Evvelen yazmak istediklerimi cevabi tarzda değil, bilgilendirici tarzda olacağını ifade etmeliyim.
ıkinci olarak, bazı ifade edilen hususlar var ki mercümekli çorbaların bize verdiği karın ağrısının gaz şikayetleri olarak geçiriyorum. O gazete bir değişimde şu an ve şafak sayıyor. şahsi itibarla da pek çok eleştri yöneltebileceğim bir husus var ama içyüzünü bildiğim için gerek duymuyorum.
28 şubatı perdeleyenler şu an ki pek çok baskıya sebep olmuşlardır, ne risale-i nur talebeleridir veyahutta şu bu cemaattir. Bunun temel sebebi kanlı bıçaklı iktidar hasretini, gizli ödeneklere zarf yapanların hainliğidir. Euzübillahimineşşeytani vessiyaseh orda da ser levha oldu. Onların sıvıştı, bizleri tamir vazifesi düştü.
O gazeteyi affettirecek bir 163 . madde gayreti yeter de artar. Ama gel görki şeytanın vazifesi bir mükemmel tabloda veyahut sıradan bir tablo da illaki küçük güve deliklerini göstermektir.
şahısları tanıyın derken ifadelerine bina edilen isnatlar var ama davet üstüne davet gene de gidlip sorulmuyor kendi fikri, ithamlara maruz kalan nur meşrebi değilki bir şahsın bir meramını ifade tarzı, hala anlayamamışlar var. ıslamın tek farzını nefyetmek yok, nefyeden yok. Delil getirenler falanca abi, fülanca konumdakini konuşturuyor tercümanmış gibi.
Farz farzdır kardeşim, yerine getireceksin, getirmekte gayret, farzı ikame de vazife tüm müslümanlarındır.
Ama afedersinizde hala kupon peşinde koşan hakikat fakiri avam halk başka bir memleketin fertlerimi? Ben şaşıyorum niye bu memlekette hala bu kupon peşinde gazete almaya giden, levsiyat düşkünü insanlar var? Hizmet mi gelme di yoksa biz mi kusurluyuz? O gazete 20 sene oldu doğalı, ama halk istenen kerteye gelmiyor?! Okumuyor, işte bu benim evvelki dediklerime racihtir, biz millet olarak hakikate yavaş tepki veriyoruz.
Bir de 17 Ağustos depreminden 4 gün önce (görenler yeminle ifade ediyor) diz kapakları araba altında ezilmiş gibi -çünkü sızıların verdiği çığlıklara engel olamıyor - acı veren zat-ı muhterem, bir Kur'an-ı Kerim nüshası istiyor, kendince izlenimi ifade ederken bir musibetin yaklaştığını ağlayarak haber veriyor, şahsı itibariyle Türkiyenin her beldesine nisbetene para bölüştürüyor elindeki paradan, bunları sadaka veriyor, herkesi *biz de dahildik* istiğfar etmeye sadakalar vermeye mesajlar salınıyor. Sonrada birileri ahkam kesiyor eşarp için fetva vermişti (kendisi görmüş ki diyor-ben görmedim eh varsa mimsiz düşünce derneğinin iftira ve mercümekli iktidar sapıklarının aşağılamaları var bu mu yani?) ondan dolayı bizim ah-ü efganımız arşa ulaştı -şahit miydin görmüş gibi ahının nereye gittiğini ifade ediyorsun? Suçlu bula bula komşunun keçisini niye aramadın ki?- diyor felan...
Bir de Dede Paşa hazretleri isminde evliyaullahtan mühim bir zat var, onun meleklerden ricası var (bunu teyit etmesi sizlere düşer okuduğum kaynağa benim itimadım tam) Ruhefza zahmet etmezse bir baksın nereye çıkıyor bu araştırma. Gerçi zat-ı alileri gene bir klişe alır yerleştirir aşağıya ya. Olsun onun edeceği zahmet o kadar ama ben gene davet ettim işte. Benim baştaçlarımın bir tanesinin bir klişenin bin defa tekraratına binler saatim feda olsun gene okurum. Zübeyr ağabey deme di mi Kolay Nurcu olunur ama zor ama çok zordur Nurcu olarak vefat etmek. ıfade tarzı bana aittir ben öyle anlarım kendimi levm ettiğim zaman.
Sorun bakalım bakkalcı Nuri Yaşamaz hoca hissetmiş mi geleni? Bu işin ya olanı vardır ya da olmamışı, Yaşamaz hocanın hangi KILI hissetmiş, doğuştan beri hangi hasırı taban sermiş oturmuş? Kolay mı hergün hasırda oturmak hele ki uyumak?
şu an son bazı sıkıntılar yaşanıyor, bir neticeye gidilecek, rahatlama gelecek, ama tazyik son haddinde, bazı malum örümcek kafalılar hiç muhafazakar mesaja kapı aralamak istemiyorlar. Siz bunların kellesini mi alırsınız -ki nerde kim buna izin vermiştir? - yoksa bunların takıldığı 3-5 küçük mevzu var, işte şu resmi görmezsem okumam, şu tarzda değilse elimi değirmem gibi.. (Burada bir kez daha rahmetle anıyorum bugünleri bize miras bırakan mercümekleri, erememiş bakmazolasıları) şimdi ses son tiz perdesine vardı. Bu gazete sabrediyor. şu sıkıntılı günler gidecek en derin cephelere ses soluk ulaştırma netice verecek bir baraj yıkılması olur gibi nehir tekrar eski yatağına kavuşacak..
Yapılanlar ele bulaşmış lekelerdir, tıpkı üstadın şapkaya fatva vermesi gibi, hatırlarsanız O günde de ÜSTAD yalnızdı TÜM ULEMA!!!! şapkaya aleyhte fetva verdi, Üstadımız hariç, inşaallah O şapka müslüman olacak diyerek. Bu hususta siz ne görürsünüz, müslüman olmayan bir şapka saf değiştirecek demek değilmidir bu?
Gazete kendi çevresince algılandı, olan bazı şeyler gelir ihtiyacı kesinlikle değil, sadece bazı çevrelerin, hele kendini hala solcu olarak tanımlayanların, tay-tay ettirilmesinden ibaret, yarın onlarda tıpış tıpış kendi başlarına yürüyebilecekleri, çevrenin artık eskiyi anımsatmadığı baharda, herşey çiçek açacak, istenilen hedef bazı tarihlerle sınırlı, bunu herkes bilebilir sanırım, gayretler yine de istenilen seviyeye ulaşmadı, keşke bir muhafazakar gazete diğer tüm gazetelerin toplamı kadar satabilseydi, ama şu an hazır bir toplum yok, büsbütün kopuk bir toplum olaydı hemen bir Askeri müdahale gelir, O 3 misli satan hakkın nefesi gazeteyi dahi kapatırlardı. Bugün rütbeli insanlar dahi size kulak vermeye başlamışsa bunda kurulacak köprüler önemlidir.
Hele siz geçici bir köprü kurun. Hele sen gel bir namazını kıl bacım, başını örtmesini bilmesen de gel, bilmemek ruhsattır, hele bir kulak ver, sana bugüne kadar tabiatın nefesleri icraatın sesi dendi, Allah büsbütün unutturuldu, TV de diziler beyne çamaşır suyu döktü hergün yıkadı götürdü, bak burda biz size anlattıkları gibi eli kanlı, ermemiş bakmamış insanlar değiliz, biz mü'miniz, muhabbet fedaisiyiz, biz sünnete ittiba etmiş, helal ve harama riayet eden, farzları yerine getirip kebairi ve dahi küçük günahları terk edenleriz. Ses gitmediği yere ıslam'da bağırılıp büsbütün kaçırtılmaz. Sabredilir en güzel (Kavli Leyyin) dille, en yumuşak , en metotlu yöntemle ifade edilir.
şahıslar kurumlar kendilerini bağlar. ıslamda HER DÖNEMDE giden mesajcılar gittikleri beldenin kurallarına riayet etmiş, krallarına hürmet göstermiş, (ki hürmet görmüşler) mesajlarını en asude en güzel en tatlı dille hatta onların diliyle ifade etmişlerdir.
Yalnız şeytandır ki dönüp dolaşır bir hayvan leşinin kokusuna dikkat çeker oradaki katman katman esma-i hüsnanın icraatini büsbütün perdelemek ister. şu toplumun geçirdiği doğum sancıları son kertesinde bu millet Osmanlının hakkını adaletini ve belki de giysileri dahil adet ve örflerini bir silkelenmede tekrar yakalayacak, mektep medrese ve kışla izdivacına yürüyecek, şu anki koza faslını bitirecektir.
Gel ey şeytan ve senin avanen O kozanın tüylü kabuğunu gözüme sok! Ben gene de hakkın tecellisinden başkasını görmedim. Başkasını görenler varsın ıstiaze etsin..
Bu millete iman dersini niçin Üstad gerekli görmüştür? Bir dini bilme havasının, ülfetin içerisinde büsbütün dinden uzaklığın, sanki dine yeni uyanıyormuş gibi peyderepey aklında tutabileceği emirlerini dinletmek vacip iken dikte edermiş gibi, kaçırtmaya azmetmiş gibi tavır takınmak niye?
Gazete, muhitte tavırlar şöyle böyle deyip, töhmet altına itmek niye? Eh bari vuracak bir git en ihlaslılardan bir de dinle anlatılmak istenen, atılmak istenen adım ne, hikmeti ne diye.. Sanki onca ders yapılıyor hepsinde de "gazetede verilen ilanlar gibi, eşarpları ayarlamak istiyoruz mu deniyor?"
Afedersiniz ama 10 dan fazla kerratla dinlemişimdir, Önde görünen zat hanefi fıkhına göre "fitne zamanında gözler hariç tüm başın kapatılması farzdır der ki benim de bu zaman için kanaatim böyledir, gel görki medyada bunu nasıl ifade edeceksşn" DER!.. Üç itimad ettiğim abi varki hepsinin eşleri o şekilde tesettür edinmiştir. Siz eğer bir solcu gibi tutar istediğiniz felsefede anlamak isterseniz, vaciple ifade edileni görmemiş olursunuz. Ne güzel şu zamanlarda ki eşarp reklamları bile dersiniz.
Ben dinledim, O'dur asıl olan, şimdi kim "Eğer bir münafık haber getirirse..." ile başlayan ayete muhalif tavır takınmak, isterse buyursun O yaksın, ilerde ben seyrederim.