DıPNOTLAR
[1] es-Süyûtî, Tedrîbu'r-Râvî, I, 252-3; el-Kasımî, Kavâidu't-Tahdîs, 116-7; Ahmed Naim, Tecrid Mukaddimesi, 340 vd.; Muhammed Acâc el-Hatîb, Usûlu'l-Hadîs, 373 vd.
Yukarıda belirttiğimiz yerde es-Süyûtî, zayıf hadisle mutlak surette amel edilebileceği görüşünün Ahmed b. Hanbel ve Ebû Dâvûd'a, hiçbir konuda amel edilemeyeceği görüşünün ise Ebû Bekr b. el-Arabî'ye ait olduğunu söyler.
el-Kasımî ise, zayıf hadisle hiçbir surette amel edilemeyeceği görüşünün Yahyâ b. Ma'în ve Ebû Bekr b. el-Arabî'ye nisbet edildiğini belirttikten sonra, el-Buhârî ve Müslim'in görüşünün de bu doğrultuda olduğunu ileri sürer.
Ahmed Naim, ahkâm ve akaid ile ilgili olmayan zayıf hadislerle amel edilebileceği görüşünün Abdurrahman b. Mehdî, Ahmed b. Hanbel ve Abdullah b. el-Mübârek'e nisbet edildiğini, bu türlü hadislerle hiçbir surette amel edilemeyeceği kanaatinin Ebu Bekr b. el-Arabî ve Ebû şâme'ye ait olduğunu ve "pek ziyade iştihar" ettiğini söylediği, "ahkâm konusunda başka bir hadis bulunmadığı zaman zayıf hadisle amel olunabileceği görüşünün Ahmed b. Hanbel ve Ebû Dâvûd'a nisbet edildiğini söyler.
Muhammed Acâc el-Hatîb de zayıf hadisle amel konusunda hemen hemen el-Kasımî'nin söylediklerini aynen tekrar eder.
[2] Bkz. el-Leknevî, el-Ecvibe, 48-9. Ayrıca Usûl-i Fıkıh kitaplarında konuyla ilgili bol miktarda örnek bulmak mümkündür.
[3] En-Nevevî, el-Ezkâr, 47; es-Sehâvî, el-Kavlu'l-Bedî’, 363; el-Leknevî, a.g.e., 39 vd.
[4] Burada el-Buhârî'nin sadece Sahîh'i üzerinde duracak ve diğer eserlerini bu çalışmanın dışında bırakacağız. Zira ihtiva ettikleri hadislerin sıhhat dereceleri bakımından el-Buhârî'nin diğer eserlerinin, Sahîh derecesinde olmadığı bilinen bir husustur. Dolayısıyla onun, Sahîh'te fezail-i a'mal, kısas, mevaiz gibi hususlarda zayıf hadisle ihticac ettiğinin ortaya konması, konu hakkındaki tezimizin doğruluğunu ispat için fazlasıyla yeterli olacaktır.
Bununla birlikte ımam el-Buhârî'nin konu hakkındaki tavrını ortaya koyan en güzel örneklerden birisi, el-Edebü'l-Müfred'in durumudur.
ımam el-Buhârî bu eserinde, istişhad, mütabaat vb. hususlar için değil, doğrudan ihticac amacıyla pek çok zayıf hadis sevketmiştir. Öyle ki, bu eserde bizzat kendisinin "münkeru'l-hadîs" olduğunu söylediği, diğer cerh-ta'dil otoriteleri tarafından "kezzâb", "metrûku'l-hadîs", "leyse bi sika", "lâ yuhteccu bih", "mechûl" gibi tabirlerle cerhedilmiş ravilerin rivayetleri mevcuttur. (Bkz. el-Leknevî, Zaferu'l-Emânî, 182 vd. (Abdülfettâh Ebû Gudde'nin yazdığı 3 numaralı dipnot.)
[5] "Vesâyâ", 9.
[6] ıbn Hacer, Fethu'l-Bârî, V, 377.
[7] ıbn Hacer, a.y.
[8] ıbn Hacer, a.y.
[9] ıbn Hacer, en-Nüket alâ Kitâbi ıbni's-Salâh, 92-3.
[10] ıbn Hacer, a.g.e., 94-5.
[11] ıbn Hacer, Hedyu's-Sârî, 440-1.
[12] ıbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, I, 163.
[13] A.g.e., VI, 383.
Bilindiği gibi el-Buhârî bu ifadeyi, cerhin en ağırına işaret etmek için kullanır. ez-Zehebî'nin naklettiğine göre (bkz. Mîzânu'l-ı'tidâl, I, 6; II, 202) el-Buhârî şöyle demiştir: "Kimin hakkında "Münkeru'l-hadis" ifadesini kullanmışsam, ondan rivayette bulunmak helal değildir."
[14] ıbn Hacer, Hedyu's-Sârî, 413 vd.
[15] ıbn Hacer, Takrîbu't-Tehzîb, 361.
[16] ıbn Hacer, Tehzzîbu't-Tehzîb, VI, 336.
[17] Bkz. ıbn Hacer, Tehzzîbu't-Tehzîb, VIII, 273.
[18] ıbn Hacer, Hedyu's-Sârî, 435.
[19] el-Buhârî, ed-Du'afâu's-Sağîr, 97.
Burada şunu belirtmeliyiz ki el-Buhârî'nin bu zat hakkında zikrettiği tek ifade, onun, Kaderiye'nin görüşlerine kail olduğunun söylendiğidir.
[20] Bir ravinin zayıf bir hadisini, sika olarak tanınan başka bir ravinin rivayetiyle birlikte zikretme işlemi hakkında kullanılan bir tabirdir. Rivayete kuvvet kazandırmak veya rivayetin bütünüyle zayıf olmadığını göstermek amacıyla yapılır.
[21] ıbn Hacer, Hedyu's-Sârî, 439.
[22] ıbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, IX, 212.
[23] ıbn Hacer, Hedyu's-Sârî, 439.
[24] ıbn Hacer, Hedyu's-Sârî, 445.
[25] ıbn Hacer, a.g.e., a.y.
[26] ıbn Teymiyye, Minhâcu's-Sünne, II, 191.
[27] ıbn Hacer, en-Nüket alâ Kitâbi ıbni's-Salâh, 138.
[28] ıbn Teymiyye'nin Risâle fî Tafdîli Ebî Bekr alâ Alî'sinden naklen Muhammed Avvâme, Zafer Ahmed et-Tehânevî (Tanevî)'nin Kavâ'id fî Ulûmi'l-Hadîs'i, 103.
[29] A.g.e., 104 vd.
[30] ıbn Hazm, el-Muhallâ, I, 68.
[31] el-Leknevî'nin Zaferu'l-Emânî'sine yazdığı ta'likler meyanında, 186.
[32] ıbn Abdilberr, et-Temhîd, I, 58.
[33] en-Nevevî, el-Ezkâr, 47.
[34] es-Sehâvî, el-Kavlu'l-Bedî', 363-4
NOT:::: Yukarida yazdigim bilgiler sadece kopyadir yani.... bunu buraya yazdirmamim sebebi Hz. Imam Ali (k.v.) Efendimiz hakkindaki hani cennet'te veya kapisinda ""La ilahe illallah Muhammedün Resulullah Aliyyün nasiru Resulullah"" veya ""La ilahe illallah Muhammedurresulullah eyyatuhu bialiyyin "" diye yazdigim hadis-i serifler zayif mi degilmi bilen varsa lütfen cevaplasin!!!!?????
Aşksız derviş olmaz, olsa da o kimse derviş sayılmaz. Derviş'in sermayesi Aşk'tır, ilmi Aşk'tır, görgüsü Aşk'tır. Arzu ve istekleri de Aşk'tır. Derviş'in canı Aşk'tır, cananı Aşk'tır, bizzat kendisi Aşik'tır.. Ves-selam!...