Hülya kardeş;
dün size bir kaç delil yazmıştık.
şimdi biraz da yorum yapmak gerekiyor bu hususta.
Dile getirdiğiniz mesele esas itibari ile ruh ile alakalı. ruhun mahiyetini yani ne olduğunu tam olarak anlayamasak da Cenab-ı Hakkın Ruha verdiği bazı kabiliyetleri anlamak mümkün.
Risale-i Nurun muhtelif yerlerinde bu hususta çok önemli açıklamalar mevcut. Bilhassa 29 Söz müstakilen bu konuya ayrılmış. Bu bölümlerden anladığımız kadarıyla Ruh çok yüksek bir hasiyete sahip. maddi hayattan farklı bir yaşantısı ve hareket tarzı var. mesela bizler zamanla ve mekanla kayıtlı olduğumuz halde, ruh zamanla ve mekanla kayıtlı değil. çok rahatlıkla dünü, bugünü ve yarını hazır bir zaman olarak görebiliyor, hatta zamanda geriye ve ileriye gidebiliyor. yani maddi yaşantımzın dışında başka bir boyutta yaşayabiliyor.
bu özelliği her insan bir ölçüde rüya yolu ile yaşayabilir. uykunun en derin olduğu bir anda, çok az bir zaman diliminde serbest kalabilen bir ruh, ileride yaşayabileceğimiz bir çok hadiseyi müşahede eder. gider o hadiseyi seyreder, gelir. veya geçmişe giderek bir çok hususa vakıf olabilir.
işte normal insanın uyku yolu ile yaptığı bu işlere bir peygamberin veya velinin ruhları uyanık alde iken mazhar olurlar, o işleri uykuya gerek kalmaksızın yaparlar. çünkü onların bedeni ruhlarına tabi olmuş, hissiyatları ruh dercesine çıkmış adeta cesed bir beden-i misali şeklini almıştır.(Peygamberimizn gölgesi yere düşmezdi. yani işık vücudundan geçer giderdi)
bu nedenledir ki Resulullah Efendimiz miraca çıkar, ahiret alemlerini görür, cennet-i cehennemi gözü ile müşahede eder ve anında dünyaya döner. yine bu nedenledir ki ısa AS semavatta iki bin yılı aşkın bir süre yaşamaya devam eder. yine bu nedenledir ki şu dünya yüzünde bir zaman gezgini olan Hızır As dünde, bu günde ve yarında yaşamay devam eder.
işte ruh dünyada bile zamandan ve mekandan ve beşeriyetten bağımsız yaşayabilir. ki, öldükten sonra, bu beden hapsinden çıktıktan sonra, ister bu dünya, ister kabir alemi, ister ahiret alemi olsun ızn-i ılahi dairesinde her yerde rahatlıkla gezip dolaşabilir.
elbette ki Resululah gibi, Üstad gibi, Abdülkadir-i Geylani gibi ümmetin geleceği ile ilgili zatlar bu seyehat işini çok daha farklı yaparlar. ki, bir çok yerde insanlar ile görüşüp sohbet edebilirler.
"ışte, şu sırdandır ki, mahiyeti nur ve hüviyeti nurâniye olan Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, dünyada bütün ümmetinin salâvâtlarını birden işitir ve Kıyâmette bütün asfiyâ ile bir anda görüşür; biri birisine mâni olmaz. Hattâ evliyâdan, ziyâde nurâniyet kesb eden ve abdâl denilen bir kısmı, bir anda birçok yerlerde müşâhede ediliyormuş. Aynı zât, ayrı ayrı çok işleri görüyormuş." ifadesi sözlerimize açık bir delildir.
şimdilik bu kadar.
sual olur ise yine bir cevap bulunur ümidindeyim.