esselâmü aleyküm,
Final sınavlarımız başladı, bugün 3. sınava girdik. ıkinci öğretimde okuduğum için, sınıfımızda yaşca bizden büyükler de var, bu bahsedeceğim zat ise orta yaşlı, herneyse...
Sınavdan işimi bitirip erken çıktım, o da erken çıktığı için aynı minibüse binmiş olduk. Bir müddet sohbet ettik, sonra beni beyaz eşya yetkili servisi olan dükkânına çay içmeye davet etti, uğrayacağım yerler vardı, ama yine de kırmamak için kábul etmiş bulundum.
Bir müddet sonra indik, az ilerideki dükkânına girdik, dükkânında sekreter / telefonlara bakan kişi olarak hanımını çalıştırıyormuş, onunla tanıştırdı. Herşey buraya kadar -en azından bir ölçüde- normaldi. Okulda zaten argo konuşmalarına şahit olduğum bu zat, karısına incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerden ötürü, ağza alınmayacak şekilde hem de benim gibi bir misafir önünde küfürler eşliğinde emirler yağdırdı.
ış bu kadarla kalsa iyi, üçümüzün oturup çay içerek yaptığı sohbet ortamındaysa - bu nasıl bir sohbetse tabi - aşırı bir müstehcenlik ve küfürler eşliğinde konuşmalarına devam etti. Karısı bile dayanamadı, lütfen ağzını düzelt dedi, adam dinler mi...
Sonra ise müşterilere nasıl muamele ettiğini anlatıyor, nasıl kazık atıyor, onları nasıl hor görüp aşağılıyor, ana avrat nasıl da sövüyor benim ve karısının yanında, nasılsa büyük bir şirketin yerel ve tek yetkili bayii ya! Sınıf arkadaşı olarak değil, sıradan bir zat olarak girsem, kim bilir bana ne yapacak. Benim de kızgın günüme denk gelirse, Allah muhafaza kan çıkar, zulümden de zalimden de nefret ederim.
Sadece benim yanımda veya bir erkek ortamında bunu yapmış olsaydı, yine -bir ölçüde- mákul karşılamasam da, şaşırmazdım. Ortamda bir de hayat arkadaşı vardı. Ara sıra müşterilerden, akrabalardan, komşulardan vesaire konuşuyorlardı işte, birilerine birşey mi vereceklermiş ne, hanımın derdi evindekini onlara vermek, yenisini kendine almak, falan filan, yediği lafları belki de unuttu bile... Ben dumur denizlerinde yüzerken, onlar sürekli çay ikram ediyorlardı. Belki onlara göre gayet normaldi bunlar...
Bunlar olurken, ben ise derin derin düşünüyordum, emr-i bi'l-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker mi? Aslını sorarsanız ben kendimi o ortamdan nasıl kurtaracağım onun derdindeydim. Zaten bir sonraki -muhtemel kazık atacakları ve sövecekleri- zat dükkan önünde belirmişti, işleri vardı, müsaade isteyip ayrıldım, işte şu an internet kafedeyim.
şimdi ben ne yapayım, insanlığımdan mı utanayım, o kadını ezerek ve iyi terbiye vermeyerek bu şekilde yetiştiren ailesine mi kızayım, o cebbara mı beddua edeyim, bilemedim, dükkandan çıktıktan sonra buraya gelirken "Allah'ım ya ıslah eyle, ya da bildiğin ve hikmetine uygun bir yolla, insanları bunların şerrinden muhafaza eyle." diye dua edebildim.
Faydalı olamasan da, en azından zarar vermemenin, önemini gördüm, Allah'a hamd ettim, dedim iyi ki cemaatimiz var, iyi ki cemaatler var, iyi ki safî kalbli mü'minler var da, onlar bu topluma istinad, dayanak noktası oluyor, onlar da olmasa iyice çekilmez olacak.
ışin şakası, aklıma şu da geldi, bunları kameraya kaydedip müstakbel eşime ilerde izletmeli mi diye de düşündüm.
Neyse selâmetle kalın...