Merhaba, hoşgeldiniz, üyeliğiniz hayırlı olsun,
ılk aklıma gelen, cemaatin büyük önemi olduğu oldu. Hangi şehirde ikamet ediyorsunuz? Tahmin ediyorum ki, eğer aileniz (anne, baba, kardeş) de bir arada değil, tek tek fertler olarak yaşasalardı, şeytanların onlarla uğraşması daha kolay olurdu. Üstadımız da bildiğiniz gibi bir elif 1 değerindedir, üç elif yan yana gelince 111 değerinde olur diyor. Yine Üstadımız bir beyanında diyor ki "Hiç bir şeyde ifrat ve tefrite kaçmayın ama ifratane irtibatta bulunun."
Hem, cemaatle kılınan namazın şevki, zevki ve sevabı da kat kat fazla. En küçük cemaat hükmünde olabilecek aile ile sahura kalkmak bile farklıdır. Gecenin o vaktinde kalkıp da tek başına sahur yapmak pek de tatlı olmuyor hani. Aynı şekilde iftarı tek başınıza yapmak da. Yani şimdi bunlardan zevk aldığımız halde bile tek başımıza yapmaktan hazzetmiyoruz. ışin dini yönünü bırakın, ehl-i dünyaya dahi sorun, güzel bir televizyon programını tek başlarına mı izlemekten hoşlanırlar, iki arkadaşla mı, üç arkadaşla mı, beş arkadaşla mı? Onlar buna sosyal aktivite diyorlar ve bunsuz yaşayamıyorlar. Onlar dünyevi ve hazır zevklerini tatmin için bile bunlara ihtiyaç duyarken, biz sürekli bizimle uğraşan insî ve cinnî şeytanlarla uhrevi işlere koştururken cemaatle olmalıyız, yoksa bezginlik, sıkkınlık kolay çöker, şeytan bizi daha kolay aldatır.
Hem Üstad şöyle demiş:
“ınsanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil [karşılık] bir kalbin mevcut bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler [paylaşsınlar] ve lezaizde [güzel şeylerde] birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar.”
“Evet, bir işte mütehayyir [hayret veya tereddüt içinde] kalan veya birşeye dalarak tefekkür eden adam, velev zihnen olsun [hayalî bile olsa], ister ki, birisi gelsin, kendisiyle o hayreti, o tefekkürü paylaşsın.”
“Kalplerin en latifi [duyarlısı], en şefiki [şefkatlisi], ‘kısm-ı sani’ [diğer yarım] ile tabir edilen kadın kalbidir.”
Bu yazıyı alıntı yaptığım başlığı ve cevapları da okumanızı tavsiye ederim. ışte burada
tıklayın...
Demek başka insanlarla -modern tabire- göre sosyal aktivitelerde bulunmaya fıtrî bir ihtiyacımız var. Hele el-hannas taifesi bizimle uğraşırken bir cemaat içinde bulunmalı ve birbirimize destek olmalıyız. En azından en küçük cemaat olan ailemizde bunu sağlamaya çalışmalıyız. Çok acib zeki olan şeytan (el-hannas, bkz:Kur'an'ın son suresi Nas,114, tefsirleri de bir gözden geçirin) "ışte mağlub oldun, koyver gitsin, gerisi gelmez nasılsa.. Senin gibi bir facirin zevksiz, tatsız, tuzsuz ibadetlerinin ne değeri var ki, kılma boşver... Senin zaten hidayete, imana istidatın yokmuş..." gibi şeylerle bizi kandırmaya muvaffak olursa bize çok yazık olur. Hem zevk ve tadı tuzu olmadığı halde, Allah rızası için gayret ile, zorluğuna katlanarak yapılan ibadetin daha büyük sevabı olmasını umuyoruz.
Muhterem btokgoz abi şimdi "Yine beni mi örnek gösterdin" diye takılabilir bana ama, onun açtığı başlıklarda belki size çok nafi' merhem hükmünde yazılar olabilir. Bir okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
http://www.muhabbetfedaileri.com/viewtopic.php?t=1818
http://www.muhabbetfedaileri.com/viewtopic.php?t=1871
Hem bu gen olayı - ki şaka yaptığınızı farzediyorum
- şeytanın bizi kandırmasından ve dalalete yuvarlanmamızdan tutun, Cebriyye (herşeyi zorla kader yaptırıyor diyen fırka) gibi sapık bir yola dahi götürebilir, dikkat edelim.