Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

22.11.2003, 08:13

Tam bir "Yahudi taktiği"...

Hatırlanacağı üzere, Amerika’daki 11 Eylül patlamalardan iki gün sonra, güya uçaklara binen çoğu Ortadoğu kökenli “Müslüman genç militanları”ın uydurma ve sahte fotoğrafları boy boy yayınlanmıştı.

Keza, 50 ülkeden insanlar ve Amerikalılar olay günü Dünya Ticaret Merkezi’ndeki işlerine gittikleri halde, dört bine yakın Yahudi işlerine gitmemişti. Hatta bu “DTM çalışanları” için önce “yas” tutulmuş, peşinden hiçbirinin ölmediği ortaya çıkınca konunun üzeri örtülerek unutturulmaya çalışılmıştı.

Yine, kaçırılan dört uçağın içinden hiçbir “Yahudi” kökenli yolcuya ve ısrail vatandaşına rastlanılmaması da dikkat çekiciydi. Ya, Yahudilerin bolca yaşadığı Amerika’da saldırıdan önce kendilerine saldırıda kullanılacak bu uçaklara binilmemesi haberi verilmiş; ya da Yahudi yolcuların bile kimlikleri kasten gizlenmişti.

Bütün bunlar, sözkonusu şaşırtmaları yapanların, saldırıları plânlayanlar olduğu hakkında birer ipucuydu.

Gerçekten, saldırıları haber verip “soydaşlarını” koruyanlar, saldırıları yaptıranlardı. Birinci Körfez Savaşı’nda bir Karabatak’ı zifte batırarak dünyaya propaganda edip dezenformasyonlarla çarpıtanlardı...

* * *

O zaman da “28 şubat’çı medya”, “global 28 şubat süreci” adına cinâyet iftirasında bulunmuştu. ABD’yi kontrol eden fesad şebekelerinin, ıslâm dünyasına “düşmanlık” bahanelerine çanak tutmuştu.

Amerikan Dışişleri’ne fesad tezler üreten “dünya gladyosu” nâmıyla mâruf Dış ılişkiler Konseyi (CFR’nin) “onursal kıdemli görevlisi” meşhur Yahudi Nelson Rockefeller’in de içinde bulunduğu beyin kuruşlar, süper güce, dünyanın diğer ucundaki fakir ve mazlum Müslüman ülkeleri hedef göstermişti. Müslümanları Hıristiyanlara “düşman” etme plânının gereği olarak...

11 Eylül saldırılarının akabinde, The New York Times yazarı Thomas Friedman, “Üçüncü Dünya Savaşı” başlıklı yazısında, “konvansiyel silahların kullanılacağı savaşta kural olmayacağını” belirterek, “Nükleer silahsız son savaş başladı” diye yazmıştı. (Milliyet, 15.9.2001)

“Sanki hiçbir kural yokmuş gibi savaşmalıyız” diyen Friedman’nın yanısıra, ABD Dışişleri eski bakanlarından Yahudi lobisinin önde gelenlerinden Henry Kissinger, Washington yönetimine, Afganistan’ın, “derhal, sakin, dikkatlice ve acımasızca vurulması” tâlimatını vermişti.

Kıssinger gibi “baloncu yazar” William Safire de 11 Eylül saldırılarını, “delil olmadan”, Müslüman toplumlara ve ülkelere fatura etmişti. Afganistan ve Irak saldırıları buradan çıkmıştı.

Safire’nin yazdığı The Washington Post gazetesinin sahibesi, Vietnam Savaşı’yla Amerika’yı içten vuran, Watergate belgelerini yayınlatan, Nixon’u deviren, “Yahudi gelenekli ve laik bir ailede yetişmiş” basın patronu Katharine Graham’dı. (Duygu Yazıcı, Cumhuriyet Dergi, 29. 7. 2001, sayı 801)

“Laiklik elden gidiyor”, “irtica tehlikesi geliyor” diye ortalığı ayağa kaldıran “laik karakterli” 28 şubat meddahı “yerli” medya da, dünyadaki “Yahudi gelenekli” medya gibi, 11 Eylül’ü Müslümanların üzerine attı. Bunun için kendinden menkul yeni yeni “terör örgütleri”ni türetti...

Oysa, 11 Eylül saldırılarını yapanlar ABD’nin içindendi. CIA’nın üst düzey birkaç yetkilisinin ancak bildiği Beyaz Saray’ın şifrelerini çözenler, bizzat sistemin içindendi.

Kısacası, saldırı kimlerin işine yarıyorsa asıl fâiller onlardı...

* * *

Ne garip ki 11 Eylül’e benzeyen ıstanbul’daki son saldırıların fatura ediliş biçimi de aynı.

Terörü kendi çıkarları ve dünyada hegemonyası projeleri adına tanımlayanlar, buna aykırı her hareketi “terör” olarak propaganda etmekteler.

Onlara göre, Filistin’de baskıya ve katliama karşı direniş terördür. Irak’ta işgâle karşı bağımsızlık mücadelesini veren halk teröristtir.

Soru şu: ABD ve ısrail’e yakın duran Türkiye’nin “cezalandırılması” görüntüsündeki terör eylemleri, sakın Irak ve Filistin’de yapılan işgâl, zulüm ve vahşet dolu terörü meşrulaştırmak için olmasın?

11 Eylül’ün ardında olduğu gibi, “ıslâm” ve “terör” kelimelerini bir defa daha yan yana getirip, yavuz hırsız misâli Müslümanları “suçlu” pozisyonuna sokma tuzağı olmasın?

Eylemlerin önüne “El Kaide” diye sanal ve meçhul bir örgüt paravanını koyuyorlar. Ancak, neden bu çapta eylem yapacak bu örgütün stratejilerini, koordinasyonunu, finansmanını nereden sağladığını söylemiyorlar.

El Kaide bir terör örgütüyse hangi uluslararası şebekenin desteğinde ve kontrolünde? Hangi gizli servislerin taşeronluğunu yapıyor?

ABD ile saldırı ve işgâl müttefiki ıngiltere, “özgürlük” için saldırıp işgâl ettiği Irak’a kaos ve kargaşa içinde cehenneme çevirdi. Ortadoğu’daki jandarması ısrail, yıllardır Filistinlilere kan kusturuyor.

Türkiye’ye gelir gelmez, “Bu saldırı bütün medeniyetlerimize yönelik bir saldırıdır” diyen ıngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw’ın “medeniyet” dediği bu mu?

Görünen o ki, dünya çapında bir tür toplum mühendisliğiyle tam bir saptırma hükmediyor. Ne idüğü belirsiz fason örgütler üzerinden terör yine mazlum ve mağdur Müslümanlara fatura ediliyor.

Tam bir “Yahudi taktiği”...

Kaynak

2

24.11.2003, 08:17

taktik bu ya

Taktik bu ya,milyonlarca insani birlestiren ve sevindiren güzel haslet ve duygulara vesile olan Ramazani Serif ve Bayrami her yil oldugu gibi menfi olaylar ile bulandirmaya calisanlarin bu seneki camurlama tatktigi de buydu demek. Vefat edenlere rahmet geride kalip zarar görenlere afiyet dileriz.
Allah cümle aleme merhamet etsin!!
Ne diyelim. Yinede Arefe gününüz mubarek ola...

3

01.11.2007, 00:24

Re: Tam bir "Yahudi taktiği"...

Alıntı sahibi ""@bdullah""


Ne garip ki 11 Eylül’e benzeyen ıstanbul’daki son saldırıların fatura ediliş biçimi de aynı.
Kaynak

bazı hadiselerin bir de perde arkası olur..her zaman a-b-c- planı vardır birilerinin. mesela o ıstanbul'daki patlamanın öünde olduğu banka, Irak'ta faaliyet izni almış tek bankaydı o sıralar..Refik Hariri'nin ölümünde de, telekoma göz koyan birilerinin parmağı olduğu söylenir..Çıkarları uğruna, adını din sebebi koyup, aslında başka birilerine, aba altından sopa gösteriyorlar..

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir