Benim de bilgi edinmek isteyeceğim bir konu. Asr-ı Saadeti gözünüzün önüne getirin. Sanki Rasulullah (a.s.m.) az önce önünüzden geçmiş gibi bir halet-i ruhiyedesiniz. En ufak bir sünneti yerine getirmek için koşuşturan mü'miner, ashab-ı kiram radıyAllahü anhüm... Böyle bir durumda yolun ortasında ağzından kötü tek bir kelime çıkarmaya, meyhaneye gitmeye kim cesaret edebilir. Yine de gafletinden bu cesareti bulup bunu yapan dahi olsa hemen nehy-i an'il-münker ile karşılaşır, bir hikmeti de belki şudur; çünkü açıkca bu şekilde bu günahı işlemek, yani fısk, sadece kendisinin ahiretine zarar vermez, başkalarının gözünde de günahı küçültür, belki günaha meylettirir. ışte bu fısk ve fitne bulunduğumuz ahir zamanda o kadar şiddetlendi ki, insanların bir kısmı zinayı , sadece evli olanların evlilik dışı ilişkisi zannediyor. Bu adam içki içiyor, küfür ediyor desen veya, içki içme, küfretme, bara gitme, zina etme bunlarla ömrünü tüketme desen "Sanane, herkes yapıyor, ben yapmışım çok mu?" gibi durumlarla karşılaşabiliyorsun. Fısk ve fitne o kadar büyümüş ki, zina adeta cahiliyyedeki haline dönmüş, su içmek gibi bir şey telakki olunmuş. ışte bu şiddetli zamanda ilk olarak kendi nefsimizi ıslaha çalışmalıyız. Bu konuda kendim çok eksiğim, Allah affetsin. Zaten biz Nur cemaati olarak lisan-ı hal ile örnek olursak, kendi içimizde hayırda yarışır, iyiliği emreder, kötülüğü yasaklarsak dışardaki yaralı gönlüne merhem arayanlar da bizim aramıza dahil olur. Küçük dairede işimiz bitmeden büyüğe geçmek ne kadar sağlıklı bilmiyorum. En küçük daire nefsimiz, ardından cemaat, ardından... Allahu a'lem bissavab, en doğrusunu Allah bilir. Biz belki de cahiliyyenin ardından gelmiş guraba, yani garipler hükmündeyiz. Allah gariplerden eylesin, bize hüsnü hatime versin. Altını çizmek istediğim bir nokta var, o da emr-i bi'l-maruf ,nehy-i an'il-münkerin zaman,mekan,koşullara göre değişebileceğidir. Allahu a'lem bissavab, hüve'l-Gafuru'r-Rahim,