Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Muha1

Profesyonel

  • "Muha1" bir erkek
  • "Muha1" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 1,194

Meslek: gazeteci

Hobiler: Kitap ve getirdikleri

  • Özel mesaj gönder

681

23.12.2008, 09:17

Alıntı sahibi ""Elfida""

Alıntı sahibi ""talhagenc""

Altı bin küsür sayfalık Risale-i Nur'u bırakıp da falanca abi filanca abiyle başlayan hatıralar aktaranlar boşu boşuna zahmet edip konuşmasınlar. Risale-i Nur ortada, Bediüzzaman'ın yaşamı ortada, Fethullah Gülen'in sözleri de cemaatinin verdiği tavizler ortada. Zorlama tevillerle hakikatleri değiştiremezsiniz kardeşim.

Çıkın eğer haklıysanız, Risale-i Nur'un satırlarından birebir delillerinizi sunun ve;

1- Faizle banka işletmeyi,
2- Tavizlerle devlet içinde kadrolaşıp devlet rejimine göz dikmeyi
3-...
...

Vesaire diğer eleştirdiklerimizin Risale-i Nur'a göre doğru olduğunu, Risale-i Nur'un satırlarından delilleriyle ispatlayın. Yoksa cerbezelere ve demogojik acitasyonlara karnımız tok bizim!


Nedir bu siddet bu celal güzel kardesim ? Ne varda neye celalleniyorsun ?

Sen ne çok sey biliyormussun ?

Nurculuk çarsaf çarsaf üstadin resmini basmakla olmuyor malesef gazetede. Yerinde saymanin ve bir türlü inkisaf etmeyisinizin altinda yatan sebeblerden bir tanesi sergilediginiz tavirdir...

Bir hizmet var, ortada..ulastigi boyutta ortada. Bunu niye alkislamiyorsun güzek kardesim ? Bu maraz niye ?

Diger kardeslerimiz : Fethullah Hocanın, Nur Risalelerini rehber edinerek ve çok daha geniş bir perspektiften anlayarak büyük kitlelere hitap ettiği kanaatindeyiz diyebiliyorda siz niye bir türlü buna yanasmiyorsunuz ?

Foruma ne için kaydoldum, karsima neler çikiyor. Kanim dondu adeta...Bu konuyu tartistigim ve bu düsmanligi gördügüm için utaniyorum...
http://sorularlarisaleinur.com/subpage.php?s=show_qna&id=12724&keyword=Feth ullah Gülen


Kardeşim...
Evvela şunu belirtmek lazım; kimseye, -iman dairesinin hangi halkasında olursa olsun- kesinkes adavet hissi barındırılamaz.

Saniyen... Nemrud ile ıbrahimler, Musa ile Firavuniler, Muhammedi muhabbetler ve Deccalizm ne şekilde yan yana durabilir? Galiba bunun öncesinde şunları sormak gerek?

1- Siz deccalizmi nasıl görüyorsunuz? Kafanızdaki Deccal bizdekiyle aynı mı?

2-Aynı deccale deccal diyorsak niçin onun figürlerini gazetenizde iktibas ediyorsunuz?

3-Üstad'ın siyasi metodu biliniyorsa niye maymun içtahlılık yapıyorsunuz?

4-Nurcu iseniz asrın hatta ve hatta asırların zalimi, asr-ı saadette şerri işitildiğinde sahabenin korktuğu deccale muhabbet beslemek neyin nesi oluyor?

5-Nurcu iseniz neden Nur'ların işinize gelen yerleri okuyorsunuz?

6-Nurcu iseniz; yahudi ile de diyalog içinde olmanız ne derece Münazarat eseriyle bağdaşıyor? Eğer Risale-i Nur ön görüyor dinler arası diyaloğu diye mesned ediniyorsanız; bilinizki dost edinin dememiştir. Bilhassa yahudilere karşı o manada muhabbet beslenemez...
Peki bu nicedir?

Ve hakeza sorular çoğaltılabilinir ve hiç birini yanıtlamanız daha önce olduğu gibi işinize gelmedi ve şimdi de öyle....

Bu yazı EURONUR'da yayınlandı. Orada Cihan KOÇ diye bir abimiz de buna benzer sorular yöneltti fakat cevaplar mübhem kaldı, muğlak verildi... Ya da savsavklandı...


Edep yahu...
Biz haklı çıkalım demiyoruz. Hele kendi adımıza haklılık hiç mi hiç aramıyoruz. Risale-i Nur ölçülerini benimsemeye çalışıyoruz ve kısaca diyoruz ki sizin bu camianız içindeki teamülleriniz Risale-i Nur'a taban tabana zıtttttt.
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...

" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "

pegasoszaza

Orta Düzey

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

682

23.12.2008, 13:24

Alıntı sahibi ""@bdullah""

Fethullah Gülen´i tasdik ettirme çabaları

Yazar: Ahmet Tekiner - 12.11.2008

Turancılık fikrine bağlılığından dolayı Said-i Nursî Hz.lerini hayatta iken ziyaret ihtiyacı duymayan sayın Gülen´in 1971´li yıllarda Bekir Berk ile birilikte tutuklu bulunduğu ızmir günleri, nurculuk açısından önemlidir. Çıkarıldığı askerî mahkemede Nurcu olmadığını ve Said-i Nursî ile O´nun kitaplarıyla belli bir bağlılığın olmadığını zabıtlara geçiren M. Fethullah Gülen´in ille de Nurcu diye takdim edilmesi, büyüklüğünün nurcularca tasdike kalkışılması tuhaf bir şey.

bu zabıtları bi görelim...

Millî Selamet Partisinin kıymetli günlerinde, selametçi işadamlarıyla Ege´de birlikte çalışan ve bu istikamette onların organizeleriyle Anadolu´yu konferanslarla dolaşan Hoca´nın o günlerde daha çok siyasal islam çizgisinde yürüdüğünü, o günleri yaşayanlar bilir.

bu yaşayanları bir dinleyelim.var diyen iftira atar.
gidin erbakan a sorun..o siyaseti teklif etmiş velakin hocam kabul etmemiştir.


ılk çıkardığı Sızıntı dergisinde, Said-i Nursî´den yaptığı alıntılarda isim vermeyen ve sözkonusu alıntıları sadeleştirerek birçok nurcunun tepkisini çeken sayın Gülen´in, Said-i Nursî ve kitaplarını ta o günlerden itibaren kullandığı ortadadır.

halende kullanıyor. risaleler ve üstadımız sizin tekeliniz demi?



12 Eylül ihtilalinde, resmî teröristlerle birlikte aranan listelerde sokaklara asılan Gülen´in buna rağmen ihtilali öven ve haklı gösteren yazılarını yine Sızıntı dergisinde bulabilirsiniz.

zahmet olmazsa gir sızıntı dergisine böyle birşey varsa yap alıntını göster.
üstadımızda 28 yıl hapislerde yattı,techir edildi.edenler hak mı idiki onları referans gösteriyorsunuz.


Jandarma ve Polisçe aranmakta iken Turgut Özal vasıtasıyla devletle barışan Hoca´nın birden bire ıstanbul´un meşhur camilerin kürsülerine çıkarılması hadisenin arka plânını bilmeyenlerce yadırganabilir. Devlet Hocaefendi´yi Körfez Savaşında da kullanmış, Saddam´a karşı ısrail´i kollayan vaazlar vermiştir. (Scut füzeleriyle ilgili)

yani konuyu müphem bırakınca çamuruda atmış oluyorsunuz.
bilmeyenler tarafından yadırganabilir ne demek ?
israil i kollayan vaazlar hangileri?
hocamın kaç vaazını dinledin?


gerçi ebu cehil de EFEMNDıMıZıN SAV hitabına muhattap oldu ama o da senin gibi nasipsiz di.......

Hocaefendi gerek Türkiye´de, gerek Türk ülkelerinde ve gerekse diğer bazı ülkelerde açtığı okullarda resmî ideolojiyi oradaki talebelere okutmuş, ıstanbul´dan Ortaasya´ya kamyon kamyon büst gönderilmiş ve oradaki çocukların iyi bir atatürkçü olarak yetiştirilmesine çalışılmıştır.

kamyon kamyon büst gitmiş.. bu ifadeler bana iktidar karşısındaki chp nin tutumunu hatırlattı..

Risale-i Nur´u sadeleştirme hususunda sayın Gülen´i en hızlı tenkid edenlerin (sayın Badıllı, Sungur, Yeğen ve Bayram gibi) şu bölgede Hocaefendi hayranı olarak gösterilmelerini anlayamıyorum. Yoksa Fethullah Gülen Said-i Nursî´nin yerine geçecek bir dinî lider olarak mı düşünülüyor. Halbuki sayın Gülen, her defasında nurculuğu inkâr etmiştir.

her defasında ne demiştir.
ben haşa nurculuğa liyakat kesbetmiyorum demek nurculuk şahsi manevisini inkar anlamnına mı gelir ?


Nurcuların M. Fethullah Gülen ile ilgili kaygıları, onun taakib ettiği dinî ve siyasî çizgilerdir. Nurculuğu da kullanması, Risale-i Nur hareketine ve Said-i Nursî çizgisine zarar veriyor, kanaatine yolaçıyor. Bütün zulüm, hapis ve idam yargılamalarına rağmen Türkiye´de kalmayı tercih eden Nursî´ye bedel, sayın Bülent Ecevit´in teşvikiyle Amerika´ya giden Hocaefendi arasındaki farkı konuşan nurcular, Gülen´in DSP´ye desteğini de hâlâ anlayabilmiş değiller. Eğer yurtdışındaki yardımlar ise hocanın meyli, sayın Özal, sayın Demirel ve diğer siyasetçiler de yardımlarda bulunmuşlardı.

bildiğin bir tek dolarlık anadolu insanı ve iman etmişler dışındaki yardımı lütfen açıkla...

Amerika´ya giden sayın Gülen´in; meşhur Paul Wolfowitz´in idarecilik yaptığı okul´da “Dünyanın Sonu” teorisinin sahibi yine Meşhur Francis Fukuyama başkanlığında, Washington´da Abant Platformunu icra ettirmesi, hadisenin lokal boyuttan global boyutlara taşındığını gösteriyor.


memleket aydınlarının demokratik çözüm ve fikir ürettikleri bir arena bakın aslında ne imiş...


Daha önceki toplantılarda kısmen de olsa Said-i Nursî´nin arkasına gizlenen Gülen´in artık ılımlı islam ile tek başına sahneye çıktığını hepimiz görüyoruz. ıngiltere Lordlar kamarasındaki meşhur toplantı bu istikamette atılmış önemli bir adımdır. Sayın Gülen´in Amerika nezdindeki pozisyonu, Rusya eski devlet başkanı Putin´i rahatsız edince, Rusya´daki ateistler Risale-i Nur´un yasaklanması girişimi başlattılar. Esasında bu yasak, nurcu olarak bilinen Zaman gurubuna karşı bir tepkiydi. Bu tepkiden de eski dinsiz feylosoflar ve bilhassa pedagoglar yararlandı.

bence bu yazıyı yazanlar ve arkasında duranlar hocamın zatından putin in duyduğundan daha fazla rahatsızlık duyuyorlar.....


Said-i Nursî ve talebeleriyle M. Kemal, Süfyanlık ve Deccal meselesinde taban tabana zıt hareket eden M. Fethullah Gülen´in tevazuu, takvası, zühd ve feragati tebrik ediliyor. Yukardan beri sıraladığımız hususlarda sözkonusu zatların M. Fethullah Gülen´i tasvib edeceklerini hiç zannetmiyorum. Ayrıca; M. Sungur´un oğlu M. Nur Sungur ile, Said Özdemir´in oğlu Prof. Kemalettin Özdemir ile ve M. Nuri Güleç´in (Fırıncı olarak biliniyor) damadı Cemal Uşşak ile Hoca´ya olan bağlarını da gözardı etmemek gerekiyor.


tasvib edeceklerini zannetmediğin bütün o zatlar sikkei tasdik i gaybiyede işaret edilen zatın o olduğunu işret ediyor. sen zan mesleğine devam et..

çünkü risalei nur mesleği zaman bin numara büyük geliyor......


yeter buraya kadar dayanabildim........

mesleğin ve esasen sünnetin hiçbir ölçüsüne uymayan bu asılsız ve iftira dolu ve yanlı yazılarınızdan bunaldım. ben pes ettim..

Allah cc dostlarını yalnız bırakmaz..

sizi O na cc havale ediyorum...

olacaksa bir cezanız Rabbim ahirete bırakmasın..

velakin yaptıklarınız kul hakkına girer..

imtihan için geldiğimiz bu arenada siz kendi akibetinizi zora sokuyorsunuz...


Kaynak: http://www.saidnursi.de/tr2/index.php/DU…e-cabalari.html
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

683

23.12.2008, 13:32

"Kaynaktan Su ıçenler" kitabını okudunuz mu?

O kitabda o büstler için ne dendiğine delil var..

Hazırcılık yapmayın da açın okuyun bir zahmet..

Kimse kafasından bir şey demiyor..

Birileri herkes kafasını kuma soksun istiyorsa, buna imkân yok..

"Cebrail şeytan ile barışmaz" sa, barışmaz...

Laf yuvarlayıp, beddua etmek de gerçeği değiştirmez..

Madem yakışmıyor bu sözler bize, bunları hayata geçirmek nasıl yakışıyor peki size?


684

23.12.2008, 13:37

@pegasoszaza
Cevapların çok güzel kardeşim. Artık cevap vermesi lazım olan müddeidir.

Selametle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

685

23.12.2008, 14:34

Ceka abi daha benim sorduğum onlarca soru cevapsız duruyor. Neyi tebrik ettiğinizi anlayamadım?

dide_nur

Orta Düzey

Mesajlar: 285

Meslek: iman ve Kur'an hizmetkarı

Hobiler: hayırlı olan her şey

  • Özel mesaj gönder

686

23.12.2008, 15:51

Başlık geçen sene açılmış ve ben ancak birkaç sayfayı takip edebildim.Öncelikle şunu söyleyeyim Bu konuda talhagenç kardeşimi tebrik ediyorum.Birkaç sayfada dahi olsa anladım ki hakikaten art niyeti olmadan sadece Risale-i Nur prensiplerini savunuyor

Ben bu cemaatin içinde doğmadım.Yani doğuştan fanatik değilim.Ne risale-i Nurları ne de Yeniasyayı önceden tanımıyordum.Hatta malesef risalelere karşı olan ve cemaatçilik anlayışını asla kabul etmeyen inatçı bi tiptim.Elh.Rabbim nasib etti.Fakat bu noktaya gelene kadar yani Yeniasya cemaatini ve risaleleri tanıyana kadar diğer cemaatlerinde içinde bulundum.Gözlemledim.Bir nevi araştırdım.Sonunda kanaatimi bu cemaat üzerinde sabitleştirdim.Eğer şuanda Yeniasyada isem ve Hocaefendi cemaatinin prensiplerini kabul etmiyor ve Risale-i Nurlara aykırı görüyorsam asla fanatikliğimden değil ve ya aklımı başkalarının cebine koyduğumdan değil tahkikat ehli olmamdandır.

Hocaefendi cemaatinin içinde okullarında evlerinde ve dersanelerinde yıllarca bulundum.Değil Risale-i Nura islamiyete uymayan birçok prensipleri vardı.


Dersanede başımızı açmamızı istediklerinde bize bunun mantıklı bir açıklamasını yapmasını istediğimiz hocamız bize açıkça "başörtüsü farz değil ki" dedi.

Hatta 4 ay Kuzey Irakda kaldım.Ablam ve eniştem orda onların hizmetindeler.Tam olarak içlerinde bulundum.Açıkçası gördüklerimi yazmaya vicdanım el vermiyo.Fakat beni çıldırtan son nokta şu oldu ki O da eniştemin bana Risladen açıp bir sayfa göstererek "bak burda Üstad Hocaefendiye işaret etmiş.Ahirzamanda beklenen şahıs odur" dedi.


Ve onların tesbihatlarında kesinlikle Üstadın adı geçmez.Çünkü onlar tesbihatda sadece kendi hocaefendilerini yadetmeyi uygun görmüşler.Madem ki ahirzamanda beklenen şahıssa niye Üstadımızın tesbihatını risalelerini kullanıyorsunuz.öyle iki Prizma yazmakla olmaz bu işler.....


Daha yazacak çok şey var da .......neyse.....

Ey bu yerlerin Hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehâlet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızânı istiyorum ve seni arıyorum

Muha1

Profesyonel

  • "Muha1" bir erkek
  • "Muha1" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 1,194

Meslek: gazeteci

Hobiler: Kitap ve getirdikleri

  • Özel mesaj gönder

687

23.12.2008, 15:58

Va esefaaaa
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...

" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "

688

23.12.2008, 20:28

Kimsenin kör savunucusu degilim, fakat göz var nizam var....

Zannediyorum üstad'in dedigi üzere...gözünü kapatan sadece kendine karanlik yapar.

Bazilari yerinde sayar...bazilarida Allah'in izni ve inayetiyle Risale-i Nur ekseninde....cihan sümul hizmet ortaya koyar.

Konusmak kolay, söylenecek çok sey var. Lakin sartlanmis insanlarla konusmanin hiç bir fayda verecegi kanaatinde degilim. Bundan da ötesi kul hakkina girmeye hiç mi hiç niyetim, yok. Görünen oki bazilarii çoktan girdi.

Muha1

Profesyonel

  • "Muha1" bir erkek
  • "Muha1" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 1,194

Meslek: gazeteci

Hobiler: Kitap ve getirdikleri

  • Özel mesaj gönder

689

23.12.2008, 20:43

Alıntı sahibi ""Elfida""

Kimsenin kör savunucusu degilim, fakat göz var nizam var....

Zannediyorum üstad'in dedigi üzere...gözünü kapatan sadece kendine karanlik yapar.

Bazilari yerinde sayar...bazilarida Allah'in izni ve inayetiyle Risale-i Nur ekseninde....cihan sümul hizmet ortaya koyar.

Konusmak kolay, söylenecek çok sey var. Lakin sartlanmis insanlarla konusmanin hiç bir fayda verecegi kanaatinde degilim. Bundan da ötesi kul hakkina girmeye hiç mi hiç niyetim, yok. Görünen oki bazilarii çoktan girdi.



Sana, senin cevabınla cevap vermek lazım geldi. Çünkü bu manada cevap verecektim az evvel. Hislerime bilmeyerek tercüman oldun kardeş. Senin bizlere cevap olarak verdiğin bu cevabını sana iade ediyorum.

Biz kendi kemiyetimize bakmayız.
Risale-i Nur mesleği elbette Cihan şümuldur. Tali yollara gerek duymak ahmaklıktır. Başkasının cebine sokmak aklı, bu ahmaklık üstüne ahmaklıktır. Yani diyorum ki kişi endeksli bir nurculuk da yoktur, olmaz, olamaz? Hoca efendi vefat ettiğinde ne yapacaksınız? Alternatif sunmuş mu acaba? "Ben vefat edersem sizin abiniz bu zat olacak" diye ? Bu soruların cevabı aynı zamanda başka hadiseleri de beraberinde getiriyor!!! Fakat müneccimlik damgası yemek korkusundayım. Aklı başında kişilersiniz... Risale-i Nur'ları kişi muhabbetini bir kenara bırakarak okuyun... Ne demek istiyor bakın...
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...

" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "

690

24.12.2008, 08:31

Arkadaslar bu tartismalari artik bir kenara koyalim.Bu uslupla bir yere varilamyacagini herkes anlamistir heralde...

Forum`un ust kisminda Ustad`in resmi ve yan tarafindada Yeni Asya yaziyor.Bu haldeyken sahsi fikirlerimizi kendimize saklamamiz gerekmezmi?
Rica ediyorum birbirimizi yaralamayalim...

691

24.12.2008, 09:48

Alıntı sahibi ""Muha1""

Alıntı sahibi ""Elfida""

Kimsenin kör savunucusu degilim, fakat göz var nizam var....

Zannediyorum üstad'in dedigi üzere...gözünü kapatan sadece kendine karanlik yapar.

Bazilari yerinde sayar...bazilarida Allah'in izni ve inayetiyle Risale-i Nur ekseninde....cihan sümul hizmet ortaya koyar.

Konusmak kolay, söylenecek çok sey var. Lakin sartlanmis insanlarla konusmanin hiç bir fayda verecegi kanaatinde degilim. Bundan da ötesi kul hakkina girmeye hiç mi hiç niyetim, yok. Görünen oki bazilarii çoktan girdi.



Sana, senin cevabınla cevap vermek lazım geldi. Çünkü bu manada cevap verecektim az evvel. Hislerime bilmeyerek tercüman oldun kardeş. Senin bizlere cevap olarak verdiğin bu cevabını sana iade ediyorum.

Biz kendi kemiyetimize bakmayız.
Risale-i Nur mesleği elbette Cihan şümuldur. Tali yollara gerek duymak ahmaklıktır. Başkasının cebine sokmak aklı, bu ahmaklık üstüne ahmaklıktır. Yani diyorum ki kişi endeksli bir nurculuk da yoktur, olmaz, olamaz? Hoca efendi vefat ettiğinde ne yapacaksınız? Alternatif sunmuş mu acaba? "Ben vefat edersem sizin abiniz bu zat olacak" diye ? Bu soruların cevabı aynı zamanda başka hadiseleri de beraberinde getiriyor!!! Fakat müneccimlik damgası yemek korkusundayım. Aklı başında kişilersiniz... Risale-i Nur'ları kişi muhabbetini bir kenara bırakarak okuyun... Ne demek istiyor bakın...


Hocaefedni'nin kiymetini bütün dünya anladi bi bize yakin olanlar anlamadi.....Hocaefendi'nin degerini anlatmaya matuf sayfalarca konu varda....HE'de hoslanmaz onun hakkinda böyle kousulmasini.

Risale i Nur sizin tekelinizde degil kardesim, onu herkes istedigi gib okur.

HE'den sonraki zat için siz hiç tasalanmayan....herseyin bir plan ve programi vardir...zamani geldiginde Allah'in takdiri ile o plan devreye girer.

Bu arada ben burda su belirtmek isterim, ben bildigim kadari ile konusurum...beni HE cemaatinden bir fert olarak algilamayin. Bütün Nur cemaatleirne saygim ve muhabbetim vardir.

Yaptiginiz haksizliktir...haksizliga ise hiç tahammülüm yoktur...

692

24.12.2008, 10:30

Muha1,Elifda ve diger abi/abla ve kardeslerim.Farkli metodlar izledigimiz asikar.Bunu herkes kabul ediyor zannedersem.Ve herbirimiz kendi hizmet metodumuza cok muhabbet beslemisiz.Buda bir vakia...Bu noktadan sonrasini konusmak-eger ihtiyac varsa- daha akillica.

Nurcularin,hizmet tarzlari ile ilgili konularda cok hassas olmalarini anlamak lazim.Heyecanli bir sekilde muhalefet gormenin,ilk bakista manasi anlasilmayabilir.Fakat zamanin olaylari ve hukumleri gosteriyorki,Nurcular haklidir.Ve bu sebat ve metanetlerinde onlara dua etmek lazimdir.Onlari dinlemek lazimdir.

Bunlar sahsi fikirlerim.Daha dogrusu vicdanimin sesi.

Yeni Asya basligi altinda boyle bir tarzda tartisma gormek cok hos bir goruntu degil..

Birbirimizi ya dinlememiz lazim yada bu konulari tartismamak lazim.

693

24.12.2008, 11:23

Alıntı sahibi ""Elfida""



Bu arada ben burda su belirtmek isterim, ben bildigim kadari ile konusurum...beni HE cemaatinden bir fert olarak algilamayin. Bütün Nur cemaatleirne saygim ve muhabbetim vardir.

Yaptiginiz haksizliktir...haksizliga ise hiç tahammülüm yoktur...


Takdire şayan bir cevap.

Bir kişinin Risale-i Nur'a muhallif olduğu "o muhallif" nidaları ile yada fikirle yada tasvirsiz iddialarla yada kuru bir tasvir ile söylenmez.

Risale-i Nur'a muhalefet varsa elbette söylemek lazım , ama bu tarz da değil.

Biz bu tarz bir münakaşayı, mezhebzislerin Risale-i Nur'a itirazlarında görüyoruz. Yada geçen bir pağanın, bana, yaptığı gibi yapılmaz.
Tahripkar değil, tamirkar...

Kimse ayranım ekşidir demez. Kimse dalalete bilerek ve istiyerek girmez.

Değerli Abilerim ve kardeşlerim lütfen biribirimizin itikadlarına, inançlarına, mesleklerine, şahsına saldırmayalım. (Elbette kendi mesleğimizin propogandasını da yapmayalım)

ılmi müzakereler yapalım.

Madem Risale-i Nur'a ait bir forumdur. Meslekleri ve meşrebleri nazara vermeden, ama, herkez kendi mesleğinin icabını yerine getirir tarzda onu münazara edilim. ılim konuşalım. ılmi cevap verelim.
Bırakın fikirler havada uçusun. Fikirler çarpışsın, meslekler değil.

Mesleklerin çarpışması husumet ve ihtilaf; fikirlerin çarpışması dostluk, bereket, ittifak ve hakikattır.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

694

24.12.2008, 13:02

Risale-i Nur tüm dalalet yollarını tıkamıştır. Bu asırdaki en mühim bir dalalet ise cerbezedir.
Risale-i nur'da cerbezenin bir tarifi şöyledir.

Cemaat itibarıyla görüyoruz ki, bir şahs-ı muhteris, bir intikamla veya muntakim bir muhalefetle, arzuyu tazammun eden bir fikirle demiş ki, "ıslâm parçalanacak veyahut hilâfet mahvolacak." Sırf o meş'um sözünü doğru göstermek, gururiyetini, enaniyetini, tatmin etmek için, ıslâmın perişaniyetini (el'iyazübillah) uhuvvet-i ıslâmiyenin boğulmasını arzu eder. Hasmın zulm-ü kâfiranesini, hayale gelemez cerbezeli tevillerle adalet suretinde göstermek ister.
Medeniyet-i hazıra itibarıyla görüyoruz ki, şu medeniyet-i meş'ume öyle gaddar bir düstur-u zulüm beşerin eline vermiş ki, bütün mehasin-i medeniyeti sıfıra indiriyor. Sünuhat.

ışte bu kaide cerbezenin yolunu kapatıyor. şimdi kardeşler itiraz edecek "hayır biz cerbeze yapmıyoruz, ne demek istiyorsun?"

Nasıl otoyolda "Dikkat Radar var" tabelası herkezin göreceği şekilde konur. Maksat, hız yapmasına engel olmaktır. Aynen öyle benim de maksatım cerbezeye düşülmesine engel olacak "Dikkat cerbeze var" demektir.
ınsan nefsten boş değildir. HE cemaatine "Risale-i Nur'a muhallif" veya biri "HE ajandır" dediği takdirde, nefsi cerbeze madenini işletmeye başlar. HE cemaatinin Risale-i Nur'a muhallif bir fiilini görmek arzu eder. Her fiilinde zorlama su i teviller ile kendi sözünü hak çıkarmanın peşine düşer. Tamir etmek isterken tamire muhtaç olur.

Demek HE cemaatini bu şekilde eleştirmek önce kendimize zarardır. Yaptığı iş kendisini tahrib ediyorsa, diğerini nasıl tamir edecek?

Hem şöyle bir tarif daha var:

En müthiş maraz ve musibetimiz, cerbeze ve gurura istinad eden tenkittir. Tenkidi eğer insaf işletirse, hakikati rendeçler. Eğer gurur istihdam etse, tahrip eder, parçalar. O müthişin en müthişidir ki, akaid-i imaniyeye ve mesail-i diniyeye girse! Zira ımân hem tasdik, hem iz'an, hem iltizam, hem teslim, hem mânevî timsaldir. şu tenkit, imtisali, iltizamı, iz'anı kırar. Tasdikte de bitaraf kalır. şu zaman-ı tereddüt ve evhamda iz'an ve iltizamı tenmiye ve takviye eden nuranî sıcak kalblerden çıkan müspet efkârı ve müşevvik beyanatı hüsn-ü zan ile temaşa etmek gerektir. "Bîtarafane muhakeme" dedikleri şey, muvakkat bir dinsizliktir. Yeniden mühtedî ve müşteri olan yapar. Hutbe-i şamiye

şu kaideyi çok iyi anlayarak hareket etmemiz lazım.

Bunun için Yeni Asya gazetesinin tarzını anlamak veya en azından taklid kafi olacaktır.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

695

24.12.2008, 23:04

Üstad'in talebeleri HE hakkinda ne düsünüyor....Buraya yaziyorum.


Talha Genç kardesim ve digerleri...bunlari okuyunuz....sonuna kadar okuma zahmetine katlanirsaniz tabii.

Iki prizma yazma ile bu is olmaz diyenlerde okusun....



1-) Zübeyir Gündüzalp Ağabey ve M.Emin Birinci Ağabey :

Hocaefendinin 1995’te Moral FM ve Nesil matbaalarını ziyaretinde M. Emin Birinci abi: “Ne kadar biz uyduk o ayrı konu. Zübeyir Ağabey; “Hizmetle alakalı meselelerde Fethullah Hocaefendi kardaşımla istişare edin. Onun fikirleri musibtir.” demişti deyince, Hocaefendi: “Estağfurullah! Zübeyir ağabey iltifat etmiş” dedi.


2-) Mustafa Sungur Abi:

'Nasılki her peygamber ve Alim Zat Allah'ın bir ismine mazhar ise, aynen onun gibi Fethullah Gülen Hocaefendi de:' Mesih'in sahip olduğu nefese sahiptir' Mustafa Sungur Abiye göre, her Alim Allah'ın bazı isimlerinin ve bazı peygamberlerin sahip olduğu özellikleri, mizaclarında tecellileriyle daha fazla nümayiş ettirir. Mesela Üstad Hazretleri, Allah'ın 'Rahman', 'Rahim', 'Sabr' isimleriyle müsemmaydı. Peygamberimizin kopyasıydı. Alimler peygamberimizin varisidir derler ya, tam bir varisti. Hocaefendi ise, peygamberler içinde diriltici ruh üfleyen, dertlere derman olan sıfatlarıyla en fazla Hz. ısa'ya, Mesih'e benziyordu.

(Bahse konu 'Mesih'e benzeme, sıfat itibari ile kast edilmiştir. Dünya'nın dört bir yanında açılan Eğitim Müesseselerinin hızlı inkişaf etmesi, Hz.ısa (AS) mın ölüleri diriltmesi gibi manevi bir Dirilişe vurgu yapılmıştır.)

3-) Mehmet Kırkıncı Hocaefendi:

Hilkaten dürüst, halim, iffetli bir genç idi. Müşfik ve merhametli idi. Her nutku bir belagat ve fesahat şaheseriydi. Hocaefendi, bizden bin adım ileri attı. Hariçteki hizmetleri ile de milletimizin dışarıdaki itibarını artırdı. Bediüzzaman Hazretleri'nin 'Size kat'iyyen ve çok emarelerle ve kat'i kanaatimle beyan ediyorum ki, gelecek yakın bir zamanda, bu vatan, bu millet ve bu memleketteki hükümet, alem-i ıslam'a ve dünyaya karşı gayet şiddetle Risale-i Nur gibi eserlere muhtaç olacak, mevcudiyetini, haysiyetini, şerefini mefahir-i tarihiyesini onun ibraziyle gösterecektir' sözüne masadak oldu.......Yüzlerce ve binlerce gencin fazilet ve irfanına vesile olmuştur. Bu ağır vazife, genç yaşta saçlarının ağarmasına sebep olmuştur.'

4-) Abdullah Yeğin Abi:

'Hocaefendi mektep açmış, dersane açmış, kolej açmış. Orada da mümkün mertebe kendi anlayışları, kabiliyetleri ve güçlerinin yettiği kadar Risale-i Nur’u, birşeyleri öğretmeye çalışıyorlar. Herkesin gayesi neticede imana hizmet olduğu için hepsinin gayesi birdir. Ben hepsi dinsizliğin karşısında bir yumruktur diyorum'


5-) Cahit Erdoğan Ağabey:

'Rahmetli Cahid Erdoğan bey Bediüzzaman’ın sağlığında sesini kaydetmek için teybini de ziyarette yanında götürmüş, fakat Üstad izin vermemiş ve Cahid ağabeye: “Bu teyb ilerde büyük hizmet edecek” buyurmuş. Daha sonraları bu teyb Fethullah Gülen hocaefendinin vaaz ve sohbetlerini ilk kaydeden ve bizlere intikalini sağlayan Cahid Ağabeyin vesilesi ile aynı teyp olmuş, Üstadın ihbarını da tasdik etmiş.'

6-) Bayram Yüksel Ağabey,

'Cenaze namazının bizzat Hocaefendi tarafından kıldırılmasını vasiyet etmiştir '

--------------------------------------------------------------------------- --------


Zaman zaman bu meselede sorular gelmesi bizi bu küçük çalışmaya itti. Biz Ebul Yüsr(kolaylığın babası) olmayı tercih ederiz. Ebul Usr(zorluk babası) olmak marifet değil. Ehl-i Sünnet dairesindeki her kişiye muhabbet ölçümüzdür. Geçmişteki ihtilafları kaşımak değil, onların arkasındaki hikmet kaneviçesini görmektir hüner. Üstadımızın talebeleri sarraftır..Cevherin kıymetini bilir onlar. Hocaefendi hakkında dedikleri bunun ispatı. şimdi bu güldestesi ile sizi başbaşa bırakalım. Eğer alakanıza mazhar olursa, hocamızın o güzide ağabeylerimiz hakkındaki görüşlerine de başka bir çalışmada yer vermek istiyoruz. Tevfik Allah’tan…



1.Mehmed Kırkıncı Hocaefendi; Aksiyon’da ki röportajında: “Üstadın bir ifadesi var, “Kimin himmeti milleti ise o tek başına bir millettir.” Hayali konuşmuyoruz ki, yaptığı ortada. Bizden yüz adım önde gidiyor. Allah payidar etsin. Uzun ömürler versin. Hamiyeti yüksek, hamiyetperver, vatanperver, şefkatli bir insan.

Birçok meziyeti Cenabı Hak onda derc etmiş”diyor hocamız hakkında. Hocaefendiye yazdığı bir mektupta “Bu kudsi hizmetinizi değil ki biz, felekler ve feleklerdeki melekler dahi tebrik ediyor.” diyen Kırkıncı Hoca, Gönül Damlaları adlı eserinde ise Hocaefendi için; “Letafetli bir lebib ve fesahatli bir edip”tâbirini kullanmaktadır. Hocaefendiye gönderdiği ve 1997 Ramazan bayramında Zaman gazetesinde “Her ehl-i hamiyeti ağlatan zulüm” adıyla yayınlanan bir mektuplarında Kırkıncı Hocaefendi şöyle demektedir; “Sizi iki cihanda bahtiyar etmeye vesile olacak kutsi hizmetinizde Cenab-ı Hakkın size yüz binlerce sadık mücahitleri hayrul halef olarak bahşetmesi en büyük tesellimizdir.” Ve şöyle devam eder: “Muhterem efendim, sizin saffet ve masumiyet içerisinde geçirdiğiniz hayatın sayfa ve yaprakları gayet açık ve parlaktır. Katiyyen bu gibi hadiseler mir’at-ı kalbinize toz konduramaz ve hizmetinizi gölgeleyemez. Zira bu gayretinizi bütün Anadolu ve âlem-i ıslam, hatta cevv-ü sema ve fezayı âlem alkışlıyor, belki kâinat dahi memnun, mesrur oluyor.” Artı Haber adlı dergide bir soru üzerine şöyle diyor: “Fethullah Hoca çok muhterem bir zattır. On sene benim yanımda kaldı. Devletin yapması gerekenleri yapıyor. Okullar açtı, çocuklar orada Türkçe öğreniyorlar, Müslüman oluyorlar. Onu baş tacı etmek lazım. Zaten ben onun çocukluğunu bilirim, müşfik, devletine bağlı. Hatta milliyetçilik namına benden biraz daha ileriydi.”

Hocaefendiye Nurlardan ilk bahseden Mehmed Kırkıncı hoca olmuştur. Hocaefendi Rotterdam sohbetinde ondan bahsederken şöyle der: “Bana Risale-i Nur’u tanıtan da o oldu. Abimizdi, hamimizdi. Hâlâ da hâlisane hizmet eder -kendisi nasıl düşünürse düşünsün- ama düşüncesi oydu: Ellerini dizlerine vurur; “Hocaefendi akıbetimden çok endişe ediyorum” derdi.



Kırkıncı hocamız, Aksiyon dergisinin kendisiyle yaptığı röportajda Hocaefendi ile alakalı şunları söylüyor: "1956'da tanıştık, 1966 yılına kadar beraber iman ve Kur'an'a ait hakikatleri okuduk. Bu süre içinde aramızda tatlı bir uhuvvet ve muhabbet teessüs etmişti. Onunla birlikte geçirdiğimiz zamanları tahattur ettikçe kendimi firdevsi bir saadet içerisinde hissediyorum.



Hocaefendi, gençliğinde ilim ve hikmetin feyyaz bir aşığı idi. Hilkaten dürüst, halim, iffetli bir genç idi. Müşfik ve merhametli idi. Her nutku bir belagat ve fesahat şaheseriydi. Hocaefendi, bizden bin adım ileri attı. Hariçteki hizmetleri ile de milletimizin dışarıdaki itibarını artırdı. Bediüzzaman Hazretleri'nin 'Size kat'iyyen ve çok emarelerle ve kati kanaatimle beyan ediyorum ki, gelecek yakın bir zamanda, bu vatan, bu millet ve bu memleketteki hükümet, âlem-i ıslam’a ve dünyaya karsı gayet şiddetle Risale-i Nur gibi eserlere muhtaç olacak, mevcudiyetini, haysiyetini, şerefini mefahir-i tarihiyesini onun ibraziyle gösterecektir' sözüne masadak oldu."


"Bazen cumaları müftü efendiden izin alarak herhangi bir camide vaaz ederdi Hocaefendi. Sabahtan öğleye kadar risaleden bazı yerleri ezberler, kürsüye çıkar, kekelemeden konuşurdu. Bak ben kekeliyorum ama onda kekeleme yok. ışte onları ezberleye ezberleye kendine bir hal geldi. Öyle bir hafızası var ki, 1966'ya kadar beraber bulunduğumuz her şey hafızasında. Onun vaaz ve nasihatleri en duygusuz insanı bile heyecana getirip ağlatır.

Dünya zevkleri onu hiçbir zaman aldatmadı. ıbadetine düşkündü, geceleri teheccüd namazını kılar ve secdeye kapanarak bu millet için dua ederdi. Dalalet ve sefahat girdabına düşen, dini ve milli seciyelerini kaybeden gençlerimiz için ağlar ve necatları için halisane niyaz ederdi. ıslamiyet’in neşir ve tebliğini farz telakki eder ve bunu ifaya çalışırdı. Bu çalışmasında da muvaffak oldu.


Onun en bariz meziyetlerinden birisi de vatan ve milletini çok sevmesi idi. Kendisi için değil milleti için yaşar ve düşünürdü. O nedenle, onun hizmetlerini çekemeyenler, ona karşı olanlar memleketin, milletin dostu değil. Kendisine yapılan saldırılara rağmen azim ve sebatla, sabır ve tahammülle taviz vermeden davasını takip etti. Bir gün adaletin zulme, hakkın batıla galebe edeceğine inanıyordu. Fikir ve irfanla ve neşriyatla insaniyete hizmet etmeyi gaye edinmişti. Hoşgörü sahibi idi. Muhaliflerine bile kat’iyyen düşman nazarı ile bakmazdı. Hakikate muhalif hiçbir menfi harekette bulunmamıştır. Yüzlerce ve binlerce gencin fazilet ve irfanına vesile olmuştur. Bu ağır vazife, genç yaşta saçlarının ağarmasına sebep olmuştur."



Kırkıncı Hoca, “Hayatım- Hatıralarım” adlı anı eserinde risalelerin Hocaefendi üzerindeki etkisine şöyle değiniyor; “Feyz kaynağı olan Risale-i Nurları tahkik ve tetkik ettikten sonra Hocaefendi yepyeni bir hususiyet kazanmış oldu. Risale-i Nur’daki cevherler onun ruhunu alevlendiren bir mürşid-i azam oldu. Risale-i Nur’un rahle-i tedrisinde istidatlarını yoğurdu. Onun düsturlarını kendisine meslek ittihaz etti. Hocaefendi o cevherleri aşk mayası ile yoğurarak gençlerimize verme bahtiyarlığına erişti. şimdi ise hizmeti bütün dünyanın gözlerini kamaştıracak bir hal aldı. Çağımızda iman ve ıslam aksiyonunun müstesna temsilcilerinden biri oldu.”



Kırkıncı Hocaefendi şunları da ifade etmekte: Yıllar sonra annesinin vefatı üzerine Osman Hoca ve Ahmet şahin’le birlikte taziye için gittik. Üç-dört saat yanında kaldık. Çok güzel sohbetler oldu. Birkaç gün önce bir rüya görmüştüm. Rüyada geniş bir bina, ucu bucağı görünmüyor, zemini de halı gibi döşenmiş. Hoca efendi birden yanımda durdu ve binayı bana anlatmaya başladı.



Dedim: “Buraya gelmeden önce böyle bir rüya gördüm. Tabiri nedir?”



Dedi: “Estağfurullah, siz daha iyi bilirsiniz.”



Ben de “Sizin hizmetinizden çok gelişeceğine işarettir” dedim.



Hocaefendi: “Bu sizin hizmetiniz , sizin , sizin...”diye ağlamaya başladı.


ızmir’de hapisteyken Nazım Gökçek, Necmettin Bey ziyaretine gideceğiz. Gitmeden öncede bir rüya gördüm. Rüyada Cebrail, elinde bir masa saati. Bana “Al bunu Fethullah Hocaya ver.” Ziyaretine gittiğimizde bu rüyayı anlattım. “Hocam, bunu işittikten sonra 10 sene hapiste kalsam hiç aldırmam” dedi.Yüz yetmiş ülkede okul yapmak ne demek?Cebrail’in rüyadaki saati bu işte...


Ben, “Cenabı-ı Hak, Bediüzzaman’ı kendisini anlatmak için yaratmış, Fethullah Hocayı da hizmet için yaratmış.” diyorum. Benim inancım bu...



Kırkıncı Hocanın hizmetlere dair gördüğü iki rüyasını Hocaefendi bir sohbetinde şöyle anlatıyor: “Benim öteden beri hep kendisine saygı duyduğum bir zat. 5–10 yaş benden ilerde olmasının yanı başında aynı zamanda 5–10 sene evvel de Hazret-i Bediüzzaman’ın dünyasına erken uyanmış olması itibarıyla benim saygı hisleri, saygı duygularıma bir o kadar daha saygı ilave ettiren bir insandır. ıki sene evveldi, bu müesseselere gelmişti. Bana iki enfes şey anlattı. Bunlardan bir tanesi şuydu:

Gözyaşlarıyla, 60 yaşındaki insan hıçkıra hıçkıra anlattı. Az belki ayrı gibi görülebilirdi. Ben görmem de, o da görmez, başkaları görebilirdi. şafii-Hanefi ayrılığı, şafii-Maliki ayrılığı içinde biraz da metotta, usulde değişik yollarla aynı hedefe varma ayrılığı gibi bir şey. “Etturuku ilallah bi adedi enfasi halaik” Allah’a giden yollar mahlûkatın solukları sayısınca. ışte bundan nasiplilik içinde mini bir farklılık, bir ayrılık. Tabii bunu neye söylüyorsun. Çünkü “Sizin hizmetiniz” deyip de, başarıları ifade ederken böyle bir insanın o başarıları gözyaşlarıyla ifade etmesi çok manidardır. Dedi ki; “Bu müesseseleri gördüm. Her birisi dünyayı idare edecek büyük saraylar gibi geldi. O saraylarda beni gezdirdiler. Bir yere gelince o saraylarla alakalı insanları, görünce, anladım ki meğer dünyayı idare eden o saraylar bu hizmet ve bu hizmetin arkasındaki insanlarmış” dedi. Ve hıçkıra hıçkıra ağladı. Ve sonra arkasından ayrı bir şey anlattı: “Gördüm ki yine” dedi. “Anadolu seller içinde, seylâplar içinde.

O seller binaları önüne katıp bir kütük gibi sürükleyip götürüyor. Ve herkes endişe telaş içinde. O esnada ümitlerin ayakta kalması düşünülemez. Herkes sarsık, belki her vicdanda yeis yaşanıyor. Fakat o esnada nereden çıktığı belli olmadan birden Bediüzzaman belirdi. O selin içinde, sizin yurtlarınızı, pansiyonlarınızı, evlerinizi, kaya gibi kucaklıyor, selin önüne koyuyor ve bir baraj yapıyor. GAP barajı gibi bir baraj yapıyor. Derken sular çekildi. Zararlı olma durumu inkitaa uğradı. Ve faydalı bir baraj haline geldi. Anadolu da seylâpların erozyonundan kurtuldu.” Bunlar iki sene evvel derin duygularla, coşkun heyecanlarla anlatıldı.”



2. M. Sungur, Abdullah Yeğin, Hüsnü Bayram, Bayram Yüksel

ağabeylerin imzası bulunan bir yazıdan; “Evrensel bir ufuk turuna doğru gelişen bu hizmet-i külliyede muhterem Hocaefendi kardeşimizin de ilahi lütuf ve mevhibenin bir tecellisi olarak büyük hisse ve nasibi varolduğu açıkça ortada ve herkesçe müsellemdir. Hatta şu hususu ehemmiyetle tebarüz ettirmek isteriz ki; Kendisi, Hizmet-i Kur’aniye ve ıslamiye noktasında bu kadar geniş imkâna -maddeten ve manen- sahip olmasına rağmen sırf ahenk-i umumiyi muhafaza ve şirket-i maneviye hukukuna riayeti şiar edindiğinden bizatihi Risalelerin neşrine girmemiş, hakikatte bir vücud-u maneviyenin azaları kabul ettiği Nur kardeşlerinin neşir hizmetlerini kendi hizmeti telakki edip, kamyonlarla Nur Risalelerinin sevkiyle, nurların her tarafta neşriyle, dolayısıyla genç nesillerin imdadına koşmuş ve hazret-i Üstad zamanından beri devam ede gelen hizmetlerin devamını teyit ve takviyede bulunmuştur. Ve ayrıca geniş dairelere müteveccih Türkiye’de ve hariç memleketlerde ihyasına vesile olduğu maarif hizmetleri, neşriyat sahaları ise, bütün ehl-i iman tarafından kemal-i takdirle karşılanmaktadır.”



2-Zübeyir Gündüzalp:Cemal Uşşak bey anlattı; “Hocaefendinin 1995’te Moral FM ve Nesil matbaalarını ziyaretinde M. Emin Birinci ağabey: “Ne kadar biz uyduk o ayrı konu. Zübeyir ağabey; “Hizmetle alakalı meselelerde Fethullah Hocaefendi kardaşımla istişare edin. Onun fikirleri musibtir.’ demişti deyince, Hocaefendi: “Estağfirullah! Zübeyir ağabey iltifat etmiş” dedi.



Hocaefendi Edirne’de vazifeli iken ıstanbul’da Zübeyr ağabeyi ziyarete gelirmiş. şöyle anlatıyor: “Zübeyr abi çok ciddi, sevgisini dışarıya vurmazdı. Yanına gider gelirdim. Bir iki defa da bana nasihat etmişti. Ben çok müstağniyim, param yok, gider cami penceresinde yatarım. Param varsa, gider otelde yatarım. Sonra üstü kapalı bana “kardeşim” dedi “Üstad, Hastalar Risalesinde “gençlik ve sıhhat önemli iki gaflet unsurudur” diyor. Dersane çok önemlidir.” Sonra öğreniyorum ki, Kırkıncı Hocaya da diyor: “Geldiğinde dershanede kalsın.”



Mehmed Kırkıncı Hocaefendi 22. 10. 2003 tarihinde Erzurum’da Kümbet medresesinde bu konuda bize şunları söylemişti: “Zübeyir abi bana dedi ki “Hocaefendiye söyle, ıstanbul’a gelip geçerken bana misafir olsun.” Hocayı o kadar sevmişti ki… Onun da (Hocaefendinin) ağabeylere saygısı öyle ki… Bambaşka bir şey canım.”



Cemal Uşşak Bey anlatıyor: “Bir gün Bekir ağabeyin Kığılı Pasajındaki yazıhanesindeydik. Arka odada Zübeyir ağabey de, diğer ağabeyler de vardı. Birisi ızmir’den bir haber getirmiş; “Fethullah hoca Kestanepazarından ayrıldı” demişti. Zübeyir ağabey bunu duyunca dizleri üzerinde doğruldu ve şöyle dedi: “Fethullah Hocaefendi kardeşim fevkalade isabet etmiştir. ınşallah bundan sonra Nur’un izzetine münasip bir tarzda hizmetine devam edecek.”



3-Sungur ağabey: Rahmi Erdem beyin hazırladığı “Beyaz Gölgeler” adlı eserde Sungur ağabey Hocaefendi hakkında şöyle demekte: “Rahmi bey kardeş, bu zaman da hakikat-i Kur’aniye’de saf tutan kardeşlerimizin manevi hüviyetini bendeniz ihatadan acizim. Bilhassa Fethullah Efendi hakkında fikir ve kanaatimi rica ettiniz. Daha önce de “o zatlarla arkadaş olmak, kardeş ve beraber olmak hepimiz için birer mazhariyettir. Bir lütf-u ilahidir. Böyle masum ve yıldız misal zatlarla daima iftihar ederiz. Onlar bizim şeref tacımız” demiştim. Fethullah Hocaefendi, deruhte ettiği hizmet-i Kur’aniye ve ımaniyesi, bir ve beraberlik içinde bulundukları kardeşleri ve arkadaşlarıyla âlemşümul bir hizmeti kucaklayan, gençliğin ve nesillerin imdadına maarifi ilahi ile koşan âli himmet ve kerimüssıfat bir mübarek zattır. Hz.Üstadımız, Kastamonu Lahikasında bir mübarek talebesi için “kalemi gibi kalbi de harikadır.” dediği bu manaya, Hocaefendi ve mübarek kardeşleri de mazhar ve masadak olduğunu gösteriyorlar. Onlar ahirzamanda âlemi ışıklandıracak bu nur-u Kur’anın mübarek, halis hameleleri olarak takdir ve tebrike sezadırlar. Hepimiz ve hep beraber bu nur-u Kur’an ağacının etrafında Rahmet-i ilahiye ile bulunmak nimetine mazhar olmuşuz. Malumunuz böyle hayatlarını ıslamiyet’e, milletin saadet ve selametine halisane ve fedakarane bir surette adayanlar o hulus ve vüsat içinde çalışanlar; nihayette Hakkın keremi ile bir millet olarak ebediyet ve beka bulacaklardır inşallah. Belki onlar bunu da gaye yapmadan yalnız rıza-i ilahinin hudutsuz fezasında yol almak emelindedirler. Bu öyle bir nimet ve lütuftur ki Allah onu dilediğine verir.”

Cemal Uşak beyefendi 1996 Eylül ayında bir trafik kazası geçiren Sungur ağabeyi hastanede ziyaretinde, Sungur ağabeyin: “şimdilerde Hocaefendi ve hizmetine birçokları müspet bakıyorlar. Keşke 20 sene önce de böyle bakabilselerdi, ne iyi olurdu.” dediğini nakletmişti. Yine Cemal beyin nakline göre; “1972’li yıllarda Hocaefendiye izafeten; “Hocaefendiye Hazret-i ısa (AS) diyorlar” diye bazı kimseler serişte ederek Hocaefendiyi suçluyorlar, itham ediyorlar ve camiadan dışlamaya çalışıyorlardı. O yıllarda Sungur ağabey de Mehmed Feyzi ağabeye gidip; “Hocaefendi hakkında bazıları böyle söylüyor. Ne diyorsunuz?”diye soruyor. Mehmed Feyzi ağabey de tebessüm ederek: “Kardeşim olur böyle haller. Bana da söylüyorlar. Etrafımdakiler beni de öyle gördüklerini söylüyorlar. Bunun bir fitne yönü, fesat yönü veya zararlı bir yönü yoktur. Velayet makamlarında tıpkı makam-ı Hızır gibi her bir peygamberin makamı vardır. Makam-ı ısa da vardır. Bir takım zatlar ya ısa meşrep olurlar. Veya makam-ı ısa’ya çıkarlar. O zatları sevenler de, kendi kalp ayinelerinde o zatı ayn-ı ısa gibi görür. Bu, o zatın ya makam-ı ısa’da olduğuna delalet eder. Veya o zatın ısa meşrep olduğuna delalet eder.” diyor.



Kıymetli yazar Cüneyd Suavi Bey 2–11–2001 tarihinde Adapazarı’nda görüştüğümüzde Sungur ağabeyin bir mecliste Hocaefendi için: “Kardeşim, büyük evliyadır” dediğini nakletmişti.



4-Tahiri Mutlu: Cüneyd Suavi bey, merhum Tahiri ağabeyle Hocaefendi arasındaki münasebeti şöyle anlatmıştı: “Tahiri ağabey vefatında Hizmet vakfı mütevellisindeki yerine Hocaefendiyi vekil bırakmıştı. Hocam, Tahiri ağabey tarafından müthiş seviliyordu.”



Hocaefendi bir sohbetinde Tahiri ağabeyin kendisine verdiği bir hediyeden bahsediyor: “Yazdığı şeylerden Mesnevi-i Nuriye de vardı, bana hatıra vermişti. 80 ihtilalinde birisi benim evimden almış, onları çatıya koymuş, yağmurda çürüdüler, tamir edilir mi diye çok uğraştım, hatıra kendi el yazısı, fakat maalesef.”



5-Hulusi Yahyagil: Üstadın talebelerinden Salih Özcan beyin nakline göre Hulusi ağabey merhum Hocaefendi için:"Bu gence dikkat edin, ilerde istikbal vaat ediyor” demiş. Hocaefendi 1983’de Elazığ’da Hulusi Yahyagil ağabeyi ziyaret ettiğinde Hulusi ağabey Üstadın ıktisat risalesinde bahsettiği kerametli baldan bir kaşık teberrüken hocamıza vermiş. Hocaefendi bunu şöyle anlatıyor: “Albay Hulusi Bey'e uğradım 83’de. Yani Üstad vefat ettikten tam 23 sene sonra. Hulusi Abi merhum yine bana bir yemek kaşığı bal verdi, o baldan. Bitmemiş daha”



Hocaefendi bir sohbetinde Hulusi ağabeyle alakalı bir hatırasını şöyle anlatıyor: “Hulusi abinin oğlu vefat etmişti. Biz taziye için orda bulunuyorduk. Bize güzel şeyler anlattı. Ve "Bütün menba-ı varidat benim için bir yönüyle o işin prizması olan Hz. Bediüzzaman’dır. Yani Kur'an nur ışıkları içinde akar gelir ona. Ve bizde ondan aldık onu. Sünnet akar gelir biz ondan aldık." Böyle anlattı.”



6- Bayram Yüksel: 1997’de dar-ı bekaya irtihal eden Bayram ağabeyin teveccühü hakkında Hocaefendi şöyle diyor: “Bayram abi enfes şeyler anlattı bana. “Tamamen bu neşri size devredelim” dedi. Bunlar hep Allah'ın lütfu…”



7- Bekir Berk: ıslam Davasının meşhur avukatı merhum Bekir Berk bey ile Hocaefendinin karşılıklı büyük sevgi ve saygıları vardı. Burada buna kısa bir hatıra ile değinelim. Muhammed Nur Sungur beyefendi anlatıyor:1986’da Fethullah Hoca hacca gelmişti. O zaman evimiz vardı,ticaretle uğraşıyorduk. Hac dönüşü Cidde’de hocayı misafir ettik. Tabii o sırada hergün Bekir Berk ağabey gelip gitti.Aralarında karşılıklı olarak müthiş bir muhabbet ve hürmet vardı. Sohbetleri oluyor, eski hatıralarını yâd ediyorlardı. Bir gün Bekir Ağabey ayrılırken Hocaefendinin onun ardından; “Hey kafesteki koca aslan” dediğini hiç unutamam.




8-Ahmed Feyzi Kul: Merhum Cahid Erdoğan anlatıyor: Rahmetli Ahmet Feyzi Kul abi, pek vaiz beğenmezdi. Kendisine ne Tahir Hoca’yı ne de Yaşar Hoca’yı dinletmem mümkün olmadı. Zaten kendisi de alim bir zattı. Hocaefendi’nin ızmir'e gelişinin tahminen üçüncü haftasıydı. Ben vaaza giderken yolda Ahmet Feyzi abi ile karşılaştım. Nereye gittiğimi sorunca vaaza gittiğimi söyledim. “Beraber gidelim” dedim, kabul etmedi. Israr ettim. Beni çok sevindirdi. Çok fazla ısrar edince teklifimi kabul edip geldi. Vaaz bitti, Cuma namazı kılındı, cemaat boşalmaya başladı. Ben de malzemeleri toparlıyorum. Baktım, Hocaefendi oturuyor, Ahmet Feyzi abi de birkaç saf arkada oturuyor. Hocaefendi yerinden doğrulunca o da ayağa fırladı ve koşup Hocaefendi’yle musafaha ettiler. Aralarında neler konuştular bilmiyorum; fakat bildiğim bir şey varsa Ahmet Feyzi abinin bu vaaza gelişinden gayet memnun olmasıydı. Çünkü biraz sonra yanıma gelip, "Sen haklıymışsın, bu diğerlerine benzemiyor" demişti. Bu cümleyi vaaza gelmeden evvel ben ona söylemiştim ve şimdi o da aynı kanaati benimle paylaşmış oluyordu..



8-Abdülkadir Badıllı: “Bu makamda hak adına ve bitarafane bir muvazene ile şöyle diyebilirim ki; Fethullah hocanın vasıtasıyla iman ve hidayete ermiş, ıslamiyet nuruyla ahlâklarını düzeltmiş binlerle insan vardır. Bunun yanında hocanın şahsî kemalatı, tevazu’u, edep ve ubudiyeti de çok yüksek mertebelerdedir. Bu hakikat muvacehesinde Fethullah Hoca, en az bin Muşlu Molla kadar ıslâma hizmet etmiş, eserleri de meydandadır, her ne ise..”



9-Abdullah Yeğin Ağabey: Abdullah Yeğin, Fethullah Gülen Hocaefendi ile eskiden tanışmaktadır: “Üstad’ın talebeleri Hizmet Vakfı’nın mütevelli heyetine aza oldular. Tahiri Ağabey vefatına yakın bir zamanda ‘ben mütevelli heyetini bırakıyorum. Fethullah Hoca var, ben yerime onu tayin edeceğim.’ dedi. Vakfın tüzüğüne göre üç kişi tayin edilir, mütevelli heyeti de onlardan birini seçerdi. Tahiri Ağabey istifa edince Fethullah Hoca seçildi. Eskiden de tanırdım ben Fethullah Hoca’yı. Hatta ziyaretine gittik Edirne’de, ızmir’de… Ben Adana’da iken yanımıza gelmişliği vardı. Epey bir zamandır görüşmedik fakat onun da gayesi ıslamiyet’tir, başka bir şey değil.”

696

25.12.2008, 00:03

Alıntı sahibi ""ruhefza""

"Kaynaktan Su ıçenler" kitabını okudunuz mu?

O kitabda o büstler için ne dendiğine delil var..

Hazırcılık yapmayın da açın okuyun bir zahmet..

Kimse kafasından bir şey demiyor..

Birileri herkes kafasını kuma soksun istiyorsa, buna imkân yok..

"Cebrail şeytan ile barışmaz" sa, barışmaz...

Laf yuvarlayıp, beddua etmek de gerçeği değiştirmez..

Madem yakışmıyor bu sözler bize, bunları hayata geçirmek nasıl yakışıyor peki size?



Alıntı sahibi ""ruhefza""

Siz "Beşlemeyi" okudunuz mu kardeşim?

şimdiye kadar orada geçen hadiseleri yalanlayanları ben duymadım daha, duyan varsa desin öğrenelim..


Daha geçen haftalarda, hem de o cemaatten birileri hem de Risale-i Nur'dan hocalarının Mehdi olduğuna deliller ispatlamaya kalktı..

Temize çıkartmaya çalışanamı, onlardan birilerinin yazdıklarını gören gözümemi inanacağım..

Asrın ımamının r.a. makamına göz dikenlere diyecek sözüm yok benim..

Rûz-i mahşerde hesabını kendileri verecekler!

Tesbihatta bile "Saidin-Nursî" kelimesini çıkarma densizliğini hazmeden buyursun, kimden rivâyet okur ve inanırsa inansın..

Allah beni Mehdi-i Âzam ile, ona muhabbetini, ona buna dağıtanları da "taklid-i âzamlar" ile haşretsin..

Bir malın etiketini söküpde, kendi etiketini yapıştırıp piyasaya sürene, "aman nasılsa aynı mal, ne zararı var" diyebilir misiniz?

Bu ticari ahlâkta bile sahtekârlığa girer..

Dînî ticaret hukukunda ise, "Bizi aldatan, bizden değildir" e..

ısmen, cismen, neseben ve onca işârî müjdelerle 1500 sene sonra bizlere ulaşmış bir Aziz dâvâ ve Üstad,

her türlü hileden, dolaptan, ona buna hoş görünmekten berî ve münezzehtir!

Hele hele dünya kuruldu kurulalı şerrinden Allah'a sığınılan deccala methiye dizmekten, cennet ve cehennem kadar da uzaktır..

Herkes kendi kafasındaki hizmetini yapsın, kimse karışmıyor..

Yeterki başka bir dâvânın aslını bozmaya yeltenmesin birileri!

Birtek nâstan istiğnâ düsturu bile benim Üstadım ile ona uydurulan başka hizmetlerin arasında turnusol olarak yeter!!

ınsanlara el avuç açanlar Nurculuk iddiasında bulunupta, verdikleri zararın farkında olmadıklarını da sanmıyorum..

Siz sanıyorsunuz ki, hizmetiniz kıtalara ulaşmış..

Bir de açın gözünüzü de insanların nasıl içten içe, o el avuç açışınıza istihza ve şüphe ile baktıklarını farkedin..

Bıyık altından kaç kişiyi "Bunlarda dilenci Nurcular" derken kulaklarımla duydum..

Bunu deditrmek bu dâvâya verilen onca zararınızın yanında sadece devede kulak..



697

25.12.2008, 11:51

Elfida kardeşim. Yazıklarını okudum. Ama sanırım sen benim yazdıklarımı okumamışsın ya da anlamamışsın. Ben diyorum ki falanca abinin filanca abinin ifadesi beni bağlamaz. O abinin görüşüdür, abiyi bağlar. Ben falanca abinin talebesi değilim, Risale-i Nur'un talebesiyim. Risale-i Nur'un satırlarına bağlıyım. Risale-i Nur'un satırlarından konuşmadığınız sürece beni ikna edemezsiniz.

Her şeyi bir yana bıraktım. Bana sadece tek bir şeyin izahını yapar mısınız lütfen:

"Tedbir ve sır adı altında öğrencileriniz ailelerine bile yalan söylemeye teşvik ediliyor. Askeriye kandırılıyor. Namazlar WC, banyolarda kılınıyor. Başörtüleri çıkartılıp, Nutuk ezberletiliyor. Bunların hiç birini uydurmuyorum ve hepsini 7 farklı ilde kendi gözlerimle gördüm, kendi kulaklarımla duydum. Bizzat bana bile Ortaokulu bitirmek üzere olduğum sene askeri liseye başvurmamı söylediler. Annemin başı açık resmini vermek istemediğimi söylediğimde, en fazla 5-6 kişi görecek annenin saçını. ıleride yapacağın büyük hizmetler yanında bunun bir önemi var mı, büyük düşün. diyerek akılları sıra bana akıl verdiler. şimdi gel elfida kardeşim, bütün bu yazdığım tedbir ve sır anlayışının Risale-i Nur'a uygun olduğunu bana Risale-i Nur'dan, sadece Risale-i Nur'dan deliller sunarak ispatla. Buyur kardeşim"


NOT: Sadece Risale-i Nur'dan delil istiyorum çünkü, mevzumuz Nurcu olmak ya da olmamak ise, tek ölçü Risale-i Nur olmalıdır!

698

26.12.2008, 23:59

Alıntı sahibi ""talhagenc""

Elfida kardeşim. Yazıklarını okudum. Ama sanırım sen benim yazdıklarımı okumamışsın ya da anlamamışsın. Ben diyorum ki falanca abinin filanca abinin ifadesi beni bağlamaz. O abinin görüşüdür, abiyi bağlar. Ben falanca abinin talebesi değilim, Risale-i Nur'un talebesiyim. Risale-i Nur'un satırlarına bağlıyım. Risale-i Nur'un satırlarından konuşmadığınız sürece beni ikna edemezsiniz.

Her şeyi bir yana bıraktım. Bana sadece tek bir şeyin izahını yapar mısınız lütfen:

"Tedbir ve sır adı altında öğrencileriniz ailelerine bile yalan söylemeye teşvik ediliyor. Askeriye kandırılıyor. Namazlar WC, banyolarda kılınıyor. Başörtüleri çıkartılıp, Nutuk ezberletiliyor. Bunların hiç birini uydurmuyorum ve hepsini 7 farklı ilde kendi gözlerimle gördüm, kendi kulaklarımla duydum. Bizzat bana bile Ortaokulu bitirmek üzere olduğum sene askeri liseye başvurmamı söylediler. Annemin başı açık resmini vermek istemediğimi söylediğimde, en fazla 5-6 kişi görecek annenin saçını. ıleride yapacağın büyük hizmetler yanında bunun bir önemi var mı, büyük düşün. diyerek akılları sıra bana akıl verdiler. şimdi gel elfida kardeşim, bütün bu yazdığım tedbir ve sır anlayışının Risale-i Nur'a uygun olduğunu bana Risale-i Nur'dan, sadece Risale-i Nur'dan deliller sunarak ispatla. Buyur kardeşim"


NOT: Sadece Risale-i Nur'dan delil istiyorum çünkü, mevzumuz Nurcu olmak ya da olmamak ise, tek ölçü Risale-i Nur olmalıdır!


Muhterem

Size Üstad'in en yakin talebelerinden Zübeyr Gündüzalp, Abdullah Yegin Mustafa Sungur, Mehmet emin Birinci, Cahit Erdogan, Bayram Yüksel, Mehmed Kirkinci, Tahiri Mutlu, Hulusu Yahyagil ile ahiri abilerden görüs sundum hatta ve hatta Üstadin 'Rahmetli Cahid Erdoğan bey Bediüzzaman’ın sağlığında sesini kaydetmek için teybini de ziyarette yanında götürmüş, fakat Üstad izin vermemiş ve Cahid ağabeye: “Bu teyb ilerde büyük hizmet edecek” buyurmuş. Daha sonraları bu teyb Fethullah Gülen hocaefendinin vaaz ve sohbetlerini ilk kaydeden ve bizlere intikalini sağlayan Cahid Ağabeyin vesilesi ile aynı teyp olmuş, Üstadın ihbarını da tasdik etmiş.' hatirasini sundum, siz bunlari reddedettiniz ve kaale almiyorsunuz. halbuki anlayan için bunlar yeter. Demekki sartlanmislik var sizde. Ne yapilsa...faydasiz.

Siz zannimca bütün bunlara deger vermeyerek kendi bildiginizi okudunuz.

Sizin sordugunuz sorulara gelince...bunlari ben yasamadim, siz yasadiysaniz o kisilere niye sorma zahmetinde bulunmadiniz ?

Bakiniz genç adam, olaylara genis ufuklu bakmak lazim, dar görüslerle devam edersek sonra birileri çikar basörtülüler arabistana gitsin der, o zaman herkes yerine oturur.

Sizi bir video ile basbaya birakiyorum...Efendimiz sav'in sözlerinede karsi çikacaginizi zannetmiyorum....Bakin bu dava kimin omuzlarina konmus diyor bu konunun burda kapanmasini rica ediyorum.InsaAllah hakka girip kalp kirmamisizdir...hedef ayni, yollar ayri.....

Not : HE üstada isaret ediyor büyük imam diye...


699

27.12.2008, 00:04

Alıntı sahibi ""ruhefza""

Alıntı sahibi ""ruhefza""

"Kaynaktan Su ıçenler" kitabını okudunuz mu?

O kitabda o büstler için ne dendiğine delil var..

Hazırcılık yapmayın da açın okuyun bir zahmet..

Kimse kafasından bir şey demiyor..

Birileri herkes kafasını kuma soksun istiyorsa, buna imkân yok..

"Cebrail şeytan ile barışmaz" sa, barışmaz...

Laf yuvarlayıp, beddua etmek de gerçeği değiştirmez..

Madem yakışmıyor bu sözler bize, bunları hayata geçirmek nasıl yakışıyor peki size?



Alıntı sahibi ""ruhefza""

Siz "Beşlemeyi" okudunuz mu kardeşim?

şimdiye kadar orada geçen hadiseleri yalanlayanları ben duymadım daha, duyan varsa desin öğrenelim..


Daha geçen haftalarda, hem de o cemaatten birileri hem de Risale-i Nur'dan hocalarının Mehdi olduğuna deliller ispatlamaya kalktı..

Temize çıkartmaya çalışanamı, onlardan birilerinin yazdıklarını gören gözümemi inanacağım..

Asrın ımamının r.a. makamına göz dikenlere diyecek sözüm yok benim..

Rûz-i mahşerde hesabını kendileri verecekler!

Tesbihatta bile "Saidin-Nursî" kelimesini çıkarma densizliğini hazmeden buyursun, kimden rivâyet okur ve inanırsa inansın..

Allah beni Mehdi-i Âzam ile, ona muhabbetini, ona buna dağıtanları da "taklid-i âzamlar" ile haşretsin..

Bir malın etiketini söküpde, kendi etiketini yapıştırıp piyasaya sürene, "aman nasılsa aynı mal, ne zararı var" diyebilir misiniz?

Bu ticari ahlâkta bile sahtekârlığa girer..

Dînî ticaret hukukunda ise, "Bizi aldatan, bizden değildir" e..

ısmen, cismen, neseben ve onca işârî müjdelerle 1500 sene sonra bizlere ulaşmış bir Aziz dâvâ ve Üstad,

her türlü hileden, dolaptan, ona buna hoş görünmekten berî ve münezzehtir!

Hele hele dünya kuruldu kurulalı şerrinden Allah'a sığınılan deccala methiye dizmekten, cennet ve cehennem kadar da uzaktır..

Herkes kendi kafasındaki hizmetini yapsın, kimse karışmıyor..

Yeterki başka bir dâvânın aslını bozmaya yeltenmesin birileri!

Birtek nâstan istiğnâ düsturu bile benim Üstadım ile ona uydurulan başka hizmetlerin arasında turnusol olarak yeter!!

ınsanlara el avuç açanlar Nurculuk iddiasında bulunupta, verdikleri zararın farkında olmadıklarını da sanmıyorum..

Siz sanıyorsunuz ki, hizmetiniz kıtalara ulaşmış..

Bir de açın gözünüzü de insanların nasıl içten içe, o el avuç açışınıza istihza ve şüphe ile baktıklarını farkedin..

Bıyık altından kaç kişiyi "Bunlarda dilenci Nurcular" derken kulaklarımla duydum..

Bunu deditrmek bu dâvâya verilen onca zararınızın yanında sadece devede kulak..




Ettekrârü ahsen velev kâne yüzseksen..

"El ârifü tekfih'il işâreh" ama..

Yoksa davul zurna az..

700

27.12.2008, 04:05

Alıntı sahibi ""talhagenc""

NOT: Sadece Risale-i Nur'dan delil istiyorum çünkü, mevzumuz Nurcu olmak ya da olmamak ise, tek ölçü Risale-i Nur olmalıdır!

Talha kardeşim, nerdeyse 50 sayfayı bulan bu konuda bu güne kadar cevap verememişler. 100 sayfayı da bulsa veremezler vesselam!
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

Bu konuyu değerlendir