Türkiyede müthiş bir senaryo uygulamaya konuldu.
Bir fitnenin büyüklüğünü göstermek için bir tabir vardır "(o fitenden) Mümkünse seçilmişler bile sürçecek"
Aynen böyle olmaktadır. Peki nedir?
AKP oya oynuyor. 4.5 yıldır "başörtüsü bizim sorunumuz değil" diyen, hiç bir demokratik atılım yapmayan ,bilakis antidemokratik yasaları destekleyen, çıkaran ve uygulayan parti oldu. Esnafı bitirdi. Elit kesimin hükümeti oldular.
Sonra Cumhurbaşkanlığı meselesi gelip çattı. AKP aday belirlemekte dahi antidemokrat bir uygulamaya imza attı. "Halkın Cumhurbaşkanının halktan gizleme". Bunu adına taktik ve demokrasi adını verdi. Hukuka uygun olduğuna dem vurdu. En doğal hakkı olduğunu savundu.
Halkın demokrasini savunurken serçe olan AKP kendi haklarını savunurken şahin kesildi.
Sonra, CHP AKP nin tuzağına düştü.Zira; AKP misyon itibari ile istibdati ve sert muhalefetini çok iyi biliyordu.Muhtemelen CHP'nin sert çıkışları sayesinde partinin en az on puan kazanacağı hesapları yapılıyordu. Yanılmadılar da.
Hesaplar çok iyi yapıldı. Bakınız Türkiyede gerçek şudur halkın yüzde 70-80 sağ görüşlü partileri tercih ediyor. Bunu çok iyi gören AKP CHP'nin –her- sert çıkışının yüzde bir oy getirisi olduğunu çok iyi biliyordu. Zira, halk ne olursa olsun CHP tarafını tutmayacaktır.
Sonra adayı açıklama zamanı gelip çattı. Sağ görüşlülerin arzu ettiği ve umduğunu yaparak aslında sürpriz yapmış oldu. Aslında halk dahi bunca senedir baş örtüsü meselesinden şiddetle kaçan bir AKP'nin başı örtülü bir aday çıkaramayacağını tahmin ediyordu. Olmadı, sürpriz yaptı. Bahsedilen sürpriz sadece bu muydu peki?
Peki AKP bu ülkedeki zinde güçlerin başı örtülü bir cumhurbaşkanına asla müsade etmeyeceğini bilmiyor muydu?
Acaba bu bir casaret ve meydan okuma mı idi, yoksa bir plan mıydı?
Zira, "baş örtüsü bizim meselemiz değil" korkaklığında bir açıklama yapan parti bu değil miydi? ıyi de başı örtülü bir Cumhurbaşkanı cesaretini nerden aldı?
AKP bir taşla çok kuş vurdu.
Zaman geldi çattı, parlementonun cumhurbaşkanını oylama vakti geldi. Peki AKP 367 şartının muhtemel olması karşısında ne yaptı. Gerçekten samimi olarak ANAP ve DYP ile görüştü mü? Onları ikna etmek için ne yaptı, ne vaad etti? Ağar ve Mumcuya “başı örtülü adayın” orduyu harekete geçirmeyeceğine güvence verdi mi verebildi mi? Peki, AKP bu ihtimali biliyor muydu? Yoksa stratejik planlarını bir parçasında var mıydı?
Elbette başı örtülü aday demokratların problemi olamazdı? Peki ne oldu?
Yoksa iki ihtimalli bir loto oynamış olmasın.
Eğer Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilse. Başı örtülü bir adayın partiye on puan getireceğini söylemek için müneccim olmak mı lazım? Seçtiremese halkın seçtirmesine izin vermeyenlerin sandığa gömüleceğini bilmiyor muydu? Bu hesabı yapamayacak kadar matematik(!) bilgisi yok muydu?
AKP; DYP ANAP ve CHP’yi bitirme stratejisi ile gidiyor. Beceriyor da…
Peki AKP şimdi ne yapıyor?
Demokrasiyi siyasete alet eden oyununu yine oynuyor? Oysa demokrasi siyasete alet edilmez. Siyaset demokrasiye hizmet eder.
Bakalım AKP halka cumhurbaşkanı seçtirmekte samimimi. Yoksa CHP'yi ve diğer muhalefetleri tekrar bir tuzağa mı çekiyor?
Açıklamalara bir bakın,diyorlar ki; "kimin bu konuda samimi olduğunu göreceğiz."
Bu laf kimin içidir? CHP için değil tabi.Zaten, onlara Cumhurbaşkanının halk seçme fikri dahi rüyalarını kabusa çeviriyor. Demek, taş DYP ve ANAP'a...
ıyi de "kimin bu konuda samimi olduğunu göreceğiz." sözü bir tuzağın habercisi değil mi? Bekleyelim göreceğiz.
Ancak, AKP artık DYP ve ANAP üstüne oynuyor. Zira, CHP bitirilmiştir. Geriye yüzde 70-80 lik oy pastası kalmıştır. Bu pastda en büyük rakibini her türlü kirli siyasetle yenmeye çalışıyorlar. Hatta bu oyunda CHP dahi dahil, Erbakan dahi dahidir.
Bakınız AKP’ci basında Baykal’ın ANAP ve DYP’yi AKP’ye karşı birleşme için yaptığı çağrıya parmak basıyorlar. Yorumları okumadım ,ama bu haberin başlığını okuyan kararsız bir seçmenin tepkisi bellidir. “Demek DYP ve ANAP CHP ile aynı zihniyetteler. Böyle olmasa bu çağrı yapılır mıydı? Oyumu asal onlara vermem.”, demiyecekler midir?
Bu çağrı bir kısmını memun edebilirdi. Siyasal ıslama kesin karşı olan kitleyi… “demek ki ANAP ve DYP kesinlikle AKP ile aynı görüşte değil. O zaman oyum onlara”, diyebilirlerdi.
Ancak bunun da önü daha önce kesildi. Erbakanla… O da çağrı yaptı ve o kitleyi şüpheye soktu.
Bakınız bütün proje demokrat misyonu tamamen bitirmek üzerine dönüyor. AKP’de CHP’de buna oynuyor. Halkı iki kutuba ayırıyorlar.
AKP sanki bütün suçu DYP’ye atarak ve basını da bunu çığlık hale getirerek bir infial uyandırdı. Demokrat misyona bir küsmek geldi.
Bu da yetmedi AKP’den DYP’ye geçen truva atları da devreye girdi. Televizyon programlarına katılıp halkı DYP’ye karşı “DYP’yi çok seviyorum” taktiği ile kışkırtmaktadır.
AKP demokrasi sınavını kaybetmiştir. Bunun bilinci ile şu propogandayı yapmaktadır. “Ya bizdensiniz ya da CHP’den”
Bakınız 11 Eylül olayları ardında Bush şöyle dedi “Ya bizdensiniz yada Teröristlerden”. Sonuç kutuplaşan bir dünya “ABD ve Terörizme karşı demokrat insanların terörist diye yaftalanması”
AKP bu taktiği nerden öğrenmiş bilmiyorum, ancak oynadığı oyun bu olsa gerek. Hem bu oyun için gerekli “sadakat “ yeminini de aldı(!)
Olanları iyi okuyun. Demokrat misyona sahip çıkma zamanıdır. Kişilerin üstünde durmak demokrtaların vasfı değildir. Bizim işimiz misyondur. Misyonumuza sahip çıkalım. Bizi sürçmesinler
Selametle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...