Süleyman KÖSMENE
Sosyal tercihlerimiz
Denizli’den Osman AYDIN: “Birbirine yabancı veya tanıdık, bir erkek ile bir kadın aynı arabada gündüzleyin kısa veya uzun mesafelerde bir yolculuk yapsa, bunun fıkhî durumu ne olur? Çoğu zaman şehir içi acil veya acil olmayan işler için mahremi olmayan bir bayanla yolculuk yapıyoruz. Araba camları açık. Gündüzleyin, cadde boyu insanların gözleri önündeyiz. Fitneye sebep yok gibi. Bu duruma ne denir?”
ıslâmiyet sosyal bir dindir. Sosyal hayatın gereklerini ve zorunluluklarını reddetmez. Fakat kadın-erkek her bireyin kendi duygularına, kendi düşüncelerine, kendi gözlerine, kendi konuşmalarına, kendi hareketlerine edep ve ahlâk çerçevesinde dikkat etmesi zarureti vardır.
Kadın açık saçık gezer ve erkekte bir cazibe meydana getirirse, erkek ciddi bir imtihan içine girmiş olacağı gibi, gizli veya açık bu fitneden kadın da sorumlu tutulur. Fakat kadın giyimine kuşamına dikkat eder, konuşmasına, davranışlarına dikkat eder, sosyal hayatın içinde bulunduğunu unutmaz, edebini ve iffetini korursa, fitne söz konusu olsa bile, kadın birinci derecede sorumlu olmaktan kurtulur. Buna rağmen, eğer erkek fitne konusu olursa sorumlusu da kendisi olur.
şehirler arası yolculuklarda otobüs firmaları yabancı erkek ile kadına yan yana numara vermiyorlar. Bu tebrik edilecek bir davranıştır. Toplumun inanç, edep ve iffet değerlerinin sosyal hizmet birimlerine yansıyışıdır bu. Bu hassasiyeti yırtmamak ve kırmamak lâzım. Yani, “Benim kalbim temiz” diyerek bir bayanla yan yana otobüs yolculuğu yapmakta direnmek yanlış olur. Fakat, şehir içi yolculuklarda, belediye otobüslerinde bu duruma çoğu zaman dikkat edilmeyebiliyor. Yani kadınla erkek yan yana oturabiliyor.
Fakat her şeyde bir fitne konusu aramaya lüzûm yoktur. Bu, hayatı çekilmez kılar. Belediyenin şehir içine koyduğu otobüsler kısa yolculuk vasıtalarıdır. Kadın kısa yolculuk araçlarına binecektir. Boş yer varsa oturacaktır. Hiç şüphesiz burada, kalbi mânen hasta olanların meyil durumundan doğan sorumlulukları kendilerine aittir.
Aslında toplum kendi değerleriyle baş başa bırakılsa, yer yer kadın ve erkeğin ayrı otobüslerde nakli pekâlâ tercih konusu haline gelebilir. Fakat bazı siyasî angajmanlar toplumu kendi değerleriyle baş başa bırakmıyor. Böyle bir tercih bizim ülkemizde topa tutuluyor. Toplum, değerleriyle tercihlerini yoğuramayınca, siyasî angajmanlar toplumun tercihlerini hep gölgede bırakınca, toplum hep geleneklerini baskı altında oluşturmaya mahkûm kılınınca, bize, “ıyi ki şeriat meseleyi dar tutmamış” demek kalıyor. Toplumun bir örf oluşturamadığı yer ve zamanlarda, şeriat, hükümlerindeki genişlikler itibarı ile elimizden tutuyor.
Netice itibarı ile, otobüslerde mecbur kalmadan bir bayanın yanına oturulmaz. Aynı otobüste yolculuk artık toplumun şöyle veya böyle kabullendiği, şeriatın da kalpler temiz olmak şartıyla geniş tuttuğu bir mesele halinde bulunuyor. Herkes kendi kalbinden, kendi bakışlarından, kendi sözlerinden, kendi duygularından sorumlu olmak şartıyla, aynı araçta bulunmayı mubah görmelidir.
Doğrusunu Allah bilir.
DUÂ
Allah’ım! Bizi haramlardan koru! Bizi ibâdet yapmamak âfetinden muhafaza buyur! Bize dinde ihlâs ver! Bize hakta istikâmet ver! Bize hakîkatte sebat ver! Ayağımızı kaydırma! Gönlümüzü Senden başkasına yöneltme! Umudumuzu Senden başkasına bağlatma! Ellerimizi Senden başkasına açtırma! Bizi nâmerde değil, merde dahî muhtaç eyleme! Bizi Senden başkasına minnet ettirme! Bizi dünyada sevginle, bizi Sana yakın kılacak şeyleri sevmekle ve emrettiğin şekilde istikâmetle rızıklandır! Âhirette ise rahmetinle ve rü’yetinle rızıklandır!
Âmîn… Âmîn… Âmîn…
14.09.2005
E-Posta: fikihgunlugu@yeniasya.com.tr
Kaynak