Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

06.04.2005, 10:43

Said Nursi'ye küfredersen seni dövmeyeceğim!

Ahmet Süreyya Durna

Üstad Bediüzzaman Said Nursi'yi anarken!

Yıl, 1971 Konya'da okuyoruz. Tam dokuz kişi, kiraladığımız kerpiç evde yatıp kalkmaktayız. Pilli radyomuzun düğmesini açtığımız da; haberlerin baş kısmını Anadolu'nun muhtelif yerlerinde, gruplar hâlinde yakalanan Müslümanlar oluştururdu.
Bunlar, genellikle sözde âyin yaparken yakalanan Nurculardı, Süleymancılardı, tarikatçılardı v.s.
Suç aletleri ise; ibadet esnasında kullandıkları ya sarık ile takke ya okumuş oldukları itikâdi ve ilmihâli bilgileri içeren bir kitap, ya 99'luk tesbih, ya da diş temizliği için fırça yerine kullanılan bir misvak..
Yani suç dosyaları(!) oldukça kabarık. Zamanın sıkı yönetim komutanlarından (daha sonra CHP'den ıçişleri Bakanı olan) ırfan Özaydınlı, "Bunların tesbih taneleri atom!. Seccadeleri füze! Takkeleri jettir!" diyordu ve en fazla Müslümanların sürek avcılığını da o, yapıyordu.
ışte makûs günlerden bir gün, bahar aylarından bir pazar sabahı, stres atmak için kır gezintisi yapmayı kararlaştırdık. Hep birlik de Çumra kazasına giderek piknik yapıp, Çarşamba ırmağında bir güzel kulaç atarak yüzeceğiz.
Çumralı arkadaşlardan biri, babasının at arabasını alarak bizi Kargın kasabasının yakınında bulunan, bir kuyu başına götürdü. Burada; çimenlerin üstüne mütevazı soframızı açarak, Konya'dan aldığımız köpük helvasını, zeytin ve peynir cinsinden nevâlemizi yemek için oturduk. Karnımızı doyurduktan sonra; oyun oynadık, güreş tuttuk derken, gün aştı ve hava karardı..
ıleri de ekinlerin arasından yanımıza doğru bir hayli kabarık karartıların gelmekte olduğunu gördük ve bunları, otlayan "camız sürüleri" zannettik. Tahminim mayıs ayının ortaları idi. Ova zümrüt gibi yeşil, ekinler/otlar diz boyundaydı.. Aklımız üç karış havada, başımızda "kavak yeli"nin estiği, heyheyli bir yaştaydık. Yâni, 18 falan civarlarında.
Diğer arkadaşlarımızla hemen hemen aynı yaşı paylaşıyoruz.
Artık toparlanıp kalkacağımız bir sırada etrafımız birden kuşatıldı ve mekanizmaların şakırtılarıyla karışık bir ses tonu kulağımızı yalayıverdi; "Kıbramayın! Teslim olunuz!"
Neye uğradığımızı bilemedik. Sanki iştahımız boğazımızda düğümlendi, şaşırdık ve şok yaşadık doğrusu..
Meğerse, "istemezin biri" yabancı olmamızdan mütevellit bizleri, "kır gerillaları" şeklinde, ilçe karakoluna şikâyette bulunmuş. Ekinlerin arasında gördüğümüz karartılar ise; asayiş ve güvenlik görevlileriymiş. Hiç birimiz, "suçumuzun ne olduğunu" bilmiyor. Askerlik yapmadığımız için, rütbe farkını da bilmiyoruz. Topluca araçlara doldurularak ilçe karakoluna götürüldük.. Gâlibâ en kıdemli olanı, "şimdi vakit geçti, hesabınızı yarın göreceğim!" dedi ve gitti..
Gözümüze kestirdiğimiz görevlinin birine, "suçumuz ne ki?" diye sorduk!. O da Doğulu şivesiyle, "Suçuyuz böök hemişerim!. ırteca hortlatmışsıyız!." yanıtını verdi.. Geceyi karakolda geçirdik, ayakta!.
Sabahleyin hepimizi tek tek ifâdeye çağırdılar. Her çağrılan arkadaşımızın feryâdı ayyûka çıkıyordu adeta!. Sıra bize ha geldi, ha gelecek diye ödümüz kopuyor ve yüreğimiz serçe yüreği gibi inip inip kalkıyordu.. ışte o an çabuk geldi ve bizi çağırdılar!. ıçeride iki kişi vardı; biri resmî, öbürü sivil. Resmî olan ayakta, öteki masada oturmaktaydı..
Resmî olan "komut" vermekte gecikmedi. "Gömleğini kafana geçir ve eğil!."
Denileni yaptım ve eğildim!. Başımı bacaklarının arasına kıstırarak, çıplak sırtıma kenetlenmiş elleriyle balyoz gibi yumruk indiriyordu. Öyle ki, bilinçli bir şekilde, böbreklerime vuruyor ve beni sakatlamak istiyordu. Başım, gömleğime sarılı ve bir de bacaklarının arasında oluşu nedeniyle boğulma tehlikesi geçiriyordum..
Herhalde dövmekten yorulmuş olacak ki, ara verdi ve "Said Nursi'ye küfredersem beni dövmeyeceğini" söyledi.
?!......
Ben ise, pelteleşmiş vaziyette; sivil oturandan göz ucuyla, "yeter artık dövmeyin!" demesini bekliyordum ki, hayret!. O da ne!..
Benim çocukça, "imdat!" beklediğim sivil otorite; "yoruldunuzsa biraz nöbet değiştirelim!. Biz burada bostan korkuluğu değiliz herhalde!.." demez mi!..
Resmî olan, "hay Allah razı olsun senden!" karşılığını vererek, bu yorucu işi ona devretti.
Kendisinden yardım beklediğim sivil otorite; bir başka türlü yardıma koşuyordu(!), hem de daha teknik bir şekilde... O, elini cebinden hiç çıkarmadan sürekli tekme ile vuruyor ve üstelik sadistçe kahkaha atarak gülüyordu!. Vücudum direncini kaybettiğinden, her tekmede bir yerlere savruluyordum.. Bacaklarım tutmuyordu!. En sonunda belindeki tabancayı şakağıma dayadı ve "deminki sözleri tekrar etmezsen, seni geberteceğim ulan eş....!"
?!......
Kendimi konsantrasyondan geçirerek, pencereden atlamayı göze aldım ve yöneliyordum ki o, bu hareketimden anladı!. Avını yakalamaya çalışan bir aslan pençesine eş, eliyle ense yakamdan tutuverdi!.
Son bir tekme daha atarak, "dışarı çık!" diye gürledi. Tüm arkadaşlarımız aynı "garnitür"den nasibini aldıktan sonra, ellerimize ortaklaşa kelepçe vuruldu ve doğru mahkeme salonuna!. Ve de arkasından cezaevi koğuşu!..
Tam dört/ buçuk ay yatıp dışarı çıktığımız da gördük ki, ilkbaharın izleri silinmiş; son baharın havası hakim olmuştu!. Yapraklar sararmış, otlar kurumuştu!. Yine de hep birlikte doğruca, "Çarşamba ırmağı"na giderek, bir güzel çimdik. (yıkandık) yâni..
Koskoca bir 32 yıl geçmiş aradan.. Hatırlayıp hüzünlenmemek elde değil!. Dayak yeme ve suçsuz yere ceza çekme pahasına da olsa; ölüm yıldönümünde rahmetle ve minnetle anıyoruz, üstad Bediüzzaman Said Nursi'yi!.
Hasılı, bu süreçten sonra tanıdık o mübarek zatı ve onun, nur çeşmesi niteliğindeki risalelerini..
Okumaya da doyum olmuyor hani...
tel/faks:03445113275
Ahmet Süreyya Durna
a.sureyyadurnavakit@mynet.com

Kaynak

Yaşasın zalimler için Cehennem!!!

2

06.04.2005, 11:49

Re: Said Nursi'ye küfredersen seni dövmeyeceğim!

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

Ahmet Süreyya Durna

.
Bunlar, genellikle sözde âyin yaparken yakalanan Nurculardı, Süleymancılardı, tarikatçılardı v.s.
Suç aletleri ise; ibadet esnasında kullandıkları ya sarık ile takke ya okumuş oldukları itikâdi ve ilmihâli bilgileri içeren bir kitap, ya 99'luk tesbih, ya da diş temizliği için fırça yerine kullanılan bir misvak..
Yani suç dosyaları(!) oldukça kabarık. Zamanın sıkı yönetim komutanlarından (daha sonra CHP'den ıçişleri Bakanı olan) ırfan Özaydınlı, "Bunların tesbih taneleri atom!. Seccadeleri füze! Takkeleri jettir!" diyordu Yaşasın zalimler için Cehennem!!!


Vaybe bizler neymişiz bee :D :D

3

06.04.2005, 14:51

RABBıM inşallah bizlere onların cehenneminde yandığını görmeyi nasip eder ne diyelim
selam ve dua ile kalın
nur

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

4

06.04.2005, 15:02

Selamın Aleykum

Valla türkiye neymiş diyor insan bu zamanlara şükretmeliyiz ne zalimler geçmiş deccalin fitnesini insan daha ii anlıyor insan ...ZALıMLER ıÇıN YAşASIN CEHENNEM
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

5

06.04.2005, 15:22

Alıntı sahibi ""nurli""

RABBıM inşallah bizlere onların cehenneminde yandığını görmeyi nasip eder ne diyelim


Biz yine de beddua etmeyelim abla, belki sonradan halini ıslah eden olur. Zaten ıslah olmazsa, ahirette.... Allahu a'lem bissavab, o konumda olmak istemezdim.

6

06.04.2005, 15:24

haklısın kardeşim aslındada ama yinede kendimi tutamıyorum işte
selam ve dua ile kalın
nur

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

7

06.04.2005, 18:09

Müsbet hareketi unutmayalım. Lütfen bu tür yazıları buraya aktarırken daha metin ve hassas olalım. Üstad bile beddua etmediyse bize ne oluyor. Ayrıca yazıda ne isim var ne de başka bişey. Provoke edemedikleri tek grup olan Nurcu'ları böyle havada yazılarla provoke edemezler.

Evet haksızlıklar ve zulüm yapılmış. Bugünlerin bedelini ağabeylerimiz ve babalarımız ödemiş. Ama hakiki Nur talebesi topuzla iş yapmaz. Sukuneti bozacak faaliyetler göstermez. Geçmişte yaşanmış şeyler için beddua etmez. Hizmetine bakar ve hizmetini yaşar. Beşer zulmeder, kader ise adalet eder.

Hislerimize kapılmayalım lütfen. Bu yazının da forumumuzda yanlış yerde olduğunu düşünüyorum. Silinen mesajlar kısmında olmalıydı. Tahrik edici nitelikte çünkü...
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

8

07.04.2005, 09:45

evet çok haklı olmasına haklısınız ama bu tarz olayları duyunca insanın tüyleri diken diken oluyor ve nefsani duygular içerisinde hemen celallenip ah edesi geliyor
hakkınız var sakin olmalıyız provakasyonlara gelmemeliyiz ama unutmayalımki nekadarda nur talebeleri olsakta insanıoz ve nefsimiz bize bazan bu tarz şeyler yaptırabilmekte ama ben kendi adıma bundan sonra daha dikkatli olacağım konusunda söz vermek isterim herkesin huzurunda
eğer birilerinin hakkını aldım ve onlara yanlış ithamlarda bulunduysam Hahklarını helal etsinler

sizlerde benim yazdığım bedduadan etkilenipte amin diyenler ve sadece okuyanlarda hakkını helal etsin
selam ve dua ile kalın
nur

9

03.07.2007, 13:33

tebrik

"VASıYETıMDıR

Ahmaklardan akıl alma Mehmedim,
Elin davulunu çalma Mehmedim,
Atılgan yürekli adam ol, adam;
Bostan korkuluğu olma Mehmedim.

Ahmet Süreyya DURNA"

şafak Taarruzu (şiirler)


Ne mutlu ki, hak dava uğruna çile çekenlere. onlara selam olsun.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir