Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

14.09.2006, 19:40

Ehl-i kitaba yapılan çağrıda aklıma takılan sualler

....Ey insanlar! Kur'ân'a iman ettiğiniz gibi diğer mukaddes kitaplara da iman ediniz. Çünkü Kur'ân, onların doğruluklarına delil ve şahiddir. Ve ey ehl-i kitap! Geçmiş peygamber ve kitaplara iman ettiğiniz gibi, Hz. Muhammed ve Kur'ân'a da iman ediniz. Zira iman edip ıslâmiyet'i kabul etmekte sizin için bir zorluk yoktur. Bu, size ağır gelmesin. Zira Kur'ân, size bütün bütün dininizi terk etmenizi emretmiyor. Ancak inanç esaslarınızı ikmal ediniz ve muharref olan dini hükümlerinizi düzeltiniz diye size teklif ediyor......i.icaz(shf.42)

aklıma takılan bir iki mesele var:
1.)kuran bir önceki kitapların hükmünü kaldırıyormu kaldırmıyor mu?çünkü girişte kuranın doğruluklarına şahid, tasdik edici olduğu belirtilmiş.
2.)acaba kuran son hak dini ve peygamberini tanımak şartı ile ehl-i kitabın kendi dinlerinde kalmasına ve lakayd kalmamasına cevaz mı veriyor?
3.)size bütün bütün dininizi terketmenizi istemiyor derken anlamamız gereken ne?

*****Ben buna benzer ifadeleri pakistanlı büyük alim muhammed hamidullahın islam peygamberi adlı eserinde de görmüştüm..tevafuğun böylesi doğrusu.. bu nedenle nurları iyi bilen kardeş ve abilerimizin yardımlarını rica ederim..

2

14.09.2006, 19:56

Kardeşim bunları bi oku istersen..inşallah yardımcı olur..

Yine konu hakkında yardımcı olurlar..

selametle.

Ehl-i kitab ne demektir?

Eski kitaplarda peygamberimiz Hz. Muhammede (a.s.m) işaretler var mıdır?

3

14.09.2006, 21:02

Zira Kur'ân, size bütün bütün dininizi terk etmenizi emretmiyor. Ancak inanç esaslarınızı ikmal ediniz ve muharref olan dini hükümlerinizi düzeltiniz diye size teklif ediyor......

Burada diyor ki, siz zaten peygamberlere, Allah'a inanıyordunuz, tahrif edilmiş (muharref) dini hükümlerinizi düzeltiniz, inançlarınızdaki eksikliklerinizi ikmal ediniz, tamamlayınız...

Yani müslüman olmakla kaybınız yok diyor. Ondan önceki kısımla da geçmiş peygamber ve kitaplara iman ettiğiniz gibi diyor. Hrıstiyanlar için bu Hz.Musa ve öncekiler, Musevîler için ise Hz.ıbrahim ve diğer evvel peygamberler ve kitaplarıdır. Zaten dikkat ederseniz, üç din de, Hz.ıbrahim'in peygamberliğini tasdik eder.

Her semavî yeni din, kendinden önceki bütün peygamberleri kabul etmiştir ve kitapları da. Yalnızca, bazıları eski dinlerinde kalmakta ısrar etmiştir, yeni geleni kabul etmemiştir. Yahudiler bunu Hz.ısa ya a.s. yaptılar, hatta onu öldürmeye yeltendiler, bu kavim zaten peygamber katili diye bilinmiş, Nasaralılar, ıslam'ı kabul etmedi.

Aralarında edenler oldu mu? Yahudilerden azı, Hrıstiyanlardan pek çoğu ıslam'a geçti. Onların da kitaplarında var zaten, sonradan gönderilecek peygambere iman etmek.

Öyle ki, Yahudiler, Hz.Peygamber'in a.s.m. vasıflarını, vücudundaki peygamberlik mührünü ve birçok özelliğini doğmadan biliyorlardı. Amcası Ebu Talib ile, çocuk yaştayken, şam'a ticarete gitmişti.

Kervan olduğu yere varmadan, bir yerde mola verdi. Orada ise, son peygamberin yolunu gözleyen birisi vardı. Rahib Bahira. Hz.Peygamberin a.s.m. de bulunduğu kervanı gözlerken, bir bulutun sürekli takip ederek gölgelik ettiğini farketti, bu dikkatini çekti.

Sonra bu kervan şehre varınca, bütün kervanı yemeğe davet etti ki, hiç adeti değil. Kervanlarla o güne kadar hiç ilgilenmemiş böylesine. şehrin ahalisi de şaşkın. Sonra yemek sırasında bakıyor yemektekilere, simalarına, aradığını bulamıyor, kervan başkanına soruyor "Buraya getirmediğiniz biri var mı?" , "Bir genci, kervana bekçilik etsin diye bırakmıştık." . Bahira onun da getirilmesini istiyor, sonra onda aradığı özellikleri ve sırtındaki nübüvvet mührünü görüyor.

Amcası Ebu Talib'e, "Bu beklenen son peygamberdir. Bunu buradan götür. şam'da çok Yahudi vardır, vasıflarından tanırlar, bir kötülük etmek isterler." Sonra Ebu Talib, bir mazeret ile kervandan ayrılıp, geriye döner.


ışte böyle, Hz.Peygamberin a.s.m. gelişi önceden müjdelenmişti, müjdelendiği gibi, vardığında ona tabi olunması emredildi. Kimisi Bahira gibi bahtiyardı, kimisi dessas Yahudîler gibi mel'undu.

Kimisi tabi oldu, inancını ikmal etti, akidesini düzeltti, dininin tahrif olmuş kısmını Allah'ın yeni yolladığıyla değiştirdi. Kimisi ise bunu yapmadı.

Belki kimisi yeni dine tabi olmayı zor görmedi, hatta şimdiki dininin gereği gördü, kimisi belki hasedinden, belki başka sebepten, sapıklıkta kalmayı tercih etti.

ınne'd-dîne indAllahi'l-ıslâm ayetini bilmeyeniniz yoktur.

Allahû â'lem bissavab, en doğrusunu Allah bilir.

4

15.09.2006, 14:39

teşekkür ederiz..

6

16.09.2006, 14:13

gayr i müslimlerle ilgili bir konuyu ögrenmek için nurforum.org adresindeki arkadaşlara bir soru sormuştum sagolsunlar yardımcı oldular sizlerlede paylaşmak istedim

Alıntı

sorum
gayri müslimlerin

kurtulmaları için efendimize iman edip Kur an ı kerime inanmaları yeterlimidir ibadetlerini yapmasalarda kurtulabilirlermi


cevaplayan m.dücane
kuran, dolayısı ile din tekliftir.
kuranın, dinin yani teklif in ulaşmadığı kimseler in bu dinin teklifleri ni kabul etmediler diye mahkum olmaları doğrumudur sizce?
muhatap olmadığı kitabın içinde teklif edilen ve iman ile uygulamak zorunluluğu olan ibadetlerden habersiz kişiyi cehenneme atmak adaletlimi olur?
masum çocuk olarak doğuyor, belki en çirkefli ortamda belki bir papazın evinde belkide en izbe ortamlarda.
ve o ortamın getirisi ve şartları olan bilgi ile yetişiyor.
masum olarak doğan o çocuğa (misal 70 yaşı) ölüm zamanı na kadar tebliğ ulaşmıyor ve kitap bilgisi kendine sunulmuyor ALLAH cc elçi göndermediği, emir ve yasaklarını elçi yada kitap sureti ile bildirmediği o kulu bildirmediği emir ve yasaklar sebebi ile cehenmeme atması sizce makulmudur? adaletlimidir?

hem kaldıki;
duysa bile nasıl duyduğu önemlidir.
bugün hangi gayri islami memleket varki orada doğan çocuk islama karşı düşman olarak büyütülmesin?
ALLAH cc ey habibim dediği, resulüm sevgili kulum dediği elçiyi o vatandaş terörist olarak biliyor?
islam dendimi terörist ve katlimı emreden bir din kitabıda çok çeşitli katliam emirleri veren bir kitap olarak biliyor.
bu kişiler hak dini böyle bilir iken bu dinin emir ve yasakları veya hükümlerinden dolayı hesaba çekilmesi mantıklımıdır?

gene kaldıki;
madem bilgi ALLAH cc katındadır ve ALLAH cc bildirmedikçe kimse kendiliğinden bir şey bilemez.!
o halde o kişilerin kendiliğinen bilemediği değilde ALLAH cc bildirmediği bu bilgi sebebi ile mesul olmaları adaletmidir?

evet onlar, bu din, bu kitap, bu teklif hakkı ve layıkı şekilde onlara sunulmadığı takdirde elbetteki hesapları bu din ve kitap üzre olmayacaktır.
onların sorumluluk sahaları onlara bu hakikatler layıkı ile tanıtılır ve sunulur vede o reddeder ise o zaman başlar.

değilse eğer her ümmet kendi kitabınca hesaba çekilir.
kitap ulaşmamış ise fıtrat programına göre hesaba çekilir zira her doğan islam fıtratı üzre doğar diye söylenmiştir resulü ekrem efendimiz tarafından.
gene ayeti kerime varki efendimiz aleyhisselama '' yaratıldığın fıtrat üzre dosdoğru ol'' emri vardır.

herşeyin en doğrusunu alimi mutlak olan, el-ADıL, ALLAH cc bilir.

selam ve dua ile

7

16.09.2006, 14:51

Zira Kur'ân, size bütün bütün dininizi terk etmenizi emretmiyor. Ancak inanç esaslarınızı ikmal ediniz ve muharref olan dini hükümlerinizi düzeltiniz diye size teklif ediyor......i.icaz(shf.42)

sorunun cevabı son cümlesinde.

önce dininzin hepsini terk etmenize gerek yok.çünkü dininiz içinde islamiyete uyan var.
inançınızı düzelmenizi ve dininizde yanlış olan hükümleri kuranla düzeltmelerini istiyor.

peygamberimize ve kuranada uymakla imanınızı düzeltin diyor.
sonra yanlış olan hükümleri kuranla düzeltin diyor.

selam

8

12.03.2008, 18:32

Bu konuda sorulan sorulara yazdığım cevabı paylaşmak istedim. ınşaallah istifade edersiniz. .

En adi bir insan vicdanını dinlese bin sene refah bir ömür verilse ama sonu yok olmak olsa Cehennem dahi olsa "Beka Beka" diyecektir.(burası çok uzun bir hakikattır)
Demek insan Baki olmak için yaratılmış . Hem insana takılan cihazları ve ihtiyaçları biraz tefekkür etsen o cihazların ve ihtiyaçların bu dünyada giderilmeyeceğini bir diyar-ı aher için takıldığını ve ertelendiğini görürüz. Demek buradaki cihaz ve ihtiyaçların varlığı hem ahiretin delilidir hem o cihaz ve ihtiyaçların asılları ahrette olan numuneler olduğunu idrak edriz.

Tabi o hayaline bile gelmeyecek ihtiyaçlar bu dünyada ki amel ve imanın oranında karşılık göreceklerdir.

ıman her şeyden önce Allah'ın varlığına ve bir olmasına iman ile başlar. Bu iman Allah'ı tanıma arzusu ile gelişir ve tekammül ettikçe onu tanırsın. Tanıdıkça imanın taklidden tahkike geçer. Mertebeler hadsizdir.

şimdi şöyle vicdanının sesini biraz dinle. Göreceksin ki sana vaad edilen sonsuz cennet seni bir noktadan sonra tatmin etmiyor. Öyle ya, ne yapacaksın o kadar ömrü ve ne için?(ASlında bu konu yazmaya değer)
Sonra Muhabbetullah imdada yetişir. Tabiki ahiret Allah'ın Mülkünün sahibinin Cemalinin ve Celalinin görüneceği yer -orasıdır.
ışte o iştiyaklı ve arzulu görme isteği kafirde olsa her insanda ahirette had saffaya çıkacak. Hatta kafir Allah'ı görmemekten cehennem azabından daha büyük bir azab çekecek.

ışte Allah'ı görme mertebeleri dahi muhteliftir. Hem onu nasıl bilirsen öyle ve o kadar göreceksiniz,denmiş. Demek Allah'ı görmeye arzulu ve müştak insan dünyadaki iman ve imanının güzelliği ve büyüklüğü nisbetinde ve itikadındaki düzgünlük netiicesinde ne kadar hak etti ise o kadar Allah'ı müşahede edecek.
Demek bir ehl-i kitap Mü'min cennete gitse onun yeri ve derecesi Bir müslüman Mü'min ile kıyaslanmayacak nispette olacak. Aslında bu Ehl-i kitabın itikadi ve ameli bozukuğu ile imanındaki derecesinin düşüklüğünün Adl ismi gereği cezasıdır dense yanlış kaçmaz. Ancak Adl ve Rahmet ismi gereği zerre miskal imanı olduğu için mükafat görecek.

Kafirin cehenneme girmesinin en büyük sebebi Allah’ı inkardır. Yani, kainatta halk edilmiş her zerre ve yıldızın hakkına tecavüz ve abes olduğuna ilandır. Her bir zerre ona davacı olur. Oysa Ehl-ı kitab Allah’a iman eder. Kainatın başı boş ve manasız olmadığını bilir. Elbette mükafatı olacak.

Bakın bu mükafat illa cennet olacak değildir. Allah Kudreti ile dilese cehennem içinde hususi bir cennet halk edip o ehl-i kitabı taltif edip ödüllendirir.

ışte Marifetullah dürbünüden bakınca kıt ilmimle bunu görüyorum. Ancak ehl-i kitabın mükafat görmesinde yüzlerce nükte ve delil vardır. En mükemmel ve parlağı ise Marifetullah dürbünü gözüküyor. Ben kısmen ona değindim

Elbette Allah indinde makbul din ıslamdır. Tek hak ve makbul olan değildir. En haksız meslekte hak ve makbul yönler bulunur.. Nasılki dini hak olan bir ıslam bazen haksız olur. Hem bazı insanlar cadde-i kübra-i Muhammed-i(a.s.m) de yürüyor ama yürüdüğünü bilmiyor. Elbbete mükafat verilecek. Hem Adl ve hem Rahim isim gereği.

Mevlananın dediği gibi Allah sadece Müslümanın Rabbi'ı değildir.Nasıl bir anne şefkati ile şerir bir çocuğunu bağrına basar.Allah'ın şefkati anne şefkatine kıyaslanamaz. Hem Rahmet şefkatten çok üstündür. Allah Rahmet ve şefkatini icra ettiği vakit hiç bir ödülüne şaşmamak lazım. şaşmak o Rahmeti ithamdır.

Çok uzadı. Aslında bu konuda bir kitap yazacak kadar mesele var. Ancak, anlamadığın bir şey olsa yada farklı boyutta bakmak istersen söylersin
Muhabbetle canım kardeşim

Not: Bana Hocam demesen memun olurdum. Hocalık haddim değildir :)



mümin ehli kitap geçiyo Kuranda ama ehli katipın yanlışta olduğu da geçiyor..


Evet red edilmek başka kabul etmemek başkadır. Allah imanlarını Adl ve Rahim ismi mucibince red etmeyecek, ancak itikadi bozuklukları ve eksikleri yüzünden makbul görmeycektir.

Kafirin cehenneme girmesinin en büyük sebebi Allah’ı inkardır. Yani, kainatta halk edilmiş her zerre ve yıldızın hakkına tecavüz ve abes olduğuna ilandır. Her bir zerre ona davacı olur. Oysa Ehl-ı kitab Allah’a iman eder. Kainatın başı boş ve manasız olmadığını bilir. Elbette derecesine göre mükafatı olacak. Ayrıca, gerçek imana ulaşmasında engel olan her bilgi kirliliği, mesafe, coğrafya lehine işleyecektir.Aleyhine değil.

Senin yazdığın Al-i imran 19 suresi hak tanımayan, insanların hürriyetini gasb eden zalim kısmı içindir. Allah' eş koşan ve Hz. ısa'ya ve Hz. Üzeyre Allah'ın oğlu diyenleredir. Unutma bunu demeyen ehl-i kitap var. Hemde bu devirde çoğalıyorlar. Ehl-i kitabın ayete muhattab olanlarının çoğunluk olmaları ehl-i kitap arasında mü'min olmadığını göstermez.

şimdi buna göre cennet müslünların tekelinde olmuş olmuyor mu? ehli kitaptan mümün olanlar, müslüman sayılmıyor mu? değil se hak dinden uzak oldukları için cennete nasıl giriyorlar.. demişsin

Mü'min başka Müslüman başkadır. Bakın ilk iman ile mükellefiz. Sonra ıslam olunur.
Mesela, şu tvlerdeki şarkıcılara, ünlülere bak Allah'ı kabul ediyorlar. Ancak ıslam'a taraftar değiller. Bunlar gayr-ı müslim mü'min denilir. Bazısıda ıman etmiyor,ama ıslam'a şiddetle taraftar olan ver. Bunlara dinsiz Müslüman denir. Elbette birbirisiz olmaz. ımansız müslüman makbul olmadığı gibi ıslamsız Mü'min sebeb-i necat değildir, makbul olmaz. Amma ne ıslama taraftarlıkları karşılıksız kalır nede Mü'min vasıfları. Adl ve Rahim mükafatını elbbet bitamamiha verecektir. Nasıl vereceği bizi ilgilendirmiyor. Göreceğiz...


ancak bi nokta daha var.. cehennemde cennete benzer bi yer yaratmak konusunda, ayetlerde buna benzer bi tabir yada buna ışık tutacak bi mevzu geçmiyor bildiğim kadarıyla.. (varsa benim cahilliğimdir hocam) Kuranda cehennem le ilgili olarak hep azap şeklinde geçer ve hiç hafifletilmeyeceğide..

Elbbete cennete derece olmasını akıl kabul eder. Zira,her zalimin zulmu miktarınca ceza görmesi her kafirin küfrü miktarınca ceza görmesi gerekir. ıçkinin haram olmadığını söyleyen kafirdir. Ama diğerlerini kabul etse imanı red edilmez. Ancak makbul bir iman olmadığı için cehennemle netice vermesi olağandır. Tabiki Kur'an'ı tümden red eden kadar bir ceza alacağının söylenmesi hem Adl hem Rahim ismine münafidir. Hem Zilzal Suresinin hükmüne aykırıdır. O ayet cehennemde ve cennete dereceler olmasına en net ve güzel delildir. Kuranda bu dercelerin zikredilmemesinin bir hikmeti "malumun ilanı abestir" sırınca belagata münafi düşmesidir. Yazılmaması olmamasına değil olmasına delildir.
ışte derecesine uygun cehenneme giren zat orda ne kadar cehennemi varsa o kadar cehennem görür ne azaltılır ne hafifletilir. Hem orda imtihan yoktur, tevbe kapısı kapalıdır. Bu yüzden ahirette derece sabit kalır. Yoksa o ayet cehennemde derece olmamasına delil olamaz.

Kuran a ve peygambermize iman var ancak bu kezde müslümanım değil, hristiyanım diyor !şimdi bu kişi müslümanmıdır? müslüman olmanın ilk şartı kelimesi şehadet.. ancak, o kişi peygamberi olarak HZ.MUHAMMED i GÖRMÜYORSA!! müslüman deildir!!

Elbete Peygamberimizi inkar eden ne Mü'min nede Müslümandır. Ancak ehl-i kitap olup onu red etmeyen pek çokları var. Ancak kabul etmiyorlar ve kendi dinleri ile amel ediyorlar. Hem ehl-i kitapta Peygamberimizi kabul eden dahi var. Yine, kendi dinleri ile amel ediyorlar.

Görüldüğü gibi hepsi derece derece ya ceza ya mükafat görecek.

şimdilik bu kadar

Allah en doğrusunu bilendir. Onun öğrettiklerinden başka bir bilgimiz yok.
Allah'a emanet ol.
Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

9

15.03.2008, 11:23

ehl-i kitap bin dünyada yaptiklari iyiliklerin mükafati cehennemde azabin hafiflemesidir.

ceka demiski Hem ehl-i kitapta Peygamberimizi kabul eden dahi var. Yine, kendi dinleri ile amel ediyorlar.

bunlar kabul etmis sayilmazki madem Resulu Ekremi kabul ediyorlar onun seriati ile de amel ederlerse kabul olunur,yoksa demek kolay.

10

15.03.2008, 12:24

Al-i ımran Suresi
75.Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana (eksiksiz) iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana iade etmez. Bu da onların, "Ümmîlere karşı (yaptıklarımızdan) bize vebal yoktur" demelerinden dolayıdır. Onlar, bile bile Allah'a karşı yalan söylerler.

76.Hayır! (Gerçek, onların dediği değil.) Kim sözünü yerine getirir ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever.

110.Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. ıyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir

113.Onların (Kitap ehlinin) hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır

114. Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar. ıyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. ışte onlar salihlerdendir.

115. Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

11

15.03.2008, 12:38

Alıntı

110.Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. ıyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir


iman nedir 6 sarti bir düsünelim demi

12

15.03.2008, 12:44

Değerli kardeşim, elbette mükafatta dereceler vardır. Elbette Allah bir kısım insan için cehennem içinde hususi cennet halk edebilir.

Bak Yahudiler ve Hristiyanlar cenneti kendilerine has kılıyorlar. Kur'an bunu red ediyor. Elbette cennet sadece Müslümanlara has değildir. Elbette madem Kur'an ehl-i kitab içinde iman edenler olduğunu söylüyor ve madem Kur'an ancak mü'minlerin cennete gireceğini müjdeliyor karşı fetva vermek şık olmuyor. Yani, biz deriz "Müminler cennete gidecek". Gerisi bizim vazifemiz değil.

Lakin benim asıl meselem o değil. O kısım Allah'ın vazifesi. Mesele küllidir. Geniş daire ile alakalıdır ki Risale-i Nur şahs- ı manevisinin bir vazifesidir.

Bu husus 15. Mektub'ta ; ıseviler ile ıslamiyet ayrı ayrı küfre mağlup iken ancak ittihad neticesi galib olacağı şeklinde beyan edilmiş.

Yani, o ittihad için ilk şart ıslamların böyle bir ittihada akıllarını yatırmak ve kalblerini ısındırmaktır. Gerisi zaten tefarruattır.

Bu vazife şahs-ı manevinindir. Elbette ben şahs-ı manevi değilim. Yazdıklarımı o şahs-ı maneviye ait olma duası olarak kabul edersin.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

13

15.03.2008, 12:45

Alıntı sahibi ""Fahri Avcu""

110.Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. ıyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir

iman nedir 6 sarti bir düsünelim demi


Ehl-i Kitab içinde müminler var diyen ayettir. Daha o açıdan düşünelim. Hakikata götüren hak yol budur.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

14

15.03.2008, 16:05

110.Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. ıyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir .

bu ayetin nesefi tefsiri...

Eğer kitap ehli iman etmiş ol­salardı, kesinlikle bu, onlar için çok hayırlı olurdu." Yani; hâlen üzerinde bulundukları ve inatla sürdürdükleri inançlarından vazgeçerek Hz. Muhammed (Sallaliâhu Aleyhi ve Sellem) iman etmiş olsalardı bu, onlar için daha iyi ve hayırlı olurdu. Çünkü; kitap ehli sırf makam, mevki ve şöhret pe­şinde koşturduklarından ve başkalarının kendilerine uymalarım istedik­lerinden dolayı kendi sapık ve batıl inançlannı ıslâm dinine tercih ediyor­lardı. Oysa Kitap ehli iman etmiş olsalardı istedikleri o şeylere de, riya­sete yani makam ve mevkilere de gelebilir ve başkaları da kendilerine tâ­bi olabilirdi. Ancak bunlar dünya çıkarlarım batıl inançları adına tercih ettiler, Bu itibarla kendileri için hayırlı olanı batıl dinleri uğruna feda etti­ler. Hâlbuki iman etselerdi belki dünyada da istediklerini yine elde ede­bilirlerdi. Çünkü; iman etmeleri hâlinde kendilerine iki kat ecir vaad buyurulmuştu.

"Gerçi içlerinden -Abdullah b. Selâm ve arkadaşları gibi- iman edenler de var ama, onların çoğu/asıktır." Küfürde inat eden aşırı ve azılı kimselerdir. [167]

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir