Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

1

18.03.2006, 09:34

Yeter ki isteyin ve sevin

Yeter ki ısteyin ve Sevin
2003 yılında Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfının Maya projesi için bir dönem saha çalışması yapmam söz konusu olmuştu. Maya projesi, kendi işini yapan kadınlara mikro kredi sağlama çalışmasıdır. Proje çok başarılı çalışmalar yerine getiriyor. Dünyadaki başarılı örneklerden biridir. O yıldaki çalışmamız sırasında ıstanbul Anadolu yakasındaki işyeri sahibi kadınların durumunu ve mikro krediye bakış açılarını anlamaya yönelik bir anket faaliyeti yürütüyorduk. Benim bölgem Maltepe idi. Bu amaç doğrultusunda Maltepe deki bir pasajdan içeri girdiğimde birkaç kadın, dükkanlarının önündeki taburelere oturmuş sohbet ediyorlardı. Yanlarına yaklaşıp onlarla görüşmek istediğimi söylediğimde hemen dükkanının önünde durduğumuz kadın beni içeri buyur etti.
45-50 arasında kısa jöleli siyah saçlı, çok özenle yapılmış makyajlı, balık etinde, yaşına göre hala diri ve son derece güzel bir kadındı Jülide hanım. Aktar dükkanı işletiyordu. ıçeride binbir çeşit baharat ve ot vardı. Hepside kavanozlarda, şık torbalarda saklanıyordu. Kendine özenli bu kadın aynı şekilde dükkanına da özenli idi. ışini anlatmaya başladığında öyküsünü de öğrenmeye başladım. Her girişimci kadının mutlaka bir öyküsü vardır. Hiçbir zaman onlar sıradan bir hayattan gelmezler. Tırnaklarla kazınmış, mücadelelerle geçmiş bir yaşamı sırtlamışlardır. ışte bu güzel Jülide hanım da onlardan biriydi. Oysa dışardan bakıldığında son derece bakımlı, dertsiz tasasız, işini yapan, hayat dolu bir kadın görüyorsunuz.
ılk kocasını kaybettikten sonra ikinci evliliğini yapmış. Kocasının şizofren bir oğlu varmış. Kocası, oğlunun yaşı büyük olduğu için onu alt katlarındaki dairede oturtuyormuş. Birkaç yıl sonra, iflas edince, kocası bunalıma girmiş. Aile çok zor günler geçirmeye başlamış. Bakmış ki olacak gibi değil Jülide hanım geçmiş dümenin başına. Nasıl bir iş yapabilirim diye düşünürken tesadüfen bu dükkanın devredildiğini duymuş. O güne kadar iş hayatını hiç tanımayan bu kadın, gözünü karartıp dükkanı kiralamış.
şimdi kendi yağları ile kavrulacak bir gelir elde ediyormuş. Her sabah aşağı kattaki üvey oğlunun evine uğrayıp onun günlük yemek işlerini kotarıp dükkana geliyormuş. Dükkanın dışarı işlerini yapması gerektiğinde kocası dükkanda duruyormuş. Bütün gün dükkanda çalıştıktan sonra akşamları kendi evinin yemek ve temizlik işlerini yapıyormuş. Bu kadını dinlediğimde hayretle ağzımdan “Bu kadar işe nasıl yetişebiliyorsunuz” sözleri döküldü. Aldığım cevap ise şaşırtıcı değil, öğreticiydi.
“Yeter ki isteyin ve sevin, yapılmayacak, yetiştirilmeyecek iş yoktur”
Dilek Zeybek

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir