Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

14.06.2007, 15:51

Menderes ile Erdoğan Benzeşiyor mu?

Geçen bir yazı ile bir reklam dikkatimi çekti. Zaman gazetesi yazarı Yeni şafak’tan aktardığı bir hatıra yazısıyla Rahmetli Adnan Menderes ile Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı denk tutmuş. Aynı habere, Haber7’nin internet sitesinde rasltadım. Yine TGTV’nin Menderes- Özal ve Erdoğan’ı yan yana getiren resimde “Demokrasinin Yıldızları” ilan edilmiş. Atatürk’ün açtığı yolda bayraklaşan liderler olarak sunulmuş. Bilmiyorum dahası var mı?

“Bunlar bir tevafukmudur?” ,diye düşündüm. Neden birden –birileri- Erdoğan ile Menderes arasında bir benzerlik kurmaya çalıştığını anlamak istedim?

Sanırım ortada profesyonel bir propoganda var. Planlı ve programlı. Hedef kitlesi belli olan!

Türkiyenin seçmeninin eğilimlerini bilmek için derin bir araştırmaya ,aman aman, bir profesör olmaya lüzum yok. Herkez bilir ki Türkiye’de yüzde yetmişe varan bir sağ eğilim var. Bunların bir kısmı marjinal olmakla beraber, geneli merkez sağ seçmeni denilen Demokrat saçmenlerdir.
Hal böyle olunca; Merkez Sağa talip çok oluyor. Müstebitte, marjinalde, demokratta merkez sağ partilerde kendine yer bulmak istiyor. Çünkü, pasta büyük... Öyle oluyor ki marjinal bir parti yada darbe ürünü bir parti bu pastadan pay almak için Merkez Sağ elbisesi giyebiliyor.

Yine, hal böyle olunca; Türkiye son 26 sene Merkez Sağ’a oturmak isteyen partilerin mücadelesine sahne oldu. Biribirleri ile yapatıkları amansız mücadeleler Türkiye’nin senelerini kaybettirdi. Olan halka ve demokrasiye oldu. Bu mücadeleler -kimi zaman- seçmeni küstürüp marjinal kesime kaydırabildi. Bu da ekonomik buhranları, darbeleri ve muhtıraları getirdi.

Günüzüme baktığımızda; düne kadar biribirileri ile giriştikleri amansız rekabetle bilinen iki Merkez Sağ partisi –eski günleri- unutarak birleşmek niyeti ile ciddi adımlar attı. Her ne kadar başarılı olmak mümkün olmadı ise de ANAP, DYP lehine seçimden çekildi. Zaten; DYP’de daha önce her zaman misyon olarak kabul ettiği Menderesin Demokrat Parti’sinin ismini aldı.

Böylece yeni bir sürece girildi. Ancak, bu birleşme girişimi daha başlangıçta bazı talihsizliklerle karşılaştı. ıki parti liderleri arasında dialogların ciddileştiği zamana denk gelen Cumhurbaşkanlığı seçimleri vardı. Her iki partide Mecliste ki oylamaya girmeyerek diğer Merkez Sağ partisi olan AKP’nin çabalarını akim bıraktı. Devamında Muhtıra geldi. Ardın da Anayasa Mahkemesi 367 şartı getirince Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılması imkanasız hale geldi. Hükümet derhal -baskın denilecek- bir seçim kararı aldı.

Bundan sonra AKP ve medyası DYP ve ANAP’ı hedef alan yazılar yazmaya başladı. Kısa süre içinde öyle oldu ki herşey bu iki parti üstüne kaldı.Halkta bu iki parti aleyhine infial uyandırıldı. Derin yaralar aldılar. Bu durum birleşme hazırlığında ki iki Merkez Sağ Partisinin çabalarını sonuçsuz bıraktı. Birleşme –başka sebepler de eklenince- gerçekleşemedi.

AKP’nin talihi mi yaver gitti, yoksa hesab etmiş miydi, bilinmez; ancak, son olaylar ekmeğine yağ sürdü. Anketlerde yüzde 23’ lere gerileyen ve gün geçtikçe eriyen oyu yüzde 40’lara ulaştı.

AKP’nin talihli olduğunu varsayarsak bile, durumdan vazife çıkarmayı bildi. CHP ile pek fazla oynamadan, gizli- açık, dolaylı-dolaysız, hemen hemen bütün propogandalarını en büyük pasta için, Merkez Sağ’da ki rakiblerini bitirmek niyetine bina etti.

ışte Menderes ile Erdoğa’nın denkleştirilmesi operasyonu böyle dolaylı bir propogandanın ürünüdür ve amaç yeniden canlanan DP’nin AKP’den alması muhtemel olan oylara adres tayin etmek içindir. Aslında hiç bir zaman Mendersin misyonunu sahiplenmeyen Erdoğan’ın böyle parlatılması bir gariblik abidesi olarak tarihte yerini alacaktır.

Ben de bu propoganda da halktan biri olarak üstüme düşeni yaptım. Gerçekten de “Menderes ile Erdoğan denk mi?” diye düşündüm.

ışte Menderes ile Erdoğan arasında ki benzerlikler:

Gelir gelemez Ezanı aslına çeviren bir Menderes, “baş örtüsü benim sorunum” değil, diyen bir Erdoğan.

Demokrasiyi amaç edinen bir Menderes, demokrasiyi araç gören ve 312. Maddenin mimarı bir Erdoğan.

Demokratikleşme için istibdat ile mücadele eden Menderes, medyaya yaranmak için zinayı suç olmaktan çıkaran ve sokalarda içki içmeyi serbest bırakan ve bikinili kadınların bilboardlara konululmasını demokrasi adına hoş gören ;ama 12 yaşından küçüklerin dinini öğrenmesini yasaklayan kanunu kaldırmaya dahi çalışmayan ve okulda namaz kılan öğrencilerin hak ve hürriyetlerini teslim için kılını kıpırdatmayan bir Erdoğan

Yeter, söz milletin, diyen Menderes, Cumhurun başkanını cumhurdan streteiji bahanesi ile son ana saklayan bir Erdoğan.

Yakasına yapışan üniversiteli bir gencin(Baykal) “Demokrasi istiyoruz” sözüne; “Demokrasi olmasa sen başbakanın yakasına yapışabilir miydin?”, diye nazik cevap veren bir Menderes, ekonomik sıkıntıda olan çiftçi bir vatandaşa “Artistlik yapma! Al ananı da git ul...”, diyen bir Erdoğan.

Halka daha önceki iktidarların göstermediği bir yakınlık ve ilgi göstermiş bir Menderes, oğluna iş isteyen bir babaya “senin oğlun da işsiz kalsın” diyen ve sadece AKP’li seçmenlerin başbakanı olmuş bir Erdoğan.

Neyse 22 Temmuz yaklaşıyor. Bakalım halk ne diyecek?

2

14.06.2007, 18:15

Re: Menderes ile Erdoğan Benzeşiyor mu?

Alıntı sahibi ""yüzonbir""


ışte Menderes ile Erdoğan arasında ki benzerlikler:

Gelir gelemez Ezanı aslına çeviren bir Menderes, “baş örtüsü benim sorunum” değil, diyen bir Erdoğan.

Demokrasiyi amaç edinen bir Menderes, demokrasiyi araç gören ve 312. Maddenin mimarı bir Erdoğan.

Demokratikleşme için istibdat ile mücadele eden Menderes, medyaya yaranmak için zinayı suç olmaktan çıkaran ve sokalarda içki içmeyi serbest bırakan ve bikinili kadınların bilboardlara konululmasını demokrasi adına hoş gören ;ama 12 yaşından küçüklerin dinini öğrenmesini yasaklayan kanunu kaldırmaya dahi çalışmayan ve okulda namaz kılan öğrencilerin hak ve hürriyetlerini teslim için kılını kıpırdatmayan bir Erdoğan

Yeter, söz milletin, diyen Menderes, Cumhurun başkanını cumhurdan streteiji bahanesi ile son ana saklayan bir Erdoğan.

Yakasına yapışan üniversiteli bir gencin(Baykal) “Demokrasi istiyoruz” sözüne; “Demokrasi olmasa sen başbakanın yakasına yapışabilir miydin?”, diye nazik cevap veren bir Menderes, ekonomik sıkıntıda olan çiftçi bir vatandaşa “Artistlik yapma! Al ananı da git ul...”, diyen bir Erdoğan.

Halka daha önceki iktidarların göstermediği bir yakınlık ve ilgi göstermiş bir Menderes, oğluna iş isteyen bir babaya “senin oğlun da işsiz kalsın” diyen ve sadece AKP’li seçmenlerin başbakanı olmuş bir Erdoğan.

Neyse 22 Temmuz yaklaşıyor. Bakalım halk ne diyecek?



Sayın Erdoğan çok demokratmış canım(!)
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

3

14.06.2007, 18:46

-ılk kez ısrailli iş adamına gizli bir şekilde 800 milyon Dolar kaynak aktarıldı.

-ılk defa bir başbakan Yahudiliğin önemli işaretlerinden olan “Yedi Kollu şamdan”ın önünde röportaj verdi.

-ılk defa tarımsal üretimde dış ticaret açığı ortaya çıktı.

-ılk defa bir Başbakan faizin dünya gerçeği olduğunu söyledi.

-ılk defa Petrol Kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verildi.

-ılk defa zina suç olmaktan çıkarıldı.

-ılk defa kapkaç diye bir sektör ortaya çıktı.

-ılk defa bir Başbakan çiftçilere “Gözünü toprak doyursun” dedi.

-ılk defa bir Başbakan Müslüman topraklarını işgal eden Hıristiyan ABD askerlerinin “sağ salim” ülkelerine dönmeleri için dua ettiğini açıkladı.

-ılk defa bir Başbakan “Bir dönem dini kullandık” dedi.

-ılk defa iletişim sektörünün tamamı yabancıların kontrolüne geçti.


-ılk defa IMF “Türkiye ekonomisi cehennemde” dedi.

-ılk defa bir cami kiliseye çevrildi.

-ılk defa camilere yakın yerlerde meyhane açma mesafesi yüz metreye düştü.

-ılk defa bir Başbakan Yahudi Think Tank kuruluşundan “Üstün Cesaret Ödülü” aldı.

-ılk defa Türk askerinin başına ABD güçlerince çuval geçirildi.

-ılk defa TBMM tarafından tezkerenin red edilmesine rağmen Dışişleri Bakanlığı genelgesi ile savaş araç ve gereçleri Türkiye üzerinden Irak’a aktarıldı.

-ılk defa bir Başbakan Başdanışmanı Amerikalılara Başbakan için “Bu adamı kullanın, dini inancı size yardımcı olacaktır, onu süpürge deliğinden aşağı atmayın” dedi.

-ılk defa bir Türkiye Başbakanı, ıslam dünyasının sınırlarını değiştirecek BOP’un yani Büyük ısrail Projesi’nin Eşbaşkanı oldu.

-ılk defa onun zamanında Namaz terorist bir muamele gördü ve sesleri çıkmadı

- ılk defa bir Başbakan baş örtüsü bizim meselemiz ,değil dedi.

Bir Forumdan Alıntı
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

4

14.06.2007, 18:53

diğer görüşlere de yer verelim değil mi...


O gün başbakan biraz kırgın, şaşkın ve öfkeliydi. Ancak böyle olmasına rağmen duruşundan bir şey yitirmemişti. Grup toplantısının yapıldığı salonda kürsüye geldi ve tarihe geçecek şu konuşmayı tane tane yaptı:
"Artık herkes biliyor ki; halk, iktidarı elinde tutan küçük bir zümrenin elinde oyuncak haline gelmiştir. Haşmetlilerin(!) işareti ile aydınların, kalem sahiplerinin, devlet adamları öldürülmüş ya da zindanlarda çürütülmüşlerdir. Bu terör havasının halkta meydana getirdiği eziklik duygusundan cesaret alınarak halka başıbozuk (cahil) denmiştir. şimdi size soruyorum: Bu derece hakir gördükleri ve başıbozuk telakki ettikleri halka idareyi devretmek ve bunu hazmetmek bunlar için kolay mı oldu zannediyorsunuz?

Kıymetli arkadaşlarım! Uzun zaman sonra sivil yönetim kurulmuş, insan haysiyet ve şerefine yakışır bir şekilde ekonomik, sosyal ve manevi alanda bu milletin yüzünü güldürecek bir hükümet iş başına gelmiştir. Bu memlekette daha yakın zamana kadar totaliter bir idarenin hüküm sürmüş olduğunu ve devlet memurlarının büyük çoğunluğunun böyle bir idarenin gereklerine, isteklerine göre yetiştirilmeye çalışılmış bulunduğunu hatırlayabilirsiniz. Dün olduğu gibi bugün de halktan uzak, silah himayesinde çalışmayı tercih eden kalem sahiplerinin, sözümona ilim adamlarının ve idarecilerin olduğu herkesin malumudur. Bahsettiğimiz zümre, düşmanlarımızla söz birliği içinde cennet haline gelmeye müsait olan Türkiye'mizin çehresini değiştirmeye uğraşanları imha ve bertaraf etmeyi kendilerine amaç edinmişlerdi. Çünkü Türkiye'de artık başıbozukluk yoktur. (...) Bu durum, dünün diktatör (zihniyetindeki)lerini çileden çıkarmaktadır. Kurdun koyun postuna bürünmesi gibi kendilerini demokrasi -ve cumhuriyet- havarisi gösterip karşımıza çıkıyorlar ve halkımızı bu nimetlerden mahrum etmek için her türlü hileyi, entrikayı mubah görüyorlar. Cenab-ı Hak, Türk milletini bunların ihtiras ve şerrinden korusun!"

Başbakan, bir yudum su içti ve kalabalığı dikkatle süzdükten sonra siyaset yoluyla kendilerini alt edemeyenlerin oyunlarına da işaret etti: "(Rakiplerimiz ve işbirlikçileri) Üniversiteye gidecekler, profesörlere, 'fetvalarınızı hazırlayın' diyecekler. Kumandanlara gidecekler, 'eskiden beri himayenizde çalışmayı büyük bir şevkle arzu eden biz bendelerinizin hulus-u kalb ile arz etmek istediğimiz husus şudur ki; bu memleketi ancak sizler idare edebilirsiniz' diyecekler. 'Müdahale (ihtilal) zamanınız gelmiştir' diyecekler. 'Milletten korkmayınız, onlar koyun sürüsüdür' diyecekler. Arkanızdan gelecektir diyecekler. Ve Kızılay Sıhhiye'de öylesine bir toz duman koparabileceklerdir ki; memleket o toz duman içinde kaybolabilecektir. Vicdanları sızlamadan bu aziz milletin saadet ve refah yolunda kat ettiği mesafeyi yarıda bıraktırarak milletin önüne ıskender seddi gibi bir set çekebileceklerdir. Milletin ulaşmak istediği hedefi unutturabilecekler, o cehennem çukurlarının içine bu aziz milleti tekrar sokmak için silah ve süngüleri kullanabileceklerdir.

Çok muhterem arkadaşlarım; Benim iddia ve tahlillerimin delilleri ortadadır kanaatindeyim. Netice olarak önümüzde iki yol vardır. Daha önce denenmiş o meş'um ve menhus gelenekleri bırakarak herhangi bir müessesenin imtiyazlı zümrenin himayesine girmeyerek milleti refaha götürmek. Bu yolda yürümek istiyorsanız sizinle beraberim. Diğer bir yol ise zinde kuvvet (askerî cunta) dedikleri şeyin desteğini alıp, milleti cehennemî bir havada yaşatmaktır. Bu yolu tercih ederseniz sizinle beraber değilim."

Okuduğunuz satırlar, Başbakanımız Erdoğan'ın kendi parti grubunda yaptığı bir konuşma değildir! Yaklaşık 50 yıl önce merhum Başbakan Adnan Menderes'in yaptığı bir konuşmadır. Bugün olanlara bakıldığında rollerin aynı, aktörlerin farklı olduğunu görmek insanı dehşete düşürüyor ve bir toplumun akıl tutulmasının bu kadar uzun yıllar sürmesi insanı kahrediyor. Sevgili dostumuz, Yeni şafak yazarı Yusuf Kaplan'ın sütunlarına taşıdığı bu tarihî konuşmanın daha geniş kitlelere aktarılması boynumuzun borcu oldu. ısterseniz ibret alın, tarih ve tekerrür ile ilgili vecizeler gelsin aklınıza, isterseniz "bu tabloyu değiştirmek için biz ne yaptık?" sorgulaması yapın.

Ben öyle yaptım çünkü...


M. Nedim Hazar
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

5

14.06.2007, 19:04

Alkan kardeş bu makaleyi okudum. Zaten yüzonbir bu makaleyi kast etmiş. ıyi oku cevap ona.

Bu arada yazar Menderes ile Erdoğan'ı tamamen duygusal olarak biri birine benzetmiş.. ılmi hiç bir yanı yok.
Zaten makale değil. Bir çaba ürünü zorlama olmuş.

Beni de Erol Evgin'e benzetiyorlar. Yanlız benim sesim karga gibi. :mrgreen:

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

6

14.06.2007, 22:29

:mrgreen:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

7

18.06.2007, 16:27

Erdoğan menderesi misli misli katlar..

menderes nerde erdoğana benzemek nerde...

hiç menderes erdoğana benzer mi?

üstad menderesin arkasında olmasaydı..menderesin hali ne olurdu..

erdoğanın eksiği üstad gibi bir zatın arkasında olmayışı..

amma şahsi manevinin kuvvetini arkasına almış bulunuyor..

almış olmasaydı..şimdi hapisde veya sürgündeydi..

arif olan elbet anlar..bizi..
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

8

18.06.2007, 17:51

evet katılıyorum ve diyorum ki akp şahıs partisi değil şahsı manevi partisidir, bu sayede ayakta güçlü duruyor. menderes üstadın sözünden çıktı ,üstad desteğini çekti ve sonrası malum...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

9

18.06.2007, 18:59

Bugün gördüğüm en büyük 2 cerbeze peşpeşe gelmiş :roll:

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

10

18.06.2007, 22:04

Eskiden bize demokratlari destekliyoruz diye kiziyorlardi. Simdi bizden demokrat kesildiler. Nasil isdir bu anlamadim?
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

11

18.06.2007, 22:15

Demokrasi küfür rejimidir, diyenleri çok iyi hatırlıyorum. Hatta bunu için ortalığı nasıl karıştırdıklarını da çok iyi hatırlıyorum
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

12

19.06.2007, 09:43

Alıntı sahibi ""talhagenc""

Bugün gördüğüm en büyük 2 cerbeze peşpeşe gelmiş :roll:


senin ilmine göre cerbezedir..

hem sen cerbezenin ne olduğunu bilirmisin?

bilmezsin..
niçin..

çünkü aklın cerbezeyle bakıyor,cerbezeyle karar veriyor..

önce şu cerbeze aklını tedavi edersen çok kazanırsın..

sanma ki bizdede yok..var amma senin ki kadar değil..

menderes üstadı konya ziyaretinden men etmiş..

ettiği anda üstad desteği elinde çekmiş..çekince elini yuvarlatarak ben gidince böyle olacaklar demiş..

ve öyle olmuş..

akp neden ayakta..arkasında şahsı manevi vardır..
şimdi şahsi manevi akp arkasında..

olmasaydı muhtıraya karşı dik duramazdı..destekde görmezdi..

hele çoktan bitmişti..

akp bitmediğine göre..dik olarak hala ayakda durduğuna göre..

şahsi manevi destekliyor..

delil mi istersin bak anketlere hala birinci..

inanmıyorsan 23 temmuzu bekle

kim haklı görelim..
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

13

19.06.2007, 12:01

Alıntı sahibi ""Hulusi5""

Alıntı sahibi ""talhagenc""

Bugün gördüğüm en büyük 2 cerbeze peşpeşe gelmiş :roll:


senin ilmine göre cerbezedir..

hem sen cerbezenin ne olduğunu bilirmisin?

bilmezsin..
niçin..

çünkü aklın cerbezeyle bakıyor,cerbezeyle karar veriyor..

önce şu cerbeze aklını tedavi edersen çok kazanırsın..

sanma ki bizdede yok..var amma senin ki kadar değil..

menderes üstadı konya ziyaretinden men etmiş..

ettiği anda üstad desteği elinde çekmiş..çekince elini yuvarlatarak ben gidince böyle olacaklar demiş..

ve öyle olmuş..

akp neden ayakta..arkasında şahsı manevi vardır..
şimdi şahsi manevi akp arkasında..

olmasaydı muhtıraya karşı dik duramazdı..destekde görmezdi..

hele çoktan bitmişti..

akp bitmediğine göre..dik olarak hala ayakda durduğuna göre..

şahsi manevi destekliyor..

delil mi istersin bak anketlere hala birinci..

inanmıyorsan 23 temmuzu bekle

kim haklı görelim..


Bu yazdıkların inanamadım. Yahu sen milleti cerbeze ile suçlama hakkına nerden sahip oluyorsun. Kimsin sen ya!

Hangi şahs-ı manevi AKP'nin arkasında kardeş. Risale-i Nur şahs-ı manevisi mi? Ispatla göster. Biz Risaleleri bilmiyoruz buyurun öğret.

Ispatlıayamıyorsan en iyisi sen siyaset girme. Hiç bir şey anlamıyorsun. Zira, anlamadığın en kirli şekli ile yapmandan belli.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

14

19.06.2007, 14:49

Hulusi5 kardeşim kırıcı mı konuşalım seninle, bunu mu istiyorsun?

Alıntı sahibi ""Hulusi5""


Erdoğan menderesi misli misli katlar..

menderes nerde erdoğana benzemek nerde...

hiç menderes erdoğana benzer mi?

üstad menderesin arkasında olmasaydı..menderesin hali ne olurdu..

erdoğanın eksiği üstad gibi bir zatın arkasında olmayışı..



Bu sözleri ilim sahibi olan bir Nur Talebesi asla söylemez. Allah senden önce bana hidayet ve istikamet nasip eyler inşallah.

15

19.06.2007, 23:18

ne olmuş öyle demeyle acep

Alıntı sahibi ""Hulusi5""


Erdoğan menderesi misli misli katlar..

menderes nerde erdoğana benzemek nerde...

hiç menderes erdoğana benzer mi?

üstad menderesin arkasında olmasaydı..menderesin hali ne olurdu..

erdoğanın eksiği üstad gibi bir zatın arkasında olmayışı..



Bu sözleri ilim sahibi olan bir Nur Talebesi asla söylemez. Allah senden önce bana hidayet ve istikamet nasip eyler inşallah.[/quote]

acep hulusi 5 abim bu sözüyle haram veya büyük günahlardan birini işlemiş olabilirmi talhagenç veya ceka kardeş....,yada şöyle söyleyeyim demokrat parti islamın şartımıdır acaba neden bu kadar üstüne gidiliyor kaçtanede demokrat adayı çözümü kaçmada bulmuş ve adaylıktan çekilmiş.

16

19.06.2007, 23:27

Güzel bir alıntı

TARAFGıRLığı TERK ESASI
Müslümanlar arasında tarafgirliğin olmaması bir esastır.


Beşeriyet dünyasında din-i hakkın mütecaviz düşmanları da bulunduğun­dan, inanan ve inanmayanlar arasında bîtaraflık olamaz. Fakat mü’minler arasında ise katiyyen tarafgirlik olamaz, olmamalı. Hususan ahirzamanda tarafgirlik hissiyatının artacağına dikkat çeken Bediüzzaman Hazretleri der ki:

1- «Mü’minlerde nifak ve şikak, kin ve adâ­vete sebebiyet veren tarafgirlik ve inat ve haset, ha­kikatçe ve hikmetçe ve in­saniyet-i kübrâ olan ıslâmiyetçe ve hayat-ı şahsiyece ve ha­yat-ı içti­maiyece ve hayat-ı mâneviyece çirkin ve merdut­tur, muzır ve zulümdür ve hayat-ı beşe­riye için zehir­dir.» (Mektubat sh: 262)
Tarafgirliğin düşmanlıklara, ayrılıklara sebep olacağı ve ferdi ve cemiyeti zehirliyeceği nazara verilmiştir.

2- «Gördüm ki, siyaset cereyanlarında, hem mu­va­fıkta, hem muhalifte o nurların âşıkları var. Bütün siya­set cereyanlarının ve tarafgirliklerin çok fev­kinde ve onların garazkârâne telâkki­yatlarından mü­berrâ ve sâfi olan bir makamda verilen ders-i Kur’ân ve gösteri­len envâr-ı Kur’âniyeden hiçbir taraf ve hiçbir kı­sım çe­kinmemek ve itham etmemek gerektir—meğer dinsizliği ve zendekayı siyaset zannedip ona tarafgirlik eden in­san suretinde şey­tanlar ola veya beşer kıyafe­tinde hay­vanlar ola!
Elhamdü lillâh, siyasetten tecerrüd sebebiyle, Kur’ân’ın el­mas gibi hakikatlerini propaganda-i siyaset it­tihamı altında cam parçalarının kıymetine indirme­dim. Belki, gittikçe o elmaslar kıymetlerini her taife­nin naza­rında parlak bir tarzda ziyadeleştiri­yor.» (Mektubat sh: 49)
Bu zamanda batıdan gelen siyaset hayatının tarafgirliği aşırı şekilde tahrik ettiği Kur’an hizmetkarları nın müslümanlar arasındaki bu tehlikeden uzak durmaları gerekmektedir.

3- «Câ-yı dikkat bir hadise: Bir zaman, bu garaz­kâ­râne ta­rafgirlik neticesi olarak gördüm ki, müte­dey­yin bir ehl-i ilim, fikr-i siyasîsine muhalif bir âlim-i sa­lihi, tekfir dere­cesinde tezyif etti. Ve kendi fikrinde olan bir münafığı, hürmetkârâne medhetti. ışte, siyasetin bu fena netice­lerinden ürktüm, Eûzü billâhi mine’ş-şey­tâni ve’s-siyaseti dedim, o zamandan beri hayat-ı siyasi­yeden çekildim.» (Mektubat sh: 267)
Bu zamandaki siyasetin insanı nelere götürebileceği anlatılmıştır. Fakat bazı adamları da görüyoruz ki, bu menfi düsturu hep karşısındaki rakiplerine kullanmışlar, kendilerine hiç tatbik etmeyerek aynı hataya düşmüşlerdir.

4- «Mesleğimiz, sırr-ı ihlâsa dayanıp, hakaik-i ima­niye ol­duğu için, hayat-ı dünyaya, hayat-ı içtima­iyeye mecbur olmadan karışmamak ve rekabet ve ta­rafgirliğe ve mübarezeye sevk eden hâlâttan te­cerrüt etmeye mes­leğimiz itibarıyla mec­buruz. Binler teessüf ki, şimdi müthiş yılanların hücumuna mâ­ruz biçare ehl-i ilim ve ehl-i diyanet, sineklerin ısır­ması gibi cüz’î kusuratı bahane ederek, birbirini ten­kitle, yılanların ve zındık mü­nafıkların tahribatlarına ve kendilerini onların eliyle öldürmesine yardım edi­yor­lar.» (Kastamonu Lâhikası sh: 246)

5- «Risale-i Nur, dünyada her cereyanın fevkinde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, bir ta­rafa tâbi ve dahil olmaz. Belki mütecaviz dinsizlere karşı haklı tarafa yardımcı olur ve dost olur ve ihtiyat kuvveti hük­münde onlara bir nokta-i istinat olur. Fakat siyaset hesa­bına değil, belki Nur’ların intişarı ve maslahatı he­sabına, bazı kardeşler, Nurlar namına de­ğil, belki kendi şahıs­ları namına girebilir. Hususan, mübarek Isparta’nın şimdiye ka­dar Nurlar medresesi olması ve muarızların dahi ona çok ilişme­mesi nokta­sında, da­hilde tarafgirane vaziyet almamak, mu­terizle­rin nedametine ve hakikate dönme­lerine bir vesile olabilir.» (Emirdağ Lâhikası-l sh: 160)

6- «Nur şakirdleri, hiç siyasete karışmadılar, hiç­bir partiye girmediler. Çünkü iman, mâl-ı umumîdir. Her ta­ifede muhtaçları ve sahipleri vardır. Tarafgirlik gi­remez. Yalnız küfre, zende­kaya, dalâlete karşı cephe alır. Nur mesleğinde, mü’minlerin uhuvveti esastır.» (Emirdağ Lâhikası-l sh: 180)

7- «Risale-i Nur’un bu kadar muarızlarına muka­bil en büyük kuvveti ihlâs olduğundan ve dünyanın hiç­bir şeyine âlet olmadığı gibi, tarafgirlik hissiya­tına bina edi­len cereyanlara, hu­susan siyasete te­mas eden cereyan­larla alâkadar olmaz. Çünkü tarafgirlik damarı ihlâsı kı­rar, hakikati değiş­ti­rir.» (Emirdağ Lâhikası-l sh: 272)

8- «ıman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz. Dostdüşman, derste far­ketmez. Halbuki siya­set tarafgirliği, bu mânâyı zedeler, ihlâs kırılır. Onun içindir ki, Nurcular em­salsiz işkencelere ve sıkıntılara ta­hammül edip Nuru hiçbir şeye âlet etmediler. Siyaset to­puzuna el atmadı­lar.» (Emirdağ Lâhikası-ll sh: 36)

9- «Milletin her tabakası, muvafıkı ve muhalifi, me­muru ve âmisinin o hakikatlerde hisseleri var ve on­lara muhtaçtırlar. Risale-i Nur şakirdleri, tam bî­tarafane kal­mak için siya­seti ve maddî müba­rezeyi tam bırakmak ve hiç karışma­mak lâzım gelmiş.» (şualar sh: 362)

10- «Risale-i Nur’un vazifesi imanı kuvvetlendi­rip kurtar­maktır. Dost ve düşmanı tefrik etmeye­rek hizmet-i imani­yeyi hiçbir tarafgirlik girme­ye­rek yapmaya mü­kellefiz.» (şualar sh: 393)

11- «Mâbeynimizdeki hakikî ve uhrevî uhuv­vet, gü­cenmek ve tarafgirlik kaldırmaz.» (şualar sh: 498)

12- «“Tahtieci ( hata arayıcı ) hubb-u ne­fisten neş’et eden, inhisar zihniyeti illetiyle maluldür. Ve Kur’anın camiiyetinden ve umum tabakat-ı beşere şümul-ü hitabından gafletle mes’uldür. Hem Tahtiecilik fikri, su-i zan ve tarafgirlik hissinin menbaı ol­duğun­dan, ıslâmda lâzım olan tesanüd-ü ervah, tevhid-i kulûb, tahâbüb ve teavüne bü­yük rahneler açmıştır. Halbuki hüsn-ü zanla, muhabbet ve vah­detle me’muruz.” (S.T.ı.30)
ıslâm dünyasında tarafgirlik şiddetle yasaklanır­ken, müslü­manın ıslâma taraftarlığı da esas alınmıştır.

13- «Sözler, tûbâ-i Cennetin meyveleri gibi tatlı ve güzel olan iman ve ıslâmiyetin meyvelerini ve sa­adet-i dâ­reynin mehâsini gibi hoş ve şirin öyle netice­lerini gös­ter­mişler ki, görenlere ve tanı­yanlara nihayet­siz bir ta­rafgir­lik ve iltizam ve teslim hissini verir. Ve silsile-i mevcudat gibi kuvvetli ve zerrat gibi kesretli iman ve ıslâmın bur­hanlarını göstermişler ki, nihayet­siz bir iz’an ve kuvvet-i iman verirler. Hattâ, bazı defa Evrâd-ı şah-ı Nakşibendîde şehadet getirdiğim vakit,
عَلَى ذَلِكَ نَحْىَ وَ عَلَيْهِ نَمُوتُ وَ عَلَيْهِ نُبْعَثُ غَدًا dediğim za­man nihayet­siz bir ta­rafgirlik hissediyorum.» (Mektubat sh: 35)

14- «Evet, Âl-i Beytin efradı ise, itikad ve iman hu­su­sunda sairlerden çok ileri olmasa da, yine tes­lim, iltizam ve taraf­girlikte çok ileridedirler. Çünkü ıslâmiyete fıtra­ten, nes­len ve cibilliyeten taraftardırlar. Cibillî taraftar­lık zayıf ve şan­sız, hattâ haksız da olsa bırakılmaz. Nerede kaldı ki, gayet kuvvetli, gayet hakikatli, gayet şanlı bütün sil­sile-i ecdadı bağ­landığı ve şeref kazandığı ve canlarını feda ettikleri bir hakikate taraftarlık, ne kadar esaslı ve fıtrî olduğunu bilbedâhe hisseden bir zat, hiç taraftarlığı bırakır mı?
Ehl-i Beyt, işte bu şiddet-i il­tizam ve fıtrî ıslâmiyet cihetiyle, din-i ıslâm lehinde ednâ bir emâreyi kuvvetli bir burhan gibi kabul eder. Çünkü fıtrî taraftardır. Başkası ise, kuvvetli bir bur­han ile sonra ilti­zam eder.» (Lem’alar sh: 22)

15- «Sünnet-i Seniyyenin herbir nev’ine ta­mamen bilfiil ittibâ etmek, ehass-ı havassa dahi ancak müyesser olur. Ona bilfiil olmasa da, binniyet, bil­kast, taraftarâne ve iltizamkârâne talip olmak, herkesin elinden gelir.» (Lem’alar sh: 56)

16- «Dostun hassası ve şartı budur ki: Kat’iyen Sözlere ve en­vâr-ı Kur’âniyeye dair olan hizmetimize ciddî taraf­tar olsun ve haksızlığa ve bid’alara ve dalâlete kalben ta­raf­tar olmasın kendine de istifa­deye çalışsın.» (Mektubat sh: 344)

17- «Bu asırdaki ehl-i ıslâmın fevkalâde safderun­luğu ve dehşetli .cânileri de âlicenâbâne af­fetmesi ve bir tek hase­neyi, binler seyyiatı işleyen ve bin­ler mânevî ve maddî hukuk-u ibâdı mahveden adam­dan görse, ona bir nevi taraftar çık­masıdır. Bu su­retle, ekall-i kalîl olan ehl-i dalâlet ve tuğ­yan, safdil ta­raf­tarla ekseriyet teşkil ederek, ekseriyetin hatâ­sına terettüp eden musibet-i âmmenin de­vamına ve idame­sine, belki teşdidine kader-i ılâhiyeye fetva verir­ler “Biz buna müsteha­kız” derler.» (Kastamonu Lâhikası sh: 25)

18- «Binler Müslümanların hayat-ı ebediyelerini mahveden ve yüzer ehl-i imanın su-i âkıbetine ve müthiş günahlara sevk eden adamlara şefkatkârâne ta­raftar ol­mak ve merhametkârâne ce­zadan kurtulma­larına dua etmek, elbette o mazlum ehl-i imana deh­şetli bir merha­metsizlik ve şenî bir gadirdir.» (Kastamonu Lâhikası sh: 75)

19- « (ıbrahim Sûresi, 14:34) اِنَّ اْلاِنْسَا&#160 6;َ لَظَلُومٌ âyetine en âzam bir tarzda şim­diki boğuşan insanlar mazhar olmalarından, onlara de­ğil taraftar olmak veya merakla o cereyanları takip et­mek ve onların yalan, aldatıcı propa­gandalarını dinle­mek ve mü­teessirane mücadelelerini seyretmek, belki o acip zulüm­lere bakmak da caiz değil. Çünkü zulme rıza zu­lümdür ta­raftar olsa, zâlim olur. Meyletse وَ لاَ تَرْكَنُوا اِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّك&#161 5;مُ النَّارُ âyetine mazhar olur.» (Kastamonu Lâhikası sh: 207) Hûd Sûresi, 11:113.

20- «Umumî musibet, ekseriyetin hatasın­dan ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın o zalim eş­hâsın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltiha­ken taraftar olmasıyla mânen iş­tirak eder, mu­si­bet-i âmmeye sebebiyet verir.» (Sözler sh: 172)

Müslümanlar arasında tarafgirlik yapmamak ve ıslâma ta­raftarlık göster­mek, mezkûr sarih beyanların neti­cesi olarak bir esas olduğu sâbit oluyor. Hususan ıslam kardeşliğini bozan particilik taraftarlığına girilmemelidir. Üstad Bediüzzaman particilik taraftarlığını bu memleketin en büyük tehlikelerinden biri olarak görmüştür. Hatta memleketin menfaatine sarfolunacak maddi manevi gücün taraftarlık neticesinde zayi olacağını söylemiştir. Risale-i Nur sadece mütecaviz din düşmanlarına karşı taraftır. Ehvenüşşer kaidesiyle bir partiye tercihan verilecek destek bu düsturu bozmaz.
-Eğer tarafgirliğe girilmezse
.-

17

19.06.2007, 23:48

Re: ne olmuş öyle demeyle acep

Alıntı sahibi ""tarikap""



acep hulusi 5 abim bu sözüyle haram veya büyük günahlardan birini işlemiş olabilirmi talhagenç veya ceka kardeş....,yada şöyle söyleyeyim demokrat parti islamın şartımıdır acaba neden bu kadar üstüne gidiliyor kaçtanede demokrat adayı çözümü kaçmada bulmuş ve adaylıktan çekilmiş.


peki kaç demokrat Kuran kursu kapatmış?
kaç demokrat zulümleri ve baskıları artırmış?
hangi demokrat askeri geç, yök ten bile korkmuş?

AKP Demokrat Değildir!!!

şöyle söyleyeyim demokrat parti islamın şartımıdır acaba neden bu kadar üstüne gidiliyor

bunu söyleyen birinin de Risale-i Nur hakkında ahkam kesmesi eksikliktir...

18

20.06.2007, 00:48

tarikap için son uyarı

Defalarca rica ettik bu son uyarı. Eğer yukarıdaki gibi makalenin ve yazılarınızın tamamını büyük fontlarla yazmaya devam ederseniz üyeliğiniz iptal edilecektir. Bizden söylemesi...

Webmaster
"We are the Warriors of Love, We Have no Time For Enmity"

19

20.06.2007, 12:21

Re: ne olmuş öyle demeyle acep

Alıntı sahibi ""talhagenc""

Alıntı sahibi ""tarikap""



acep hulusi 5 abim bu sözüyle haram veya büyük günahlardan birini işlemiş olabilirmi talhagenç veya ceka kardeş....,yada şöyle söyleyeyim demokrat parti islamın şartımıdır acaba neden bu kadar üstüne gidiliyor kaçtanede demokrat adayı çözümü kaçmada bulmuş ve adaylıktan çekilmiş.


Meselaye çok tarafgir bakıyorsun. Olayı çarpıtmamanı rica ediyorum.

Bir kere yazdıklarımı kontrol et. Demokrat Perti aleyhinde yazı yazan birine hakeret etmiş miyim? Hadi bırak hiç hakaret etmiş miyim? Cerbeze ile suçlamış mıyım?

Ben sana soruyorum AKP'yi eleştirmek azim günahlardan biri midir ki hemen ve çabuk cerbeze ile suçlanıyorum ve hakaret uğruyorum.

Adaletsiz davranıyorsun. AKp'yi eleştirmekte hatalı olabilirim. Ama AKp'yi eleştitim cerbeze olarak görülüyorsa senin yapman gereken tarafgir davranıp aynı partiyi tutuğun kişiyi savunmak değil, onu uyarmaktır.

Böyle başlıkların en önce size lazım olduğunu ilan ediyorum. Zira, ben bu uyarıların hiç birin hak etmiyorum
Yazılarımda hak ettiğime dair bir ima veya işaret gösterin teslim-i silah edip AKP lehine çalışma sözü veriyorum

Ancak, sizin yaprığınız adaletsizlikeri ben ıspatlarsam sizde susacaksınız. DP lehine çalışmaynı. Luzumsuz.
Hodri meydan eski mesajları alıntılayıp burda yorumlayalım. gücü olan buyursun

Selametle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

20

20.06.2007, 20:32

durmadan uyarılıyorum bundanda uyarı almazsam şaşarım

sayın ceka
her ne kadar siyasi eleştirilerinizin tarafgirlik esası üzerine olduğu kanaatinde isemde son yazımda sizlere söylenmiş bir sözüm yoktur o sözümü talha genç in Bu sözleri ilim sahibi olan bir Nur Talebesi asla söylemez. Allah senden önce bana hidayet ve istikamet nasip eyler inşallah

demesi üzerine yazdım çünkü sözde hem aşşağılama ve risale talebelerine mecburi bir şart esası kokusu aldım siysetin dinle imanla ilakası olmaz demokratlık falan fasa fiso bu foruma girip çıkan her müslüman kardeştir demek istediğim bu o parti bu parti kim olursa olsun ama kardeşliğimiz boozulmasın...konuşurken kırmadan tehditvari ve aşşağılayıcı sözler sarf etmeden konuşursak daha iyi olur gibime geliyor. hem siyasi yazmayacağız diyorsunuz hemde bu illete öyle bulaşmışsınızki kurtaramıyorsunuzda kendinizi yanlışmı anlamışım.türkiye hiç bir zaman MARS tan bakılarak kurtarılamaz bu böyle biline.
saygılarımla

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir