Üstad, bid'atları, bid'ayı hasene, ve bildiğimiz zararlı bid'a olarak ikiye ayırmıştır.
Eğer bid'ayı haseneye örnek isterseniz, tesbih (dizili boncuk, Arapça'daki manası değil yani) de bid'attır. Ama boncuk saymak zikir sırasında bize kolaylık getiriyor, karıştırmıyoruz. Mevlid okumak da bid'attır, ama mevlid okunurken, Hz.Peygamber a.s.m. anılıyor, dua okunuyor, Kur'an okunuyor, Hz.Peygamber a.s.m'ye salavat getiriliyor vesaire... Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir.
Bir de diğer tür bid'alar var ki, Allah muhafaza, bunlar dinde kolaylık, şevk, (manevî) zevk getirmek yerine, dînî tahrip, tağyir ediyor. Mesela Emine Vedud denen Amerikalı kadın imamın, erkeklere imam olup, erkek kadın yanyana, hele kadınların başı açık vs. namaz kıldırması, bid'anın alasıdır. Kur'an'da yok böyle birşey diyor, sünneti de çiğneyip tahrip edip, böyle birşey yapıyor. Geçmiş devirde ben kadı olsaydım, bu kadının -belki- kafasını vurdururdum. Zannetmiyorum Hz.Ebu Bekr veya Ömer r.anhüm farklı birşey yapsın. Allahû â'lem bissavab.
Çünkü onların devrinde, Kur'an ve Kur'an'ın pratiğe dökülmüş hali olan sünneti yaşatmak daha büyük meseleydi, ona çok gayret sarfettiler. şimdi yine herkes ümmi, okuma yazma bilmez değil, kitaplara dökülmüş, isteyen alır okur, eskiden bir alim öldü mü, sadece gelecek ictihadlarından yararlanmayı bırakın, onun bilgi mirasını da kaybediyordunuz, elinizde kalan ancak yazıp, yazdırabildikleri, onu da okuyabilenler olursa...
Öyle bir dönemde, böyle bir kadın çıksa, dînde böyle bir tahribat yapmaya kalksa, o şehametli Hz.Ömer r.a ona ne yapardı, ne yapmazdı çok merak ediyorum...