Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.
Alıntı sahibi ""+sw""
Peygamber efendimiz (s.a.v.) benden önce insanlar 72 fıkra idi benden sonrada 73 fıkraya ayrılacaklar , ama bunlardan sadece biri haktır...
merak ederseniz gerisini konuşa biliriz insanlar yanlış anlıyorlar onun için .... !
selam ve dua ile... !
Alıntı sahibi ""M. Ali KAYA""
Ehl-i Beytin temsilcisi bu zamanda Bediüzzaman ve onun şahs-ı manevisi olan Risale-i Nur'un hakiki talebeleridir. ona yapışan Nuh AS ın gemisine binen gibi kurtulur. Yazılan hususlar ölçü içerisinde geçerlidir. Bediüzzaman Hz. Ali RA ın bir veled-i manevisidir. Risale-i Nur Hz. Hasandan RA sonra beşinci halife-i maneviyedir. Selamlar.
Alıntı
Aziz, sıddık, çok mübarek, çok faal, çok halis, çok kıymettar kardeşim Hüsrev,
Senin bayramın ikinci gününde elime geçen mektubun bir güvercin haber veriyor gibi geldiği aynı günde beni çok müteessir eden hadise-i taarruziyeden neş et eden elemlerime, kederlerime bir merhem, bir ilaç hükmüne geçti, bu manayı hatıra getirdi: "Sana ihanet eden ehemmiyetsiz adamlara karşı, Gül ve Nur fabrikasının kahramanlarının harikulade hürmet ve ihtiramları varken, böyle bir iki vicdansızın hakaretine değil, milyonlarca düşmanların ihanetlerine karşı gelebilir ve hükümden iskat edebilir" diye kalbime geldi. Fakat kendi şahsıma baktım ki, kurumuş, çürümüş, vazifesi bitmiş bir hurma çekirdeği hükmünde iken, Risale-i Nur bahçesinde bir derece o çekirdekten tezahür eden meyvedar, muhteşem koca bir ağaç nazarıyla baktığınızı gördüm. Sizin fevkalade hüsn-ü zannınız o ağaçtan ileri geldiğini ve çekirdeğin de bir cihette, bir nevi vesile olduğu cihetinde hüsn-ü zanna mazhar olmuş gördüm.
O mektubun birinci sayfası güzeldir; ben de iştirak ediyorum. ıkinci sayfada birkaç yerde kalem karıştırdım, tadil ettim. Ezcümle: Hazret-i Hasan Radıyallahu Anhın altı aylık hilafetiyle beraber Risale-i Nur’un Cevşenü l-Kebirden ve Celcelutiyeden aldığı bir kuvvet ve feyizle vazife-i hilafetin en ehemmiyetlisi olan neşr-i hakaik-i imaniye noktasında Hazret-i Hasan Radıyallahu Anhın kısacık müddetini uzun bir zamana çevirerek tam beşinci halife nazarıyla bakabiliriz. Çünkü, adalet-i hakikiye ile bu asırda insanları mes ud edebilir bir istidatta bulunan, Risale-i Nur dur ve onun şahs-ı manevisi, Hazret-i Hasan Radıyallahu Anhın bir muavini, bir mütemmimi, bir manevi veledi hükmündedir diye senin mektubunu tadil ettim. Buna kıyasen, sana vekaleten bir iki yerde kalem karıştırdım. Fakat aynı günde mahkeme, kitaplarım içinde bana teslim ettikleri mektuplar, müsveddeleri ve onların üstünde yeşil kalemle işaretlerine göre çok ehemmiyet verdikleri o müsveddeler içinde bu size yazdığım noksan bir parçayı gördüm, fesübhanallah dedim. Mektubuna benimle cevap ver diye manasını aldım. Belki bu parça lahikaya girmiş; ben de size aynını yazıyorum.
Parça budur:
"Benim çok kusurlu şahsıma hüsn-ü zanla verdiğiniz makamlar cihetinde değil, belki vazifeye, hizmete bakıp o noktada bakmalısınız. Perde açılsa, benim baştan aşağıya kadar kusurat ile alude mahiyetim, benden kaçmaya bir vesile olur. Sizi kardeşliğimden kaçırmamak, pişman etmemek için, şahsiyetime karşı haddimin pek fevkınde tasavvur ettiğiniz makamlara irtibatınızı bağlamayınız. Ben, size nisbeten kardeşim; mürşidlik haddim değil. Üstad da değilim, belki ders arkadaşıyım. Ben, sizin kusuratıma karşı şefkatkarane dua ve himmetinize muhtacım; benden himmet beklemeniz değil, bana himmet etmenize istihkakım var. Cenab-ı Hakkın ihsan ve keremiyle, sizlerle, gayet kudsi ve gayet ehemmiyetli ve gayet kıymettar ve her ehl-i imana menfaatli bir hizmette, taksim-i mesai kaidesiyle iştirak etmişiz. Tesanüdümüzden hasıl olan bir şahs-ı manevinin fevkalade ehemmiyet ve kıymeti ve üstadlığı ve irşadı, bize kafidir.
"Madem bu zamanda, herşeyin fevkinde hizmet-i imaniye bir kudsi vazifedir. Hem kemiyet, keyfiyete nisbeten ehemmiyeti azdır. Hem muvakkat ve mütehavvil siyaset daireleri, ebedi, daimi, sabit hizmet-i imaniyeye nisbeten ehemmiyetsizdir, mikyas olmaz. Risale-i Nur’un talimatı dairesinde bize bahşettiği feyizli makamlara kanaat etmeliyiz. Haddimden fazla fevkalade hüsn-ü zan ile müfritane ali makam vermek yerine, fevkalade sadakat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlas lazımdır; onda terakki etmeliyiz. Elhak, bunda tam terakki etmişsiniz." (Parça bitti)
• • •
Alıntı
Ezcümle: Hazret-i Hasan Radıyallahu Anhın altı aylık hilafetiyle beraber Risale-i Nur’un Cevşenü l-Kebirden ve Celcelutiyeden aldığı bir kuvvet ve feyizle vazife-i hilafetin en ehemmiyetlisi olan neşr-i hakaik-i imaniye noktasında Hazret-i Hasan Radıyallahu Anhın kısacık müddetini uzun bir zamana çevirerek tam beşinci halife nazarıyla bakabiliriz.