Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

23.06.2005, 15:34

evlenmek mi iyi evlenmemek mi?

Evlenmek mi iyi evlenmemek mi?

Evlenmenin daha iyi olduğunu bildirdiği gibi, bekar kalmanın daha iyi olduğu da bildirilmektedir. ınsanlar, zamanlar ve haller başka başka olduğu için, haberler de, başka başka olmuştur. Eshab-ı kiramın ve Tabiinin zamanları ve halleri, evlenmenin daha iyi olduğunu gösteriyordu.

Bunda, üç sebep vardı:

1- Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam zamanında, dünyayı hıristiyanlık kaplamıştı. ısa aleyhisselamın ruhaniyeti daha çok olduğu için, onun Eshabının ve ümmetinin haline ve zamanına, bekarlık, ruhbanlık, yalnızlık yakışırdı. Papazlar, herkese rahib olmayı, yalnız yaşamağı emrediyordu. Allah yolunda bulunabilmek ve Allahü tealaya yaklaşabilmek, ancak ruhbanlıkla, yani evlenmemekle olur sanıyorlardı.

Muhammed Mustafa, ruhi ve maddi hakikatlerin, üstünlüklerin hepsini kendinde topladığı için, Onun Eshabına ve ümmetine, yalnızlık da, çokluk da, bekarlık da, evlilik de faydalı olmaktadır. Bunlara her ikisi de ve ikisi arasındaki orta hal de yakışmaktadır. Papazlar herkese ruhbanlığı, yalnız, bekar yaşamağı emrettiğinden, bunu önlemek için Peygamberimiz, Eshabının, bekar yaşamasını yasak etti. "ıslamiyette ruhbanlık yoktur" buyurdu. Bir hadis-i şerifte de, "Nikah yapmak, benim sünnetimdir. Sünnetimi yapmıyan kimse, benden değildir" buyurdu. Daha nice hadis-i şerifler, zihinlerdeki yanlış fikirleri kaldırdı. Allahü tealanın yolunda, yalnız ruhbanlıkla gidilebilir düşüncesini gönüllerden çıkardı. Eshab-ı kiramın ve Tabiinin ve Tebe-i tabiinin zamanı olan ikiyüz sene içinde yaşıyanlar, bu hadis-i şeriflerin, papazların bozuk sözlerini çürütmek için söylendiğini biliyorlardı.

Bu zaman geçince, insanın haline göre, bekarlığın da, evliliğin de iyi olduğunu bildiren hadis-i şerifler meydana çıktı. Resul, "ıkiyüz yılından sonra, sizin en iyiniz, hafifülhaz olandır" buyurdu. Hafifülhaz nedir dediklerinde, "Hanımı ve çocuğu olmıyandır" buyurdu.

Bişr-i Hafi, Bayezid-i Bistami ve Ebül-Hüseyn Nuri gibi büyük alimler bekar idi. Hicretin ikiyüz senesinden sonra gelenler arasında, bunların ve bunlar gibi olanların şereflerini, üstünlüklerini, bu hadis-i şerif haber vermektedir.

2- Eshab-ı kiram, Tabiin ve Tebe-i tabiin, en hayrlı, en iyi bir zamanda yaşadıkları için, imanları, sabırları, zühdleri ve tevekkülleri çok kuvvetli, pek kıymetli idi. "Zamanların en hayırlısı, benim asrımdır. Ondan sonra kıymetli olan, benim asrımdan sonra gelen asırdır. Daha sonra kıymetlisi, onlardan sonra gelen asrın Müslümanlarıdır. Bunlardan sonra, yalancılık yayılır. şahit olmaları istenmediği halde, yalancı şahitlik yapılır" hadis-i şerifi, onları methetmektedir.

O büyükler, Resulullahın sohbetinde bulunmakla, Ona yakın olmakla, zühdleri, tevekkülleri ve rızaları arttığı için, evlendikleri zaman, nefsleri dinimizin beğenmediği sebeplere bağlanmaz, haram kazanmaya eğilmezdi. Sonra gelenler ise, böyle olmadı.

3- Peygamberimiz, peygamberlik nuru ile ve doğru firaseti ile biliyordu ki, ıslam dinini, ıslam milletini, dünyaya, Eshab-ı kiram ve Tabiin ve Tebe-i tabiin yayacaktır. ıman kalesini koruyacakların ve ıslam dinini yayacak olanların çoğalması için ve onlar ile dinin kuvvetlenmesi için, nikah yapmağı, yani evlenmeyi teşvik buyurdu.

Bu üç sebebden dolayı, Sahabe-i kiram ve Tabiin ve Tebe-i tabiin zamanlarında, evlenmek lâzım geliyordu. Bunlardan sonra gelenlerin ise, bekar kalması da iyi idi. Bunun içindir ki, Süfyan-ı Sevri, yukarıda yazılı hadis-i şerifi işitince, (Vallahi, bekar kalmak, şimdi helaldir) dedi. Bişr-i Hafiye sordular ki, (Niye evlenmiyorsun?). (Öyle nefsim var ki, önce, onu boşamaya uğraşıyorum. Ona başkasını nasıl ekleyebilirim?) buyurdu.

şimdi, helal lokma bulmak azaldı. Haramdan kendini kurtarmak güçleşti. Başkasının da harama düşmesine ön ayak olmak, dine de, akla da uyar birşey değildir.

Bununla beraber, bir kimsenin şehveti azarsa, oruç tutarak, ateşini azaltmaya çalışmalıdır. Oruç ile şehvetini kıramazsa, bunun nikah etmesi, yani evlenmesi farz olur. Zulmetmek korkusu varsa, bunun evlenmesi tahrimen mekruh olur.

Açık gezen, mahrem yerlerini erkeklere teşhir eden aşağı kadınların arasına düşerek, nefslerine aldanmaktan, haram işlemekten korkanların da bir afif, temiz Müslüman kız bulup evlenmesi farz olur.

Böyle sıkışık durumda olmayan gençlerin, ilim ve ahlak edinmek için çalışması, ancak hayz ve nifas bilgilerini öğrendikten sonra evlenmesi uygun olur. Evlenme vakti gelmesi için önce,dini öğrenmek, nefsi, dihltiköülhibilkütüklllkldOdüti

4 -Kötü huy ve iffetsizlik ile adı çıkıp, kendini ve kocasını dillere düşüren kadından kaçınmalıdır. "Gübrelikte biten gülleri koklamayınız!" hadis-i şerifi, sütü bozuk, ahlaksızlarla evlenmeyi yasak etmektedir.

Buhara'da Ahmed bin Hafs isminde bir genç evlenmişti. Birinci gecesi, Kız buna, "Hayz ilmini öğrendin mi?" dedi. "Hayır" deyince, kız: "Allahü teala, Kendinizi ve emrinizde olanları ateşten koruyun! buyurdu. Cahil olan nasıl koruyabilir?" dedi. Bu söz gence hoş geldi. Hanımını Allaha emanet ederek, Merv'de onbeş sene ilim tahsil edip ımam-ı Muhammed'den de ders aldı. Altı senede de bunları ezberledi. Âlim olarak, zevcesinin yanına döndü. Hocası, buna Ebu Hafs-i Kebir ismini koydu.

Nikahlanmak istiyen, birkaç defa istihare etmeli. Hak tealaya sığınmalı. Nefsin ve kötü kimselerin araya katılmasından koruması için, yalvarmalıdır.

Hz. Abdullah ıbn Mes'ud: "Ömrümden on gün kalsa bile, Cenab-ı Hakk'ın huzuruna bekar çıkmamak için yeniden evlenmek isterdim", demiştir.

Beşir ıbn Haris, "Evlenmek sünnettir, bu sünneti niçin terkettin?" denilince, "Farz ile meşgul olduğum için" diye cevap vermişti. Öldükten sonra dostlarından biri onu rüyada gördü ve "Rabbin sana nasıl muamele etti?" diye sordu. "Rabbim beni Cennet'ine soktu. Fakat, evli olan ulular derecesine yükselemedim", dedi.

Süfyan bin Uyeyne: "Çok kadınla evlenmek dünyadan değildir. Çünkü, Hz. Ali, Ashab-ı kiramın en zahidi olduğu halde dört hanımı vardı" demiştir.

Hz. Ebu Bekir : "Her şehvet kalbi karartır, ancak, ailesi ile olan beraberlik kalbi safileştirir", buyurmuştur.

Evlenmekten maksad

Evlenmekten maksad,çocuk edinmektir. Asıl maksad da budur. Çünkü, insan cinsinin baki kalması ve bu emr-i Hak adetinin cari olması, erkek ile kadının birleşmesi ile olur. şunu da bilmelidir ki, çocuk sahibi olmak dört cihetle Allaha yakın olmaktır.

1- Allahü tealanın rızasını kazanmaya muvaffak olur.

2- O'nun Resulünün (aleyhisselam) sevgisini kazanmış olur ki, Resulullah (aleyhisselam):

"Ben, kıyamet gününde ümmetimin çokluğu ile iftihar ederim."

"Kadın, şehvet için değil, evlad için mubah olmuştur" buyuruyor.

3- Evlad hayatta kaldıkça, sevab da devam eder.

4- Evlad küçük iken ölürse, ana-babasına şefaat ederek Cennete götürür.

Müslümanların çocukları Arasat denilen yerde toplu olarak durdukları bir sırada, Cenab-ı Hak, Meleklere: "Bunları Cennete götürün" diye emreder. Melekler, bunların yanına gelip, "Merhaba ey Müslümanların çocukları, haydi Cennete giriniz, sizin için hesap yok" dediklerinde:

- Nerededir bizim analarımız, babalarımız. derler

Melekler:

- Analarınız, babalarınız sizin gibi değiller, onlar günahkar kimseler olduğu için hesab olunacaklardır, derler.

Bunun üzerine, o çocuklar Cennet kapısından çağrışmaya başlarlar. Melekler bunun üzerine Cenab-ı Hakka: "Ey Rabbimiz! Bunlar, Müslümanların çocuklarıdır. Biz, anamız, babamız olmayınca Cennete girmeyiz" diyorlar derler. Cenab-ı Hak da, onlara: "Analarının, babalarının ellerinden tutup, Cennete götürün" buyurur.

Yine bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: "Bir kimsenin üç çocuğu baliğ olmadan ölse, Cennete girer." Eshab-ı kiram, "Ya Resulallah! ınsanın iki çocuğu ölse de, Cennet'e girecek mi?" dediler, Resulullah , "Evet" buyurdu. "Bir çocuğu ölürse, yine aynı mıdır?" diye sorulunca, Resulullah yine "Evet" cevabını verdi.

Bir kadın, Hz. Peygamber'e gelip: "Ya Resulallah! Benim üç çocuğum vefat etti. Dua etde Cennet'e gireyim" deyince Resulullah : "Sen, zaten Cenneti hazırladın" buyurdu.

"Bir kimsenin bir oğlu öldüğü zaman sabrederse, Cenab-ı Hak onun defterine Uhud dağı ağırlığınca sevab yazar. ıki evladı ölür de sabrederse, ona Cehennem köprüsünün karanlığınnda bir nur verir, Sırat'ı aydınlık içinde geçer. Üç evladına sabreylerse, ona Cehennem kapısı kapanır."

"Bir kimsenin çocuğu öldüğü zaman Allah teala meleklerine: "Kulum, kalbin meyvası olan çocuğunun ruhu alınınca ne dedi?" diye hitab eder. Melekler: "Ey Rabbimiz! Sana hamd etti" derler. Bunun üzerine Cenab-ı Hak: "Bu kuluma Cennette bir köşk inşa ediniz ve ona, (Beytü'l-hamd = Hamd evi) ismini veriniz", buyurur."

Evlilik, dünya ve ahiretin bir çok cihetlerine bir misal, bir örnektir. Ahiretteki lezzetler, zevkler, dünyanın da lezzet ve zevkleridir. ışte, nikah ahiret lezzetine kandırmak için meşru kılınmıştır. Ayrıca, nikah şehveti haramdan korumak içindir. Çünkü, şehvet, insana galip olunca kadınlarda olduğu gibi akıl ve din mağlup olur. Hz. Peygamberin şöyle buyurduğu rivayet olunur: "Biriniz bir kadın görür de kalbine, onun hakkında kötü bir şey düşerse, ailesine gelip,cima etsin. Çünkü, bu hal, onun kalbine girmiş olan kötülüğü uzaklaştırır."

Cima yani cinsi münasebet, insanın kalbindeki bozukluğu giderir.

Resulullah şöyle buyurmuştur:

"Yabancı kadının yüzüne bakmak, şeytanın oklarından bir oktur. Bir kimse, gözünü harama bakmaktan men ederse, Allahü teâlâ onu ibadet ile rzıklandırır. ıbadetin lezzetini bulur."

"Bir kimse, dünyada yasak edilen bir şeyi terkederse, Allahü teâlâ ona hayır verir."

"Ey ümmetim! Harama bakmaktan çekinin. Haram kalbe şehvet getirir."

Rft

Acemi

Mesajlar: 19

Konum: virginia

Meslek: phys

Hobiler: ilim

  • Özel mesaj gönder

2

11.09.2005, 07:08

emir mitat,
size iki sey sormak isterdim;
1.bu yazi size mi ait, size aitse baska yerlerde nesretmeme musaade edermisiniz?
2. "Yabancı kadının yüzüne bakmak, şeytanın oklarından bir oktur. Bir kimse, gözünü harama bakmaktan men ederse, Allahü teâlâ onu ibadet ile rzıklandırır. ıbadetin lezzetini bulur."

Olan hadisin orijinal arapca metni var mi sizde?

Mutesekkirim,

3

11.09.2005, 17:16

bana ait diil..

4

11.09.2005, 17:51

Bu mevzu aklıma geldiğimde "Ya Sabur, biyedike'l-hayr" meâlinde dua ediyorum. Ne diyim, gücü yetenler, ailesine eziyet değil merhamet edecek olanlar evlensin.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

5

11.09.2005, 22:15

ızmir / Konya


Said nasıl oluyor hem izmir hemde Konyadan katılıyon :lol: :lol: :lol: ...

Senin ilgi alanına girmişler Said.. :lol:

6

11.09.2005, 22:19

Abi okul olmadığı zaman ızmir, olduğu zaman Konya.

Evet öyle. 8)

Not: Niye acıların çocuğu smileysi yok?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

7

11.09.2005, 22:21

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

Abi okul olmadığı zaman ızmir, olduğu zaman Konya.

Evet öyle. 8)

Not: Niye acıların çocuğu smileysi yok?



Allah kolaylık versin Said...

Ya bide hayırlı olsun forumda artık heryerdesin.Bütün forumun yükünü almışsın :lol: :lol:

8

11.09.2005, 22:32

âmin, her iki konuda da kolaylık olur inşa'Allah.

Geçici olarak çok yerlere erişimim vardı, kadrodaki abilerin izinde olmasından, :wink: , bir nevî joker mod gibi :D
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

9

11.09.2005, 22:34

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

âmin, her iki konuda da kolaylık olur inşa'Allah.

Geçici olarak çok yerlere erişimim vardı, kadrodaki abilerin izinde olmasından, :wink: , bir nevî joker mod gibi :D



Çok güzel ya...şimdi ben biraz cirit atsam nasıl olur :lol: :lol: :lol:

10

12.09.2005, 20:03

Alıntı sahibi ""Rft""

emir mitat,
size iki sey sormak isterdim;
1.bu yazi size mi ait, size aitse baska yerlerde nesretmeme musaade edermisiniz?
2. "Yabancı kadının yüzüne bakmak, şeytanın oklarından bir oktur. Bir kimse, gözünü harama bakmaktan men ederse, Allahü teâlâ onu ibadet ile rzıklandırır. ıbadetin lezzetini bulur."

Olan hadisin orijinal arapca metni var mi sizde?

Mutesekkirim,



Arabca metni bulunursa yayinlarsaniz sevinirim, bende okumak isterim..
Arz-ı hâL

11

18.09.2005, 14:16

şükran

Emir mitat kardeşim yazdigin bu güzel yazidan dolayı allah ebeden razi olsun.. tam bir hadis derlemesinden mantık çıkarması yapması için insana kaynak veriyor adeta..

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

12

18.09.2005, 17:15

290) Yabancı Kadın Ve Genç Çocuklara şehvetle Bakmanın Yasak Oluşu


Bu bölümdeki dört ayet ve altı hadis-i şeriften; mü’minlerin tümünün harama bakmamaları gerektiğini, kulak, göz ve gönül hepsinin yaptıklarından sorumlu tutulacaklarını, Allah'ın her türlü bakışı bildiğini ve her an gözetlemede olduğunu, Ademoğlunun her uzvunun zina edebildiğini, en sonunda üreme organını bunların işlediklerini, ya gerçekleştirdiğini veya yalanladığını, yollarda oturulmaması gerektiğini, oturulursa hakkının verilmesi gerektiğini, bu hakkın birinin de gözü haramdan sakınmak olduğunu, harama ani bakışın affedileceğini, fakat hemen gözü başka tarafa çevirmek gerektiğini, erkeğin erkeklerin mahrem yerlerine, kadınların da kadınların mahrem yerlerine bakmalarının haram olduğunu, bir örtü altında bir erkeğin başka bir erkekle, bir kadının da başka bir kadınla yatmasının haram olduğunu öğreneceğiz. [1]



“ınananlara söyle, gözlerini kendilerine helal olmayan şeylerden sakınsınlar.” (Nur: 24/30)

“Bilmediğin şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalb hepsi sorumludur. Kıyamette sorguya çekilecektir.” (ısra: 17/36)

“Allah, art niyetli bakışların ve kalblerin gizlediği düşüncelerin farkındadır.” (Mü’min: 40/19)

“Çünkü Rabbin her zaman gözetleyip durmaktadır.” (Fecr: 89/14)



1626. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Âdemoğluna zinadan nasibi takdir olunmuştur. O buna mutlaka erişir. Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayakların zinası yürümektir. Kalbe gelince o, arzu eder, ister. Üreme organı ise, bunu ya gerçekleştirir, ya da boşa çıkarır."[2]



* Yani her organın asli faaliyetini meşru çerçeve dışında yürütmesi bir tür zina olmaktadır. Söz konusu organların suçları haram olmakla birlikte ayrıca ceza takdir edilmemiştir. Necm: 53/32’de bu tür suçlara “lemem” denilmektedir. Bunların bir cezası olmayıp kılınan namazlar bunları siler ve temizler. (Bkz. 435 numaralı hadisle 1044 numaralı hadis ve açıklaması) [3]



1627. Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallalahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

– "Yollarda oturmaktan kaçının!" Sahâbîler:

– Biz buna mecbûruz. Meselelerimizi orada konuşuyoruz, dediler. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

– "Oturmaktan vazgeçemeyecekseniz o halde yolun hakkını verin!" buyurdu.

– Yolun hakkı nedir Ey Allah'ın Resûlü? dediler.

– "Harama bakmamak, gelip geçenleri incitmemek, selâm almak, mârufu emredip münkerden nehyetmektir" buyurdu.[4]



1628. Ebû Talha Zeyd ıbni Sehl radıyallahu anh şöyle dedi:

Biz sokak başlarında, evlerin önlerinde oturup konuşurduk. Bir keresinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geldi, başımızda durdu ve:

– "Size ne oluyor ki, böyle sokaklarda oturuyorsunuz. Buralarda oturmaktan kaçının!" buyurdu. Biz:

– Sakıncasız şeyler için oturduk, müzâkerelerde bulunuyor, konuşuyoruz, dedik.

– "Eğer sokaklarda oturmaktan vazgeçmeyecekseniz, hiç değilse hakkını verin. Buraların hakkı, gözü haramdan sakınmak, selâm almak ve güzel şeyler söylemektir" buyurdu.[5]



* ıslamın ilk dönemlerinde ve cahiliye döneminde insanların kendilerinin değişik işlerini halledebilecekleri sosyal tesisler yoktu ve bu tür işler sokak ve caddelerde yapılıyordu. Bu sebeple sahabi sokakta oturma adetlerinin zaruretten kaynaklandığını ifade ettiler. O da bu durum karşısında yolun hakkından bahsetmek zorunda kaldı ve sıraladı: Kadınlara bakmamak suretiyle harama karşı gözlerinizi yumun, yaya ve vasıta geçişlerine engel olmayan selam alışverişlerine dikkat edip dinimizin hoş gördüğü ve iyi dediği şeyleri emrederek kötülüklerden de insanları sakındırın. Başka hadis-i şeriflerle bunlara birkaç madde daha sıralayabiliriz. ıyi ve güzel söz söylemek, aciz ve mazlumlara yardımcı olmak, boş iş ve sözlerden sakınmak, yol sorana yol tarif etmek, aksıran kimse elhamdülillah derse yerhamukallah demek gibi hasletler. [6]



1629. Cerîr radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e ansızın görmenin hükmünü sordum.

– "Hemen gözünü başka tarafa çevir!" buyurdu.[7]



1630. Ümmü Seleme radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında bulunuyordum. Meymûne de vardı. ıbni Ümmi Mektum çıkageldi. Bu olay, biz örtünmekle emrolunduktan sonra idi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bize:

– "Örtünün!" buyurdu. Biz:

– O âmâ biri değil mi, Ey Allah'ın Resûlü? Bizi göremez, bilemez, dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber:

– "Siz ikiniz de mi âmâsınız, onu görmüyor musunuz?" buyurdu.[8]



* Bu iki hadis gözü haramdan sakındırma tavsiyesinde bulunuyor. ılk hadis sorulan soru üzerine, gözünü başka tarafa çevir cevabıyla bir anlık görmenin sorumluluk doğurmayacağını, bakmanın isteyerek devam etmesi halinde haram işleyeceğini bildirmiştir. Aynı yasaklamayı zaten Nur: 24/30. ayetinde de görmekteyiz.

ıkinci hadiste efendimiz harama bakma yasağının sadece erkeklere ait olmadığını, kadınların da namahreme bakmamaları gerektiğini bildirmek üzere “Siz ikiniz de mi âmasınız, onu görmüyor musunuz?” buyurmuştur. Nur: 24/30. Ayet kadınlar için de aynı yasaklamayı getirmiştir. Bu durum peygamber hanımlarına mahsus değerlendirilmiştir. Esasen (Ebu Davut, Libas 34’de geçtiği üzere) Fatma binti Kays’ın ibni Ümmi Mektum’un evinde iddet beklemesini emretmiş ve “O âma bir insandır, onun yanında diğer erkekler gibi davranmasan da olabilir” buyurmuşlar âmâ bir erkeğin yanında örtünmek sadece peygamber hanımlarına has bir görevdir diyen alimler olduğu gibi her zaman ve her kadın için geçerlidir diyen alimler de vardır. [9]



1631. Ebû Saîd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Erkek, erkeğin avret yerine, kadın da kadının avret yerine bakamaz. Bir erkek başka bir erkekle; bir kadın da başka bir kadınla bir örtü altında yatamaz."[10]



* Erkek erkeğin, kadın kadının avret yerine bakmamalıdır. Ayrıca homoseksüellik ve lezbiyenlik gibi sapık ilişkilere yol açacağı için aynı cinsten iki kişinin bir örtü altında vücutları birbirine değecek şekilde çıplak yatmaları da yasaklanmıştır. Bu hadis gerek aynı cinsler gerek farklı cinsler arasındaki cinsel sapmalara tedbir olması için baştan tedbir almaktadır. Bu tedbirlere başvurmayan bugünkü dünyanın her türlü rezaletle karşı karşıya kaldığı ve öldürücü cinsel hastalıklarla uğraştığı günümüzün gerçeklerindendir. [11]





--------------------------------------------------------------------------- -----

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 477.

[2] Buhârî, ısti'zân 12, Kader 9; Müslim, Kader 20–21. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 43.

[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 478.

[4] Buhârî, Mezâlim 22, ısti'zân 2; Müslim, Libâs 114. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 12; Tirmizî, ısti'zân 30.

192’de geçmişti.

[5] Müslim, Selâm 2. Ayrıca bk. Ahmed ıbni Hanbel, Müsned, IV, 30.

[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 478.

[7] Müslim, Âdâb 45. Ayrıca bk. Ebû Davûd, Nikâh 43; Tirmizî, Edeb 28.

[8] Ebû Dâvûd, Libâs 34; Tirmizî, Edeb 29.

[9] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 478-479.

[10] Müslim, Hayz 74. Ayrıca bk. Tirmizî, Edeb 38; ıbni Mâce, Tahâret 137.

[11] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 479.

emre_uz

Acemi

Mesajlar: 3

Konum: nevşehir

Meslek: öğrenci

Hobiler: din

  • Özel mesaj gönder

13

18.09.2005, 17:30

teşekkür

emir mitat kardeşime sonzuz teşekkür ediyorum ALLAH senden ebeden razı olsun . çok faydalandık .
BEREAT KANDıLıNıZ mübarek olsun..

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

14

18.09.2005, 17:30

Allah razı olsun Abi güzel bilgiler...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

15

20.09.2005, 11:10

cümlemizden.

16

06.10.2005, 03:46

Kardesler, sizce kendini O'nun yolunda adamis biri, ilerde hizmetlerinin
yogunlugu nedeniyle evlenmemeyi dusunmesi dogrumudur? Su an tum
imkan ve sartlar varken.. ne var ki,

derdi mimmiskin be dilerem ki guyad.. derdine mubtela, ve fakat zikri tevhid ile bunu da kalbinden temizleyecegine inaniyor ve munis-i kulubu
da bulacagini da dusunuyor yada hissediyorsa durum nedir?

simdiden tesekkur ederim

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir