"Yâsin Sûresini şefaatçi yapıp Kur’ân’ın feyzini ve bereketini isteyeceğiz." Üstadımız Muhacir Hâfız Ahmed Efendiye dedi ki: "Sen kırk bir Yâsin-i şerif oku." Muhacir Hâfız Ahmed Efendi bir kamışa okudu. O kamışı suya koydular. Daha yağmur alâmeti görünmezken, ikindi namazı vaktinde, Üstadımız, daima itimad ettiği bir hatırasına binaen Muhacir Hâfız Ahmed Efendiye söyledi ki: "Yâsin’ler tılsımı açtı; yağmur gelecek." Aynı gecede, evvelce yağmadığı Barla dairesi içine öyle yağdı ki, Üstadımızın odasının altındaki Çoban Ahmed’in bahçesindeki duvar yağmurdan yıkıldı. Halbuki Karaca Ahmed Sultan’ın arkasında ve deniz kenarında balık avlamakla meşgul şem’î ile arkadaşları bir damla yağmur görmediler. ışte bu hadise kat’iyen delalet ediyor ki, o yağmur, hizmet-i Kur’ân’la münasebettardır. O rahmet-i âmme içinde bir hususiyet var ki, Sûre-i Yâsin anahtar ve şefaatçi oldu ve yağmur kâfi miktarda yağdı." barla lahk.