Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Sultan

Stajyer

  • Konuyu başlatan "Sultan"

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

1

23.04.2004, 20:25

Kıbrıs'ta son durak

Sayın Rauf Denktaş’ın şimdiye kadar sürdürdüğü ıslâmî faaliyetleri engelleyici tavrını biliyoruz. Zaten bunun ceremesini de nefes nefes yaşıyor. Evet, Denktaş bu konuda hatalı. Ama bu, onun şimdi Kıbrıs üzerindeki bütün düşüncelerinin yanlış olduğu mânâsına gelmez.

Neyse... Sıra geldi, Kıbrıslıların söz sahibi olmalarına. Kıbrıslılar, 24 Nisan’da son kararlarını veriyorlar. Evet diyenlerin mi yoksa hayır diyenlerin mi daha isabetli olduğu, zamanla anlaşılacak. ış öyle bulandı ki, Annan Planı hakkında yazılan ve söylenenlere bakarak, kesin bir karara varmak imkânsız oldu. Çünkü her iki tarafın ifadeleri birbirlerinin tamamen tersi.


Oyu Kıbrıs halkı verecek. Bu mânâda bizimki hariçten gazel okumaya benziyor, ama olsun, gelin kafamızı şööyle bir geriye çevirip hatırlamaya çalışalım:

Biz Kıbrıs’a niçin çıkarma yapmıştık? ıstilâ için mi, mecburiyetten mi? Ve o mecburiyet neydi?

Makaryos adındaki amansız Türk düşmanı papaz, kana doymuyordu. Rumlar da onun istediği şekilde hareket ediyorlar ve kadın-çocuk demeden Kıbrıslı Türkleri öldürüyorlardı. 50 yaşın üzerinde olanların, masum Türklerin “Kanlı Noel” diye anılan o meş’um gündeki fecî hallerini, banyo küvetleri içindeki cesetlerin fotoğraflarını unutmaları mümkün değildir.

Rumların ne zaman kimi öldürecekleri belli olmadığı için, Kıbrıslı Türkler kendi aralarında -şimdi Filistin’de olduğu gibi- mücahid grupları oluşturmuşlardı. Ama Rumların gözü dönmüştü. Türkleri öldüre öldüre bitirip, Kıbrıs’a tek başlarına sahip olmayı kafalarına koymuşlardı.


1974 Kıbrıs Harekâtı, işte bu bitmek bilmeyen cinayetleri sona erdirmek için yapılmıştı. Harekât yapılmış ve o günden sonra da cinayetler durmuştu.


Cinayetler durdu, ama haçlı zihniyetinin Türk kini durmadı. Bu cinayetin durması zorlarına gittiği için, ellerinden geleni yapmaya devam ettiler. “Küfür tek millettir” kaidesini isbat edercesine, müşriklerin Peygamberimiz’e ve onun kabilesine ambargo uyguladıkları gibi, Kıbrıs’a ambargo uygulamaya başladılar, KKTC’yi tanımadılar.


Kıbrıs Türklerinin suçu neydi? Ölüme itiraz etmeleri miydi? Türkiye ne yapmalıydı? Kıbrıslı Türklerin boğazlanmalarına seyirci mi kalmalıydı? Haçlılar bu sorulara kesinkes içlerinden “evet” diyeceklerdir.


Birkaç sene önce, Rum gençleri, bazen yaya olarak bazen de motosikletlere binerek zoraki olarak Türk tarafına geçmek istemediler mi? ıçlerinden biri, gönderdeki Türk bayrağını indirmek için göndere tırmanacak kadar ileri gitmedi mi? Neticede boynundan vurularak ölmedi mi?


Bu zihniyetteki Rumlar yok mu oldu ki, iki halkı karıştırmaya kalkıyorsunuz?


Siz hangi barıştan, hangi bir arada yaşamaktan bahsediyorsunuz Allah aşkına! Vurulan Rum gencinin yakınları ve onunla beraber Türk tarafına hücum eden arkadaşları onun acısını unuttular mı? Referandumdan sonra iç içe olan bu iki halk arasında neler olacağını şimdiden kestirmek çok mu zor? Hiçbir şey olmayacağını kim garanti edecektir? Yarın Rumlar, “Ah benim sevgili Türk kardeşim. Seni ne kadar da özlemişim sevgili dostum” diye canciğer kuzu sarması olup Türklere mi sarılacaklar?


Meseleye bir de 1974 Kıbrıs harekâtından önce yakınları öldürülen Türkler açısından bakalım. Onlar acılarını unuttular mı? Siz olsanız unutur musunuz, unutabilir misiniz? Bu noktalar nasıl gözardı edilir?


Bir de görüşmeleri başarı sayıp Annan Planı’na evet denilsin diyenlere dikkat edelim:

“ımam-Hatipler kapatılsın” diye yırtınan TÜSıAD, “Bu başarısından dolayı Tayyip Erdoğan’a Nobel Barış Ödül verilmeli” diyen ve başörtülü kız talebelerine ağza alınmayacak sözler söyleyen Fatih Altaylı, iyi bir şarap içicisi olduğunu söyleyen Ertuğrul Özkök, Mehmet Ali Birand, Oktay Ekşi, Cengiz Çandar, Güngör Mengi ve diğerleri...

______________
Ali Eren - Vakit
23.04.2004
Sevgi Çiçekleri

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir