Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

1

09.05.2005, 11:38

iskender PALA ile röbortaj

Hamurumuzda aşk var



“Asıl ölüm aşksız kalmaktır” diyorsunuz. Peki aşkın insana hayat veren tılsımı ne?

Ben aşkın hayatın özü olduğunu, bunu bilmeyen insanların hayat namına bir şey yaşamadıklarını, hayatı hissedemediklerini düşünüyorum. Çünkü kâinatın yaratılışı aşk üzerinedir. Allah ilk yarattığına âşık olup ona “Kün Muhammeda” demiştir. Tasavvufî ve Eflatunî düşünceye göre ilk yaratılışın özündeki nur, terleyip Allah'ın haşmetli nazarı karşısında “La ilahe illallah” demiştir.

Allah yarattığına âşık olmuştur d ediniz. Bu tabirde bir eksiklik var. Çünkü Allah âşık olmaz Allah'a âşık olunur. Ne dersiniz?

Oradaki âşık olmak kelimesini sevmekle değiştirelim. Allah (cc) “Ben bir gizli hazineydim bilinmeyi ve sevilmeyi istedim” diyor. Oradaki sevilmek aşkın temelini oluşturan hakiki cevherdir. Bütün mahlukat o cevherin ağrazıdır . Onun ötesinde Allah'ın (cc) Hz. Muhammed'e (asm) “Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım” mealindeki hitabında sevginin çoğaltılmış hali söz konusudur.
Aşk ile sevgi arasında büyük bir derece farkı vardır. Dünyanın yaratılış ekseninde o aşk yatar. Aşk bana göre bir enerji, bir dönüştür. Kâinatta güneş kendi etrafında ve her şey de güneşin etrafında döner. Bu dönüştür enerjiyi üreten. O dönüş yoksa hayat da yoktur. Bu Mevlevîlerin sema etmesi gibidir. Bu, insanın kalbi olan süveydanın etrafında her şeyin dönmesi gibidir. Onun için hayatın merkezinde aşk vardır.

Her şeyin etrafında döndüğü kalpte ne var?

Kalpte aşkın özünü oluşturan habbetü’l sevda var. Tecellinin oluştuğu, sevdadan kararan bir nokta. Onun için kan onun etrafında dolaşır. Bütün ırmaklar denize koşar, denizden sonra bulut olur, yağmur olur ve tekrar ırmağa döner, ama gene denize koşar. Damlanın olduğu yerde mutlaka deniz arayacaksın. Bu bakımdan aşk öze dönüştür. Allah'a kavuşmadır.

Aşk sonsuz kadar derinken günümüzde ona atfedilen değerler neden bu kadar basitleşti?

Aşk kelimesinin içini boşalttık, sekülerleştirdik. Kelimelerimiz sekülerleştikçe taşıdıkları medeniyeti de yansıtamaz oldular. “Aşk” kelimesi “yapmak” kelimesiyle birlikte kullanılabilecek kadar sekülerleşti. “Aşk” kelimesinin asaleti “yapmak” kelimesiyle bir araya gelemez. “Aşk yapmak, yeni bir aşk arıyorum haberin olsun” demek mümkün değildir.

Aşk kelimesinin içini boşaltmamız için önce gönüllerimizi boşaltmamız gerekti. Gönül medeniyetimizi yıkıp her şeyi aklımızla ölçmemiz gerektiği bize dayatıldı. Her şeyi akılla ölçünce midemiz öne çıktı, gönüllerimiz, zihinlerimiz, imanlarımız, ruhumuz yerine nefsimiz ön plana çıktı. Aşkın içersindeki derinlikler kayboldu.

Biz aşk deyince televolelere yansıyan görüntüleri anlar olduk...

Nereye kadar aşk? Aşk yasaklanabilir mi?

ılahî emirler aşkı yasaklamaz. Biz aşkı ayıp bir şey zannettik. Sevgilerimizi ifade etmedik. Biz beşerî bir aşkın yüce bir duygu olduğunun üstünü örttük. Önce tenkitlerimizi kendimize yapmamız gerekiyor. ınsanlar sevdiğini söylemeliydi, ancak sevgiliyi söylememeliydi. Sevgilinin adının gizlenmesi ve sevgilinin sohbet konusu yapılmaması gerekirdi.

Allah cemal-i mutlaktır. Bizim güzel gördüğümüz her şey üzerinde onun güzelliği vardır. Çok güzel bir insan Allah'ın güzelliğinden bir numunedir. Beşerî olarak bir insanı sevip onu Allah sevgisinin yerine koymak diye bir şey yoktur. Çünkü onlar ayrı kategorilerdedir. Eflatun “sadece bir türlü aşk vardır, ancak görüntüleri binlerce türlüdür” der. Bir kadın ve erkek aşkının, insanın gözünü bürüyüp kula Allah'ı unutturması mümkün değildir. Eğer siz kulluktan çıkmamışsanız... Siz kulluktan çıkmışsanız, Allah'ın (cc) varlığını değil bir güzellikte başka bir şeyde de bulamazsınız. Burada öncelikli olarak insanın kul olduğunun farkında olması gerekir. Bu bakımından beşerî aşk ılahî aşk için bir merhale olabilir.

Bir de aşk istidadından bahsediyorsunuz? Aşk istidadını bize biraz anlatır mısınız?

Fuzuli'nin şu beyitleri aşk istidadı kavramını ortaya atar:

“Bende mecnundan fuzun âşıklık istidadı var
Âşık-ı sadık menem Mecnunun ancak adı var”

Fuzuli bende Mecnundan daha ileri bir âşıklık istidadı var diyor. Demek ki aşk bir istidat işidir. ıstidat yetenek ise demektir.

Aşk herkesin cevherinde, hamurunda bir miktar vardır. Kimde ne kadar vardır, âşık olmadan bu bilenemez. 18 yaşında herkes bu ülkede şairdir, ancak bu istidadını geliştirip ileride şair olarak anılanların sayısı iki elin parmakları kadardır. Demek ki şairlik yeteneği herkeste az çok var, ancak herkesin cevheri farklı. Herkesin içinde de âşıklık yeteneği var. Ancak herkesin kalbindeki oranı farklı.

Aşk istidadını nasıl ortaya çıkaracağız peki?

Âşıklık yeteneğini işleyerek. ışlemek mümkün değilse, isterse sizin içinizde ummanlar kadar âşıklık istidadı olsun bir şey fark etmez. Âşıklık yeteneğini geliştirmek için önce aşk vadisine girmek lazım. Aşk vadisinin yoluna girmek acı çekmekle başlar. Aşk ayrılıkla geliştirilir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde modern dünyanın insanlarında âşıklık derecesinin daha düşük olduğunu söylüyorum. Çünkü telefonların görüntülülerinin çıktığı bir dönemde insanlar hasret çekerek aşkı içinde büyütemiyor.

Hasret aşkı artırır diyorsunuz. Peki hasretin sona erdiği evlilikle aşk biter mi?

Aşk gizemleriyle sizi kovalar. Karı koca dahi olsa insanların keşfedilmeyi bekleyen gizemleri olmalıdır. Evlilik aşkı pekiştirebilir de, bitirebilir de. Pekiştirmenin yolu evlenmeden karşı tarafa kendinizi olduğunuz gibi tanıtmanızdır. Sözlülük döneminizde karşı taraf kırılmasın diye yüzünüze maske takarsanız tabii ki evlilikte aşk bitebilir. Çünkü evlilikle karşınıza başka bir insan çıkacaktır, âşık olduğunuz insan artık o olmayacak.

ıki insanın birleşip ortak idealler için yürümesi bile aşkın bir şubesidir. Aşk iki insanın birbirinin gözlerine bakması değil, ortak bir noktaya bakması demektir.

Aşk bir sarhoşluktur, ikiyi bir gösterir. Oysa dünyevî sarhoşluk ise biri iki yapar. Bir görmenizin sebebi kendinizi yok etmenizdir. Onun için aşk kendinden vazgeçmektir. ınsanlar evliliklerinde kendilerinden vazgeçiyorsa aşk var demektir

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir