Her canlı, her varlık bir isimle anılır. Peki, bizi yaratan Rabb’imize hangi isimle yalvaracağız, hangi isimle münacaat edeceğiz, medet isteyeceğiz, hangi isimle O’na hamdimizi sunacağız. Bu noktada, Rabb’imiz imdadımıza yetişir. Kendini nasıl isimlendirmemiz gerektiğini bize yine Kendisi bildirir. Böylece O’nu anmak, tesbih etmek, takdis etmek, bağış ve şefkatini dilemek, yardımını talep etmek için dergâhına yöneldiğimizde, ‘ne diyeceğini bilemeyen lâl halli’ bir duruma düşmekten bizi kurtarmıştır.
ışte bu güzel isimlere ‘Esmâ-i Hüsnâ’ denir. Her biri, Rabb’imizin bir sıfatını bize anlatır. Biz, sadece O’na ne isimle duâ edeceğimizi bilmekle kalmaz, bir ayna olarak yarattığı kâinat vasıtasıyla O’nu tanıma imkânı buluruz. Esmâ-i Hüsnâ hakkında pek çok eser yazıldı. şüphesiz bunlardan, günümüz insanına hitap eden, onun ihtiyaçlarını bilerek, onun esmâya ihtiyacının farkında olarak ve onun anlayacağı bir yaklaşıma sahip olan Risâle-i Nur Külliyatıdır.
Yeni Asya Neşriyat’ın yine Süleyman Kösmene’nin kalemiyle okuyucuların beğenisine sunulan ‘Risâle-i Nur’da Esmâ-i Hüsnâ’ adlı eser, her bir esmâyı ayrı ayrı ele alıp açıklamasını yapıyor. 271 isme yer verilen kitabın temel referans kaynağı Risâle-i Nur.
