ül Kübrada bahsettiği iki varta şudur.
Bir şey delillerle ıspat edildiği vakit, onu red etmenin bir hükmü yoktur. Artık, o fikrin aleyhini savunan mağluptur.
ıkincisi ise mesela bir fende mesele kimyada mütehassıs olan fizik ile ilgili bir meselede sözü makbul olamaz. O kişi Kimya branşındda gelmiş geçmiş en büyük alim olsa sözü makbul ve delil olmaz.
şimdi sözü yine Risale-i nur'a bırakalım.
Âyetü'l-Kübrâ risâleleri ve inkâr-ı Ulûhiyet metkûresini zîr ü zeber eden Külliyat-ı Nur Hüccetü'l-Bâliğa ve Meyve gibi eczâları meydanda. Tarihçe-i Hayat
şimdi Mesih(a.s) nin birinci vazifesi Risale-i Nur tarafından ifa edilmiş. ınkar-ı uluhiyet zir ü zeber edilmiş. Yani, Mesih'in vazifesi Risale-i Nur eli ile yerine getirilmiş.
ınsanların hala uluhiyeti inkarı yukarda bahsettiğim iki varta prensiplerine göre bir şey ifade etmez. Mesih'in görevini henüz ifa etmediğine delil olmaz. Hem o zaman Risale-i nur'u yalanlamak gerek. Zira, inkar-ı uluhiyet zir ü zeber edildi diyor. Demek edildi. Demek bizim henüz edilmediğini görmemiz ilimsizliğimizdendir. Bu noktada ne kadar alim olsakta söz hakkımız olmaz.
Demek Mesih gelmiş ve Risale-i Nur ile alakadar olmuş, kontağa girmiş ve inkar-ı uluhiyeti zir ü zeber edecek yazılar onun tarafından yazdırılmış.
ıkincisi vazife ise ıseviliğin tesaffi ettirlimesi. Onu dahi Risale-i nur ifa etmiş. şöyle ki;
Allahu a’lem, bu rüyanın bir tabiri şudur ki: Üstadımızın Kur’ân-ı Hakîmden aldığı ve neşrettiği Risale-i Nur vasıtasıyla Nasârânın bir kısmı ıslâmiyeti kabul edecek ve Nasârâ Müslümanları veya Hıristiyan mü’minleri hükmüne geçip Üstadımızın sözlerini ısâ Aleyhisselâmın sözleri nev’inden hüsn-ü kabul edeceklerine işârettir.
Evet, Risale-i Nur’da öyle bir kuvvet vardır ki, Avrupa’nın en müannid filozoflarını dahi teslime mecbur eder. Her ruhun bir ihtiyac-ı hakikîsi olan hakikî iman nurunu arayan Hıristiyan muvahhidler, elbette Risale-i Nur’u görseler, Hazret-i ısa Aleyhisselâmın vesâyâsı(öğüdü) nev’inden kabul edip sarılacaklardır...
Dereli Mutâf Hafız Ahmed- Barla Lahikası
Mesih geldiği vakit vazifelerinden biri ısevilik dinini ya tesaffi ettirmek yada ıslamiyete inkılab ettirmektir. Diğer önemli vazifeside inkar-ı uluhiyeti öldürmektir.
ışte bu vazifeyi dahi Risale-i Nur'un üstlendiği aşikar olarak şu cümlede var:"Risale-i Nur vasıtasıyla Nasârânın bir kısmı ıslâmiyeti kabul edecek ve Nasârâ Müslümanları veya Hıristiyan mü’minleri hükmüne geçip Üstadımızın sözlerini ısâ Aleyhisselâmın sözleri nev’inden hüsn-ü kabul edeceklerine işârettir."
Hem Mesih'in Risale-i Nurla irtibat içinde olduğuna delildir. Hem şöyle yazıyor: "elbette Risale-i Nur’u görseler, Hazret-i ısa Aleyhisselâmın vesâyâsı nev’inden kabul edip sarılacaklardır..." Yani, Mesihin öğütleri nevinden olduğunu görecekler. Mesihin cenahını anlayacak ve o cenahla dost olacaklar.
şimdi biz Mesihin icraatlarının Risale-i Nur elile yapıldığını görüyoruz.
Hem bu hiç bir akaide ters düşmez. Zira, Mesih icraatlarını perde arkasından yapacak. Pede arkasından icraat yapabilmek ise zahirde mümkün değildir. Demek kuvvetli bir istinadgahı olacak. O istnadın Risale-i nur olduğunu görmemiz asla yadırganamaz.
Kabul ve red edebilirsiniz. Ancak, ithama hakınız yoktur.
şimdi gelelim ikinici cümleme. Yani; kim olduğu iman dürbünü ile bilinir. sözüne.
şimdi, madem Mesih iman dürbünü ile bilinecek, demek evamir-i tekviniyeye bakan bazı kaidelerle onun kim olduğu anlaşılmaz. Rasyonel formullerle " Mesih budur" denilemez. Mesihi gören teşri edemez, ilan edemez. Zira, sen iman ile onu gördün. Ben ise göremedim.
Bu mümkündür.
Yani, kısa ve öz. Biz Mesih'in kim olduğunu tartışamayız, ilan edemeyiz. Ama gelip gelmediği ilmi bir zeminde tartışılabilir. ılmi zeminde ise alimlerin yeri vardır avamın değil. Bizim gibi avam ise hüküm vermez teat-i efkar eder.
Hem bir kişinin kendi dürbünü ile birini Mesih görmesi, zarar olmaz. Bazılarının dediği gibi "birine mesih" demek küfürdür, zira peygamber olmayan birine peygamber diyorsunuz " sözü gerçeği ifade etmiyor.
Zira, Mesih peygamberlik makamı ile değil velayet makamı ile tekrar gelecek. Yani, vahiy gelmeyecek. Hali ile bir zata "bu mesihtir" dese bile sözünü vahiy kabul etmediği için küfre girmeyecek. Delalete dahi düşmeyecektir.
ışte, biz istikbalin evlatlarıyız. ıstikbalin evlatları delisiz hiç bir söz rağbet etmez. Her işi uzmanına bırakır. Bir işte uzman olayanın sözünü saymaz. Delil kabul etmez.
Siz de bir şeyi zanlarla yarım bilgilerle red ettiğiniz vakit, redde müstehak olursunuz. Bize değil kendinize kızıp eleştiriniz.
Muhabbetle
[/b]
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...