Danimarka, Türkiye olur mu?
şükürler olsun ki, ıslâmı söndürmek için üfleyen ‘ifsat şebekeleri’nin nefesleri tükenirken, ıslâm parlıyor, yayılıyor ve daha geniş kitlelere ulaşıyor. Başta Avrupa olmak üzere bütün dünya ülkelerinden müsbet mânâda sevindirici haberler duyuluyor.
Tabiî ki ‘tek bir çiçekle bahar gelmez,’ ama herhangi ‘bir çiçek’ açmayınca da yine bahar gelmez. Bu bakımdan, dünya ülkelerinden gelen ıslâmın yayılmasıyla ilgili haberleri, ne olduğundan fazla abartmalı, ne de görmezden gelmeli. Doğrusu, hadiseleri olduğu gibi nakletmek, böyle haberleri ümit ve şevk kaynağı olarak görmektir.
Peki ne olmuş da özellikle Danimarka’da ıslâm daha hızlı yayılmaya, tanınmaya başlamış? Aynen Amerika’da yaşanan 11 Eylül benzeri bir ‘provokasyon’ da Danimarka’da sahneye konulmuştu da ondan. Hatırlamak lâzım; 30 Eylül 2005 tarihinde Danimarka’da yayınlanan bir gazete Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) 12 ayrı karikatürünü yayınlamıştı. Karikatürü yayınlayanların ya da yayınlatan ‘ifsat şebekeleri’nin maksadı, bu yolla insanları ıslâmdan uzaklaştırmak, ıslâmı ‘terör’ ile birlikte görmek ve göstermek istemekti.
Allah’ın nasibine bakınız ki; Avrupa’da şimdi, “Danimarka Türkiye olur mu?” sorusu tartışılıyormuş. Karikatürler yoluyla insanları ıslâmdan uzaklaştırmak isteyenler, maksatlarının aksiyle tokat yemek üzere. Kopenhag Üniversitesince yapılan araştırmaya göre, özellikle 13-19 yaş arasındaki gençlerin ıslâma ilgisi artıyormuş. (Yeni Aktüel, 11-17 Ekim 2007)
Yine araştırmalara göre, Danimarka nüfusunun yüzde 3,5’ini çeşitli ülkelerden Müslümanlar oluşturuyor. Ayrıca isteyen her dinî topluluk özel dinî okullar da açabiliyor. Danimarka’da ıslâmın yükselişi, 1990’larda başlamış. Ülkenin en ünlü ıslâm uzmanlarından Prof. Simonsen, Danimarka ve ıslâm ilişkisini şöyle değerlendiriyor: “1960’ların ortalarından itibaren ülkeye gelen ‘misafir işçiler’ ve 1980’lerde savaş nedeniyle ülkelerini terk eden Bosnalı, Somalili, Iraklı vs. mülteciler Avrupa değerlerinden korunmak için ıslâmı çok kapalı yaşadı. ‘Geçici’ gözüyle bakılan işçiler, 1990’larda anavatanlarına geri dönmeyeceklerini anladı.”
17 yaşındayken Müslüman olan Danimarkalı Maria Kirstiansesn, “Erkekler için kapanmıyorum. Sadece dinimi daha farkında olarak yaşamak istiyorum; bir de, insanların Müslümanlara yönelik bakışını değiştirmek (istiyorum.) Üniversitede doktora yapıyor ve ders veriyorum, insanların kafasındaki ‘Danimarkalı Müslüman’ imajını bozuyorum. Önyargılar var. Meselâ ağebeyim 10 yıldır beni görmüyor” diyor. (agd.)
25 yıl önce ıslâma teslim olan ve ilk kez Danimarka dilinde Cuma hutbesi okuyan imam Abdulvahid Pedersen de şöyle konuşmuş: “Danimarkalıların tümü ıslâm hakkında aynı şeyi düşünüyorlar. Fakat ıslâmı düşman olarak göstermeye çalışan, çok ciddî bir lobi var. Beni asıl ürküten, bu tarz lobileri yürütenler hükümette, mecliste yer alıp sürekli korku ve paniği körüklüyorlar. Fakat uyguladıkları yanlış politikalar ve söylemlerle toplumlara inanılmaz zarar veriyorlar. (...) Bu nefreti provoke edenler aslında kendilerini vuruyor.”
“Doğru ıslâm ve ıslâma lâyık doğruluk” ıslâm dünyası tarafından ortaya konulabilirse, Danimarka da, başka ülkeler de ıslâma teslim olmaya devam eder inşallah...
19.10.2007
Faruk Çakır
E-Posta: cakir@yeniasya.com.tr
