Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

09.05.2006, 10:24

İnce ama vâhim bir tesbit: "Keşke imkan olsa da Arabist

.:.Bismillah.:.



Oryantalizmin Arabistan’ı!

Oryantalizm, modernizasyon, reform paketleri, küreselleşme veya AB süreci, dün açık ve kaba biçimlerde yürütülen koloniyalizmi bugün örtülü ve daha rafine yöntem ve araçlarla sürdürmenin başka şeklidir.


şimdi bu çerçevede son günlerin “Başörtülüler Arabistan’a gitsin!” tartışmasına basitçe bir göz atmaya ve hakikatte -modernistimiz-muhafazakar dindarımız, fark etmez- hangi vahim durumda olduğumuza yakından bakmaya çalışalım:

Modernizasyon felaketine uğramış Türk elitinin bilinç altında “Suudi Arabistan, çağdışı, gerici, şeriatle yönetilen, kadınlara haklarının verilmediği, erkek-egemen kültürün hükümferma olduğu, erkeklerinin şehvetperestçe sağa sola saldırdığı, sonradan zengin-görgüsüz insanların, kısaca çöl bedevilerinin yaşadığı bir ülke.” Suudi Arabistan’la ilgili resim aşağı yukarı bu!

Bu hiç kuşkusuz Batılı oryantalistlerin Doğu’yu ve ıslam’ı ötekileştirirken, çizdikleri resimdir. Bu resim hiçbir gerçekliğe tekabül etmez ve aslında bizim inançlarımızın referansını, dinimizi, Peygamberimiz’i, ümmetin bir parçası olan kardeşlerimizi, tarihimizi, geçmişimizi, asli kişiliğimizi aşağılamak için ustaca çizilmiştir. Hem burada kesinlikle ötekileştirilen, mutlak “gerilik ve çağdışı”lık olarak objeleştirilen Suudi Arabistan değildir, biziz. Çünkü bu resmi çizenler, Osmanlı’yı, Türkleri ve onlara meydan okuyan Öteki Türkiye’yi de böyle resmediyorlar. Kavga da mankurtlaştırılmış Türkiye ile benliğini, özünü, kişiliğini koruyarak dünyayı anlamaya çalışan, dünya ile doğru çerçevede temasa ve interaktif ilişkiye girmek isteyen öteki Türkiye arasında cereyan ediyor. Asıl ve asli Türkiye oryantalist resimdeki objeler bütünüyle tamamen ilgisizdir.

Başörtülülere yöneltilen söz konusu Arabistan polemiğinde kendini muhatap veya taraf kabul eden iktidar partisi, tartışmaya aktif olarak müdahil olanlar (dernekler, kanaat önderleri, medya kuruluşları) ve elbette başörtülü kızlar 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e hemen tepki gösterdiler. şimdi dikkatli bir şekilde bu tepkilere bakalım:

Siyasi iktidarın en yetkili isimleri “Suudi Arabistan’a sen git!” dediler. Başörtülü kızlar ve onları savunan dernekler-kuruluşlar “Biz Suudi Arabistan’da değil, Avrupa’da okuyoruz!” şeklinde sert açıklamalarda bulundular. Konuyu gündemde tutan bir gazetemiz “Cevap Viyana’dan” manşetini attı, ertesi gün aynı mevkute 14. sahifede “Başörtülüler Arabistan’a değil Avrupa’ya gidiyor” diye konuya devam etti. Mesela ÖNDER yetkilisi “Demirel Avrupa’daki öğrencilerimizi görsün” diye çıkıştı.

Belli ki başörtülüler, başörtüsü yasağına karşı olan iktidar partisi ve aynı çizgideki medya Demirel’in bu demecinden çok incinmişler. Ancak incinmelerinin asıl sebebi “Ya sev ye terk et” ikilemine benzer bir ikilem içine düşürülüp “Suudi Arabistan’a” gönderilmek istenmeleri değildir. Mesela Demirel “Başörtülüler Paris’e gitsin!” deseydi bunca gürültü kopmazdı. Nihayetinde bu demece şiddetle karşı çıkan muhafazakar-dindar çevreler ve sözcüleri “Başörtülülerin Viyana’da okuyor” olmasını, hem bir övünç meselesi olarak takdim ettiler, hem de Suudi Arabistan’a karşı bir cevap/mukabil bir argüman olarak kullandılar.

Demek ki sorunun merkezinde “Suudi Arabistan imgesi” yatmaktadır. Başka bir ifadeyle Suudi Arabistan’ın gerçeği ile imgesi arasındaki çatallaşma Müslüman bilincini de sakatlamıştır. Bu altı çizilmesi gereken ilk husustur. Suudi Arabistan’la ilişkilendirilmeyi bir zül kabul edenler, Suudi Arabistan’ın ıslam inançları, ümmet bilinci ve içinde bulunduğu gerçek durumunu göz ardı edip, hatta bu konular üzerinde hiç düşünmeyip, refleksif olarak oryantalist bir tepki göstermeleridir. Yani oryantalizmin çizdiği “Suudi Arabistan resmi”ni veri almaktadırlar, oryantalistler nasıl görmelerini istiyorsa, muhafazakar-dindarlar da Suudi Arabistan’ı öyle görüyorlar. ıkinci husus, muhafazakar-dindarların da gözünde cazibe merkezi Avrupa’dır. Avrupa onların hiç üzerinde tartışmayı düşünmedikleri referans çerçevesidir. Muhafazakar-dindarların bilincindeki yara çok daha derindir; şayegan’ın deyimiyle bu “yaralı bilinç” içinde bulunduğumuz güçsüzlüğün sebebidir.

Ben ülkemi seven ve ülkemde yaşayıp ölmek isteyen bir insanım. Ama bir gün ülkemi terk edip de başka bir yerde yaşamaya zorlanacak olsam, çoluk çocuğumla sıra ile Mekke, Medine, Semerkant veya Prizren’de yaşamak isterdim.



<ALı BULAÇ 08.05.2006 PAZARTESı >

subhanallah, aşağıdaki dua ne kadar da önemliymiş:
ıhtar : En büyük hidayet, hicabın kaldırılmasıyla hakkı hak, batılı batıl göstermektir.


Alıntı: http://www.nurforum.org/forum/index.php?…g14662#msg14662
Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin!. şûra kuvvet bulsun!. Bütün levm ve itab ve nefret, heva ve hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet Hüda'ya tâbi olanlar üstüne olsun. Âmîn... :sadbye:

Mesajlar: 16

Konum: almanya

Meslek: student

Hobiler: pc,satranc,

  • Özel mesaj gönder

2

01.06.2006, 03:33

Sadece demirel degil herkez arabistana gitsin.... Haci olsun :wink:

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir